TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14627/9
Browse
Recent Submissions
Article Genç Erişkinlerde Kor Endurans, El Kavrama Kuvveti ve Reaksiyon Süresi Arasındaki İlişki(2025) Tekın, Demet; Tosun, Anil; Gül, Ezgi; Işıklar, ÇağdaşAmaç: Çalışmanın amacı, genç erişkinlerde kor endurans, el kavrama kuvveti ve reaksiyon süresi arasındaki ilişkiyi incelemektir. Yöntem: Bu kesitsel ve gözlemsel çalışmaya yaş ortalaması 21,07 (1,46) olan 52 lisans öğrencisi dahil edilmiştir. Kor enduransı (McGill'in Kor Endurans Testleri), el kavrama kuvveti (Jamar Hidrolik El Dinamometresi) ve alt ekstremite reaksiyon süresi (OptoGait cihazı) değerlendirilmiştir. Bulgular: Sol-sağ gövde lateral kor enduransı testi ile sağ (sırasıyla; r=0,51; r=0,47; p<0,001) ve sol el kavrama kuvveti (sırasıyla; r=0,52; r=0,51; p<0,001) arasında orta düzeyde, pozitif bir korelasyon bulundu. Sol-sağ gövde lateral kor enduransı testi ile sağ alt ekstremite reaksiyon süresi (sırasıyla; r=-0,38; p=0,005; r=-0,39; p=0,004) arasında zayıf, negatif bir korelasyon bulundu. Sol ve sağ el kavrama kuvveti ile sağ alt ekstremite reaksiyon süresi arasında da zayıf, negatif bir korelasyon vardı (sırasıyla; r=-0,32; p=0,02; r=-0,37; p=0,006). Ayrıca, sağ dominant bacağa sahip katılımcılarda, sağ alt ekstremite reaksiyon süresi ile sağ el kavrama kuvveti arasında orta düzeyde, negatif bir korelasyon (r=-0,40; p=0,01) ve sol ve sağ gövde lateral kor enduransı testi ile zayıf, negatif bir korelasyon (sırasıyla; r=-0,35; p=0,03; r=-0,33; p=0,04) bulundu. Sonuç: Bu çalışmanın bulguları, kor enduransı, el kavrama kuvveti ve reaksiyon süresi arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir ve bu alanda çalışan profesyoneller için değerli bir kaynak sağlayabilir. Bu parametreler arasındaki ilişki, yaralanma, rehabilitasyon süreci ve sporda performans artışı gibi konularda gerekli egzersizlerin planlanmasında faydalı olabilir.Article Üniversite Öğrencilerinin Human Papilloma Virüsü Bilgi Düzeylerinin Eğitim Verilerek Değerlendirilmesi(2025) Sarıtaş, Büşra Merve; Tunç, Ayşe Karacalı; Marzi, MahdiAmaç: Human Papilloma Virüsü (HPV) çeşitli kanserlere neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çalışmamızın amacı HPV farkındalık eğitiminin üniversite öğrencilerinin HPV hakkındaki bilgi düzeyleri üzerindeki etkisini araştırmaktır. Yöntem: Çalışma tek gruplu yarı deneysel desende tasarlandı. Çalışmada HPV bilgi ölçeği kullanıldı. Bu kapsamda 66 öğrenciye HPV bilgi düzeyleri ve eğitim aldıktan sonra farkındalıklarının sürdürülebilirliğini değerlendirmek amacıyla ön test ve son test uygulandı. HPV farkındalığı adı altında öğrencilere dört haftalık bir sürede eğitim verildi. Aynı test öğrencinin öğrenmesinin kalıcılığını test etmek amacıyla iki hafta sonra tekrar uygulandı. Çalışmada verilerin analizi için tekrarlı ölçümlerde ANOVA analiz kullanıldı. Bulgular: “HPV Bilgisi” ölçeği toplam puanında; “Genel HPV Bilgisi” alt boyutunda, cinsel yