TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14627/9
Browse
Browsing TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 258
- Results Per Page
- Sort Options
Article Gelenekselden Dijitale Medyanın Dönüşümü Çerçevesinde Cnntürk ve Ntv İnternet Sitelerinin Karşılaştırmalı Analizi(2018) Alp, Hakan; Turan, ErkanGeleneksel medyanın günümüzde geldiği nokta ve geleceğine ilişkinsorunsalda karşımıza çıkan en önemli husus hız faktörünün egemen biretmene dönüşmesidir. Yeni medya yapısı gereği kitleye ilettiği sonteknolojik hizmetlerle beraber zamanla yarışmaktadır. Sosyal medya;interaktifliği, hızı, mevcut duruma anında yanıt verebilme gibi özellikleriyanında teknolojik olanakların getirdiği araç çeşitliliği sayesindekitlelerin sürece doğrudan katılımını sağlamaktadır.Gelenekselgazetecilikte, yalnızca haberin sunumunda değil, habere ulaşma, haberidüzenleme ve sunma tarzlarında temelden değişiklikler olmuştur.Günümüz teknolojisinin hızlı gelişimiyle beraber, yeni medyaortamlarında da her şeyi sayısal kodlara dönüştürmüştür. Bir yandan,hem üretici hem de son kullanıcı okur için hız artmakta, öte yandanüretici ve kullanıcı arasındaki kesin ayrım ortadan kalkmaktadır. Yenimedyayı geleneksel medyadan ayıran en önemli özellikler, dijitallik,yayılım hızı ve biçimi etkileşimselliği, sanallığı ve hipermetinsel oluşudur.Makalemiz kapsamında, Türkiye’de en fazla izlenen 5 haberkanalından, kuruluş itibariyle en eski iki büyük TV Haber Kanalları olanCNNTÜRK ve NTV’nin İnternet siteleri karşılaştırmalı bir şekildeincelemeye tabi tutulacaktır. Çalışmada, nicel araştırma yöntemlerindenbiri olan içerik çözümlemesi tekniği kullanılmıştır. Çalışmamızda yeniiletişim teknolojilerinde yaşanan gelişim ve değişiminin, gelenekselmedyanın sınırlarını (hız, etkileşim, ulaşılan insan sayısı) hanginoktalarda aştığının belirlenmesi amaçlanmıştır.Article Donald John Trump Örneklemi Üzerinden Siyasette Kadına Yönelik Ayrımcı Söylem Örnekleri(2018) Alp, HakanMakalemiz kapsamında 20 Ocak 2017 tarihinde Amerika Birleşik DevletleriBaşkanlığına seçilen Donald John Trump’ın 1980’lerde başlayan iş hayatından AmerikanBaşkanı olması süreci dâhil yaptığı konuşmalarından hareketle, özellikle kadınlara yönelikkullandığı nefret söyleminin özelliklerini analiz etmek amacıyla söylem analizi yapılmıştır.Söz konusu analiz kapsamında Trump’ın değişik zamanlardaki konuşma metinleri;doğal dil kullanımı, retorik unsurları ve ele aldığı gündem konuları açısından incelenmiştir.Ulaştığımız veriler sistematik bir biçimde düzenlenmiş ve karşılaştırma yapılarakdeğerlendirilmeye tabi tutulmuştur.Siyasal iletişim çerçevesinde özellikle kamuoyu önderlerinin ve siyasal liderlerinkullandığı dil etki alanı açısından çok önemlidir. Dünya siyasetinde, siyasal yelpazenin tümtarafındaki parti ve ideolojiler açısından siyasal liderler partileriyle özdeşleşmişlerdir. Dolayısıylasiyasal liderin söylemi, partinin hedef kitlesi seçmeleri için çok önem taşımaktadır. Ayrıca sözkonusu lider karakteristik açıdan popüler ve karizmatik özellikler taşıyorsa hedef kitle üzerindekietkisi de ona paralel olarak artmaktadır.Dünyanın farklı bölgelerinde, siyasetçilerin nefret söylemi pratiklerindeki hedefleri, otoplumda hangi grup ve kişilerin ayrımcılığa maruz kalmalarına bağlı olarak değişmektedir.Ancak zihniyet yapıları, tutum ve davranışları, motivasyonları, ideolojilerini besleyen ve meşrukılan ortam değişmemektedir.Amerika’nın dünya siyasetine ve ekonomisine yön verme, gündem belirleme gücüdikkate alındığında, Donald Trump’ın makalemizde örneğine sıklıkla rastlayacağımız kadınayönelik ayrımcı, ötekileştirici ve aşağılayıcı söyleminin yaratabileceği tahribatın boyutunun çokönemli olduğu ortadadır.Article Değişen Habercilik Anlayışı Kapsamında İzleyici Mesajlarının Habere Yansıması-örnek Çalışma: Fox Tv ve A Haber Örneği(2018) Alp, Hakan; Turan, ErkanMakalemiz kapsamında sosyal medya mesajlarının televizyonhaberlerini nasıl etkilediğini, değişen habercilikte içerik sağlamadansunumlarda ortaya çıkan yeni medya anlayışına vurgu yapılmakistenmiştir. Ortaya çıkan bu yeni medya anlayışı bağlamında televizyonhaberlerinde izleyici mesajlarının okunmasının, interaktif habercilikkavramına yeni bir boyut getirip getirmediği sorusuna da yanıtaranmıştır.Sosyal medya platformları sosyal medya haberciliğikavramının doğmasına neden olmuş, zamanla geleneksel medyayı daiçine alan yepyeni bir habercilik anlayışı sektöre hâkim olmuştur.Özellikle bu yeni anlayış çerçevesinde hazırlanan haberlere, sunumsürecinde izleyici etkisi söz konusu olabilmektedir. İzleyici anchormantarafından sunulan haberlerle ilgili görüş belirtebilmekte, sunucudanbunun yanıtını alabilmekte ve sunucunun izin verdiği olanaklardoğrultusunda içerik gönderebilmektedir. Medyaya hâkim olan bu yenianlayış haberciliğin geleceğini daha iyi anlayabilmek açısındanönemlidir. İşte bu çalışma, televizyon haberlerinin bir iletiden çok,izleyicinin de içinde yer aldığı yeni bir tarzla sunulmaya başlandığınıgöstermeyi amaçlamaktadır. Doğrusal olmayan, çoklu sayısal iletişimteknolojilerinin sağladığı yeni olanaklar medya üretim ve yaymaaraçlarına ulaşılabilirliğiyle kitle ve gazeteciler arasındaki ilişki de farklıbir boyut kazandı. Günümüzde online sosyal ağlarla interaktifgazeteciliğin ulaştığı boyutlar örnek olarak seçilen televizyon kanallarınınhaberleri incelenerek gösterilmek istenmiştir. İnternetin ulaştığı boyutlaberaber sosyal mecralar sanal ortam kullanıcıları tarafından vazgeçilmezbir alışkanlık haline gelerek, her yaştan, kültürden ve her kesimden geniş kitlelerin isteklerine yanıt verirken aynı zamanda bu ortamda fikirlerinipaylaşanların, eleştiri yapanların da buluşma adresi olmuştur.Article Türk – Amerikan Müttefikliğinde ‘Peşrev’ Dönemi: Ödünç Verme-kiralama Programında Türkiye(2019) Sivis, Efeİkinci Dünya Savaşı’nın ardından müttefiklik ilişkisi kuran Türkiye ve ABD’nin iş birliği savaşınbaşlangıcından kısa bir süre sonraya dayanmaktadır. Roosevelt Hükümeti’nin Mihver bloğuna karşıolan Müttefik devletleri nezdinde başlattığı destek süreci Amerikan Kongresi’nden geçen “ÖdünçVerme-Kiralama Yasası” ile ifadesini buldu. Bu çalışmada Türkiye’nin de yardım kapsamına alındığıÖdünç Verme-Kiralama Programı, Amerikan Dışişleri Bakanlığı belgelerinin Türkiye dosyalarındanfaydalanılmak suretiyle incelenmiştir. Çalışmada Türkiye’nin uygulamaya yönelik eleştirileri,girişimleri ve söz konusu girişimlerin Anglosakson muhatapları nezdindeki yansımaları yer almaktadır.Diğer yandan dönemin Alman hükümetinin Türkiye’nin söz konusu programa alınmasına yönelikverdiği tepkiler Amerikan arşiv belgelerinden izlenmiştir.Article Bölgeselcilik Kavramı Işığında Karadeniz Bölgesi: Soğuk Savaş Sonrası Dış Politika Dinamikleri(2019) Sıvış, EfeGenişletilmiş Karadeniz Bölgesi Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu yollarının kesiştiği önemli bir noktadır. ÜçNATO üyesi devlet ve partner ülkesine ev sahipliği yapan Karadeniz; Rusya, ABD, Türkiye ve AB içinbölgesel egemenlik için bir mücadele alanı olarak tebarüz etmiştir. 2014’te Kırım’ın ilhakıyla beraberbölgenin daha çok dikkat çekmesi Rusya’nın Karadeniz’deki askeri mevcudiyetini artırmasına yol açmış vebu durum NATO üyeleri nezdinde doğrudan bir tehdit algılamasına neden olmuştur. Bu çalışma özelliklebölgesel işbirliğinin güvenlik yönüne odaklanarak, bölgeselcilik çerçevesinde bölgenin karmaşık yapısınıhem AB hem de ABD’nin bakış açısından incelemeyi hedeflemektedir. Çalışmada ABD’nin GenişletilmişKaradeniz Bölgesi, AB’nin Karadeniz Stratejisi ve NATO’nun bölgeye yönelik politikaları bölgeselcilikkavramı çerçevesinde ele alınmaktadır.Article Basında Kadına Şiddeti Olumlayan Dil Kullanımı (Bir İnternet Haberciliği Analizi)(2019) Ozgen, Ebru; Sarıoğlu, Elif BaşakÇalışmamızda kadına yönelik şiddetin medyada nasıl yer bulduğu,yapılan haber dili üzerinden şiddetin nasılmeşrulaştırıldığı/sıradanlaştırıldığı araştırılmıştır. Basında kadınayönelik şiddet haberleri aktarılırken konunun toplumsal sorumluluğunuhissetmek ve bu yönde bir sorumluluk duygusu ile hareket etmekgerekmektedir. Araştırmamızda sansasyonel olması ve daha çok ilgigörmesi amacıyla bu tür haberleri sunarken başlıklarda kullanılan“çarpıcı” ifadelerin sonuçları tartışılmaktadır.Her ne kadar kadına yönelik şiddet küresel bir sorun olsa daülkemizde gittikçe daha yüzeye çıkan bir yara olarak ön planaçıkmaktadır. Araştırmamızda, kadına yönelik şiddet haberlerinin nitelikyönünden analizi yapılacaktır. Çalışmada öncelikle kadına şiddetinküresel boyutları ve Türkiye’deki hızlı artışı masaya yatırılacaktır.Ardından, medyanın bu konudaki gücü göz önüne alınarak, Hürriyet,Sabah ve Posta internet gazete sitelerinde 1Kasım -1 Aralık 2018tarihleri arasında yayınlanan haberler incelenmiştir. Kadına şiddethaberlerini sunarken seçilen başlıkların “ekme kuramı” bağlamındatoplumsal karşılığı konusunda “içerik analizi” yöntemi ile araştırmayapılmıştır. Kadına şiddet haberleri aktarılırken kullanılan başlıklardaseçilen kelimeler, dil ve uslub detaylı olarak irdelenmiştir. Konununoldukça hassas olması sebebiyle haberin sunumunda objektif olunmasıve sansasyonel ifadelerden kaçınılması şiddete uğrayan kişilerin ikincilbir yara almamaları açısından elzemdir. Araştırmada internet üzerindenyayın yapan üç gazetenin mercek altına alınması sonucu kadına şiddethaberlerinde kullandıkları başlıkların daha çok sansasyonel olması yönünde seçildiği ve konunun hassasiyetinin göz ardı edildiğigözlemlenmiştir.Article Gürün İlçesinin Ekoturizm Potansiyelinin İncelenmesi(2019) Bozkurt, Selvinaz GülçinSivas’ın güneyinde bulunan Gürün ilçesi yüzey şekilleri bakımından dağlık ve engebeli bir yapıya sahiptir. Geçmişten günümüze kadar önemli bir yerleşim alanı olan ilçe gerek kültürel özellikleri, gerekse de ilginç jeolojik şekilleri ve doğal güzellikleriyle ekoturizm açısından önemli bir potansiyel teşkil etmektedir. Bu nedenle bu çalışma kapsamında Gürün ilçesinin, doğal ve kültürel özellikleri incelenerek ilçenin ekoturizm potansiyeli belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada öncelikle Gürün ilçesinin doğal ve kültürel varlıklarının bir envanteri çıkarılmış, ardından belirlenen envanter ile ilgili SWOT analizi yapılarak (Güçlü ve Zayıf Yönler ile Fırsat ve Tehditler) ilçenin ekoturizm uygulamaları açısından potansiyeli incelenmiştir. SWOT analizi sonuçlarına göre; bölgedeki doğal kaynak varlıkları ile birlikte, tarihi yapıların da ekoturizm açısından potansiyeli olduğu belirlenmiştir. Ancak alanın yeterli tanıtımının yapılmaması, yerel halkın bu konuda bilinçli olmaması ve eko-turistler için uygun konaklama alanlarının bulunmayışı alanı ekoturizm açısından olumsuz yönde etkileyen faktörler olarak belirlenmiştir. Bu nedenle çalışma kapsamında bu yöndeki eksikliklerin giderilmesi ve alandaki ekoturizm kaynaklarının sürdürülebilirlik kapsamında, ekolojik dengeye zarar vermeden kullanımına yönelik önerilerde bulunulmuştur.Article Antakya’nın Geleneksel Evlerinin Avlu Özellikleri Üzerine Bir İnceleme(2019) Bozkurt, Selvinaz GülçinYapıların orta kısmında yer alan, üstü açık ya da kapalı olabilen geniş bahçe açıklıklarına avlu denilmektedir. Türk mimarisinde avlular dışarıya kapalı, gökyüzüne açık mekanlar olup sosyal ve kültürel hayatın en önemli parçalarından biridir. Araştırmamıza konu olan ve çoğu 18. ve 19. yy’a ait olan Antakya’nın avlulu evleri de Antakya’nın sosyokültürel hayatını yansıtan en önemli mekanlar olma özelliğindedir. Ancak bu özellikteki evlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında, bazı zorluklarla karşılaşılmaktadır. Son yıllara kadar özgün niteliklerini büyük ölçüde koruyan bu evler, nüfus artışı ve çarpık kentleşmenin etkisiyle ya terk edilmiş ya da büyük oranda yapısal değişikliklere maruz kalmışlardır. Yeni gelişmelerin geçmişi yok ederek, sağlıksız ve kimliksiz bir şekilde gelişiyor olması alan için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Antakya’nın kültürel birikiminin çağdaş yöntemlerle doğru araştırılması ve tespit edilmesi, çözülmesi gereken sorunların başında gelmektedir. Bu nedenle bu çalışma kapsamında, Antakya’nın geleneksel evleri ve avlu yapıları incelenmiş, avlunun bölge halkı için iklim ve sosyokültürel açıdan en akılcı çözümler sunan mekanlar olduğu kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak bu çalışmada avlulu evlerin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, güncel kullanımda değerlendirilmesi ve günümüzde bu niteliklere sahip avlulu evlerin oluşturulmasının gerekliliği vurgulanmıştır.Article Gebelikte Beslenmenin Kordon Kanı Yağ Asidi Düzeylerine Etkisi(2019) Garipağaoğlu, Muazzez; Büyükuşlu, Nihal; Bilgi, Zeynep Zehra; İlktaç, Havvanur YoldaşAmaç: Bu çalışmada gebelikte beslenmenin kordon kanı yağ asidi düzeylerine etkisini incelemekamaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Son trimesterin başındaki toplam 33 gebenin antropometrik ve demografik verileri, ölçümler ve önceden hazırlanmış bir anket formu yoluyla toplanmıştır. Gebelerin 24saatlik besin tüketimleri kaydedilmiştir. Kordon kanlarının yağ asidi içeriği, gaz kromatografisiyöntemiyle tespit edilmiştir. Günlük beslenme ile alınan toplam yağ ve yağ asitleri, BEBİS programıyla belirlenmiş, kordon kanı yağ asidi yüzdeleriyle karşılaştırılmıştır.Bulgular: Ortalama katılımcı yaşı 32,82±3,9 yıldı. Ortalama beden kitle indeksi gebelik başındave sonunda sırasıyla 23,1±2,7 kg/m2, 28,5±3,7 kg/m2 idi. Gebelik boyunca kazanılan ortalamaağırlık 14,9±6,8 kg olarak belirlendi. Günlük enerji alımı ortalaması 1894,3±590,6 kkal olup bununkarbonhidrat, protein ve yağdan sağlanma oranları sırasıyla %40,7, %15,5 ve %43,8 idi. Günlükbeslenmedeki ve kordon kanındaki doymuş, tekli doymamış ve çoklu doymamış yağ asitlerininoranları sırasıyla %39,7–47,5, %38,6–20,8 ve %21,7–32 olarak saptandı. Kadınların doymuş yağasitlerini önerilerin üstünde, tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerini ise önerilen miktarda aldıklarıgözlendi.Tartışma ve Sonuç: Beslenmeyle alınan protein miktarının, kordon kanı doymuş yağ asitleriyleilişkili olduğu görülmüştür. Doymuş yağ ve protein içeriği yüksek beslenme alışkanlıklarının, kordon kanı doymuş yağ asidi düzeylerini artırdığı gözlemlenmiştir. Gebelikte anne sağlığı ve normal fetal gelişim için yeterli ve dengeli beslenmenin şart olduğu ve bu konuda ileri çalışmalaraihtiyaç olduğu sonucuna varılmıştır.Article Gürün (Sivas)-Tohma Çayı Vadisinde Yetişen Bazı Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Peyzaj Mimarlığında Kullanım Olanaklarının Belirlenmesi(2019) Bozkurt, Selvinaz GülçinTürkiye tıbbi ve aromatik bitkiler açısından zengin bir ülkedir. Bu zenginliğin nedeni; üç fitocoğrafik bölgenin kesiştiği bir bölgede bulunması, pek çok cins ve seksiyonun orijin merkezinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de doğal florada bulunan bitkilerden halk arasında tedavi amaçlı, gıda, çay, baharat, boya ve kozmetik sanayi gibi birçok alanda faydalanılmaktadır. Ancak bu bitkilerin birçoğu halen çok fazla bilinmemekte ve kullanılmamaktadır. Bu nedenle çalışmada, Sivas’ın Gürün ilçesinde yetişen ve birçoğu henüz bilinmeyen bazı tıbbi ve aromatik bitkilerin tespit edilmesi ve peyzaj mimarlığında kullanım şekillerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada toplam 134 tıbbi bitki, peyzaj mimarlığında kullanım özelliklerine göre dokuz nitelik (ilaç ve kozmetik, gösterişli çiçek, gösterişli yaprak, gösterişli meyve, güzel koku, soliter kullanım, çiçek parterinde kullanım, canlı çit, budanma özelliğine sahip olma) üzerinden değerlendirilmiştir. Sonuç olarak bitkilendirme tasarımında kullanılabilecek altı ve üzeri özelliğe sahip 22 bitki olduğu belirlenmiştir ve bu bitkilerin peyzaj mimarlığında kullanımları ile ilgili öneriler geliştirilmiştir.Article Abd'nin Avrupa Enerji Pazarına Yönelik İzlediği Dış Politika: Kaya Gazı Devrimi ve Avrupa Pazarında Rus Hâkimiyetine Karşı Lng Hamlesi(2019) Sıvış, EfeBu makale, Avrupa gaz pazarının kapasitesini ve Rusya'nın ana gaz tedarikçisiolduğunu göz önünde bulundurmak suretiyle, Avrupa gaz pazarının halen gelişmesürecinde olan Kuzey Amerika gazı için henüz yararlanılmamış bir kaynak olduğunuortaya koymaktadır. Çalışma, ABD ve Rusya’nın enerji sektörü özelinde ilişkilerinejeopolitik çerçevede geniş ve kapsamlı genel bir bakış sunmakta, diğer yandan hemABD hem de Rusya’nın enerji politikası için Avrupa enerji piyasasının öneminivurgulamaktadır. Makalede, güvenlikleştirme teorisi ve enerji güvenliği kavramlarıçerçevesinde ABD’nin dış politikasının analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmadayöntem olarak ABD’nin bölgeye ilişkin enerji politikaları bölgeselcilik kavramıçerçevesinde analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucu, ABD’nin Avrupa doğal gazpiyasalarındaki çıkarının, yalnızca Avrupa’nın Rus doğal gazına olan bağımlılığınıazaltma konusunda ‘yardım etmenin’ ötesinde olduğunu, ABD’nin nihai dış politikahedefinin Avrupa’nın önde gelen bir doğal gaz tedarikçisi olarak tebarüz etmekolduğunu öngörmektedir.Article Üretim Endüstrisi Dijital Dönüşüm Süreci Kavramsal İlişki Haritası(2019) Apiliogullari, LutfiÜretim endüstrisindeki KOBİ’lerde Endüstri 4.0 / dijitallaşme üzerine çalışmalar yapılmaktadır.Ancak, işletmelerin birçoğu yanlış stratejiler ve uygulamaların sonucu olarak, dijitalleşmekonusunda istedikleri ivmeyi yakalayamamakta ve rekabetçi olamamaktadırlar. Bu sonuç, Endüstri4.0’a geçiş yöntemlerinin bilinmemesi/uygulanamaması, hangi teknolojinin ne zaman/ nasılkullanılması gerektiğinin anlaşılamaması ya da stratejik bakış açısı eksiklikleri gibi etkenlerdenkaynaklanabilmektedir. Kısıtlı imkana sahip olan Kobilerin, gelişim gösterip, dijital çağa ayakuydurabilmeleri için etkin bir dijital dönüşüm yol haritasına ihtiyaçları bulunmaktadır. Buçalışmada, Kobilerin dijital dönüşüm sürecinde başarılı olabilmeleri için, uygulamaları gerekenkavramların birbirleri ile ilişkisi incelenmiş ve genel hatları ile bir yol haritası modeli çıkarılmayaçalışılmıştır.Article Enerji Politikalarında Denge Arayışı, Abd - Rusya ve Avrupa Birliği Üçgeni: Türkakım Projesinin Belirleyici Faktörleri(2019) Sıvış, EfeAkamete uğrayan Güney Akım projesi sonrasında, Rusya ve Türkiye tarafından desteklenen TürkAkım Projesi, Avrupa’nın doğal gaz tedarik hacmini güney rotası üzerinden iki katına çıkarmayı hedeflemektedir. ABD’nin, Kremlin’in politikalarının Avrupa Birliği’nin Rusya doğalgazına olan bağımlılığını artırmayı hedeflediğini savunmasına rağmen Avrupa Birliği’ne üye bazı ülkeler TürkAkım’ı kendileri açısından olumlu görmektedirler. Bu makalede TürkAkım projesinin temel belirleyicileri ortaya konulacak ve projenin ABD, Rusya ve Avrupa Birliği nezdindeki dış politika yansımaları Uluslararası İlişkiler literatüründe bulunan güvenlikleştirme teorisi çerçevesinde analiz edilecektir.Article Yılmaz Güney’in Yaşam Öyküsü ve Sinema Sanatına Genel Bir Bakış(2019) Hayır, CelalYılmaz Güney, Türkiye sanat tarihine çok yönlü bir sanatçı (sinemacı) olarak damgasını vurmuş bir kişidir. Aktör, senarist, yönetmen ve yapımcı kişiliğinin yanı sıra, roman, öykü yazarı olarak da çok başarılara imza atmıştır. Çok yönlü aydın bir sanatçı kişiliği ve sorumluluğu ile sosyal-siyasal çalkantılar, bölünmüşlükler, toplumsal huzursuzluk ve ekonomik sıkıntıların hüküm sürdüğü bir Türkiye’de, gerek sanatsal eserleri ile gerekse sinemasal yapıtlarında sorunlara karşı duyarlı bir yaklaşım sergilemiştir. Türkiye toplumunun feodal çelişkilerini, ağı koşullar altında yaşayışını abartıya ve slogancılığa kaçmadan sinemasal toplumsal gerçekçi bir dille aktarma uğraşısına girmiştir. 1960’larda, Yeşilçam’ın yıldız oyuncu sistemi kastını kırarak kendi bireysel çabasıyla tırmanışa geçen Yılmaz Güney, Türkiye halkının gönlünde “Çirkin Kral”lık mertebesine kadar yükselerek efsaneleşmeyi başarmış ve oyunculukla ilgili alışılmış kalıpları yıkarak alternatif kimliğiyle kendisinden sonra bir çok oyuncuyu da etkilemiştir. Özellikle 1970’lerde hem yönetmen hem senaryocu ve hem de yapımcı olarak gerçekleştirdiği eserlerle Yeşilçam’a yön verdiği gibi, Yeşilçam sineması içinde alternatif- muhalif- yeni bir sinemanın oluşmasına önayak olmuştur. Yılmaz Güney sinemasını anlamak ve hakkında doğru tespitler yapabilmek için onun sinema serüvenini yasam öyküsüyle birlikte ele almakta fayda var.Article Sürdürülebilir Ulaşım Planlaması Bağlamında Bisiklet Yolu Güzergâhı Belirleme Çalışması: Kırklareli Örneği(2019) Cengiz, Hüseyin; Kuru, AzemAlanda artan nüfus kentlerin mekânsal olarak genişlemesine ve dikeyde yükselmesine sebep olmuştur. Kısıtlı doğal kaynakların sürdürülebilirliği, kentsel alanlarda yaşanabilirlik düzeyinin arttırılması, kentsel sorunların ortaya çıkmadan önlenmesi ancak bu kentsel gelişmenin yönlendirilmesiyle mümkün olabilecektir. Artan nüfusa bağlı olarak artan insan, mal ve hizmet hareketliliği, paralelinde artan araç sahipliliği kent içi ulaşımda çeşitli sorunlara neden olmuştur. Kent içinde yapılan seyahatlerin ulaşım türlerine oransal dağılımı dünya akademik literatüründe yaşanabilirlik kavramının ölçüm kıstasları içinde değerlendirilmektedir. Yaya hareketinin ve bisiklet kullanımın yoğunluğu, bisikletin kent içi ulaşımda araç olarak kullanım oranı kentsel erişilebilirliği ve hareketliliği arttıran, çevreye duyarlı, sağlıklı ve sürdürülebilir ulaşım olarak tanımlanmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde kentsel yaşanabilirlik ve sürdürülebilirlik kavramları tanımlanmış ve sürdürülebilir ve yaşanabilir bir kent üretebilmek için ulaşım politikalarının önemine değinilmiştir. İkinci aşamada ise örnek alan olarak seçilen Kırklareli kentine ilişkin çeşitli analizler üretilmiştir. Çalışmanın son aşamasında analizler sonucunda elde edilen bulgular yardımıyla bisiklet yolu güzergâhı belirlenmiştir. Bu çalışmanın amacı orta ve küçük ölçekli kentlerde yaşanabilir kentler kavramı çerçevesinde bisikletli ulaşım planlamasının nasıl olması gerektiğini Kırklareli merkez ilçe örneğinde irdeleyerek sonuçlar ortaya koymaktır.Article Citation - WoS: 0The Relation of The Duration of Work in Dentists With Postural Problems, Range of Motion and Pain(Bezmialem Vakif Univ, 2020) Tekin, Demet; Koksal, Mesut; Terapi ve Rehabilitasyon BölümüObjective: The aim of this study is to determine the relationship between cervical and lumbar range of motions, pain and postural problems with the time spent in the occupation in dentists. Methods: A total of 56 dentists (27 males, 29 females), participated in this research as a volunteer (age=29.55 +/- 9.5 years). Firstly, the participants were divided into 3 groups according to the working years in their life and the time spent at unit during the day; they were also divided into 2 groups according to the intermittent or uninterrupted working conditions during the day. Cervical and lumbar joint range of motions were measured to determine limitations. The McGill pain scale survey was used to evaluate the pain. Kruskal Wallis and Mann-Whitney U tests with a posthoc Bonferroni test were used for all statistical analyses. Results: It was seen that the cervical and lumbar joint range of motions decreased, and the postural deformities in the spine and knee were observed and the level of pain increased significantly in comparatively to the excess of the time spent in the profession. However, in the analysis according to the time spent at the unit during the day, only the decrease in the range of motion of the regions was determined with the increase of the time spent at the unit during the day. Conclusion: With the increase in the working years in the dentists, it was revealed that the limitation of the range of motion increased and posture disorders and pain were formed. It is thought that all these problems will be caused by working in non-ergonomic environments for a long time. In this respect, it is important to include experts in the field of physiotherapy in the courses given under the name of preventive medicine. As a result, it can be said that the health problems encountered with the increase in time spent in the profession have increased.Article Citation - WoS: 0The Effect of Training on Stress and Coping With Stress in Patients Receiving Infertility Treatment(Cukurova Univ, Fac Medicine, 2020) Eroğlu, Nermin; Temiz, Gamze; Hemşirelik BölümüPurpose: This study was planned and applied semi-experimentally to examine the effect of education given to patients receiving infertility treatment on stress and coping with stress. Materials and Methods: The study is semi-experimental. It was held between May 2017 and January 2018 with individuals who applied to a foundation hospital in Istanbul province for IVF treatment. The sample was made up of 40 infertile individuals. The data were collected by the researcher through face-to-face interview method. Training was given after pretesting. Post-test was performed one month after the training. Results: The pre-education stress scale of middle school graduates of infertile women was higher, this difference disappeared after education, and there was a statistically significant difference between the infertility stress and coping scale subscale mean scores. As the use of active ignoring, active struggling and passive ignoring coping methods of women, the use of the methods of coping with the infertility subscale scores increased, the infertility stress subscale scores increased.. Conclusion: In this study, the relationship between infertility and stress research was investigated and it was concluded that the treatment process and results are an important source of stress in patients. According to the results obtained, it is recommended to determine the stress level and methods of coping with stress, and provide training and counseling on patients who apply to the hospital for infertility treatment.Article Citation - WoS: 0Citation - Scopus: 1Determining the Effect of Urbanization on the Vegetation of Gurun District (sivas) Based on Biotope Mapping and Vegetation Analysis(Istanbul Univ-cerrahapasa, 2020) Bozkurt, Selvinaz Gülçin; Akkemik, Unal; Kose, NesibeUrbanization is one of the strongest negative effects on vegetational change within and around a city. In this study, it is aimed to determine the flora and vegetational changes within and around the city based on the identification and mapping of the biotopes which show differences in terms of ecologic factors met in Gurun district center and its vicinity and which are suitable for Corine biotope classification. First, 13 main biotope types are classified. In the biotopes, total 666 plant taxa were identified, 84 of which were endemic. Vegetation of the biotopes was determined, and then similarity levels of main biotopes are calculated according to the similarity coefficient method of Sorensen. Accordingly, while the similar areas are health facilities and agricultural areas the most different ones are parks and sports areas and drainage areas. The results emphasize the similarity levels of vegetation in biotopes and the negative effect of human intervention in the study area. As a result, with its rich natural structure, vegetation covers and endemism rate, the district of Gurun has significant natural biotopes and it is suggested that biotope classification should be considered in determining vegetation change and urban planning.Article Lpwan Sensörlerin Özellikleri ve Iot Uygulamalarına Etkileri(2020) Apiliogullari, LutfiNesnelerin İnterneti (IoT) alanında yapılan proje uygulamalarındaki artış yeni ihtiyaçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Uzak mesafe, düşük güç tüketen ve batarya ile çalışan sensörler ile bu sensörleri destekleyen kablosuz iletişim protokolleri giderek daha popüler hale gelmektedir. Bu çalışmada literatürde LPWAN (Low Power Wide Area Network) olarak tanımlanan bu yeni teknolojinin özellikleri, IoT ağlarında kullanılan diğer teknolojilerden farkları ve LoRa (Long Range) sensörlerin güç optimizasyonu teknikleri irdelenmiştir.Article Kurumda ve Kendi Evinde Yaşayan Bir Grup Yaşlı Bireyin Beslenme Durumlarının Değerlendirilmesi(2020) Garipağaoğlu, Muazzez; Metin, Duygu; Arıkan, Ayse; Çimen, ŞeymaYaşlı nüfusun birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de hızla arttığı bilinmektedir. Yaşlılık döneminde, sağlığın iyileştirilmesi ve geliştirilmesinde, yaşam süresinin ve kalitesinin artırılmasında yeterli ve dengeli beslenme ayrı bir öneme sahiptir. Bu çalışma, İstanbul İli’nde kurumda ve kendi evinde yaşayan 65 yaş ve üzeri bireylerin beslenme durumlarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. 1 Ağustos-30 Ekim 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen çalışmaya, kendi evinde yaşayan 100 (55 kadın, 45 erkek) ve farklı özel kurumlarda yaşayan 95 (48 kadın, 47 erkek) olmak üzere toplam 195 birey dahil edilmiştir. Bireylerin demografik özellikleri, beslenme durumları, antropometrik ölçümleri, 24 saatlik geriye dönük besin tüketimleri kaydedilmiş, malnütrisyon durumlarını belirlemek için Mini Nütrisyonel Değerlendirme (MNA) testi uygulanmıştır. Verilerin istatistiksel olarak değerlendirilmesinde SPSS 18.0 programı kullanılmıştır. Evde ve kurumda yaşayan bireylerin yaş ortalamaları sırasıyla: 71,8 ± 5,8 yıl ve 73,8 ± 6,2 yıl olarak bulunmuştur. BKİ ortalaması evde yaşayanlarda 27,1 ± 4,2 kg/m2 ve kurumda yaşayanlarda 25,1 ±3,6 kg/m2 olarak saptanmış, evde yaşayan bireylerin %68’inin, kurumda yaşayanların %46,4’ünün kilolu veya obez oldukları belirlenmiştir (p<0,05). Bireylerin ortalama enerji alımları, evde ve kurumda yaşayanlarda sırasıyla: 1641,7 ± 282,4 ve 1491,1 ± 235,6 kalori olarak bulunmuştur (p˂0,05). MNA sonuçlarına göre evde yaşayan bireylerin %25’inde, kurumda yaşayanların %52,6’sında malnütrisyon riski ve/veya malnütrisyon görülmüştür. Sonuç olarak, evde yaşayan yaşlı bireylerin beslenme durumlarının kurumda yaşayan bireylerden daha iyi olduğu saptanmıştır. Yaşam kalitelerinin iyileştirilmesi, sağlık harcamalarının azaltılması için yaşlı bireylerin düzenli aralıklarla takiplerinin yapılması, beslenme durumlarının değerlendirilmesi önemlidir.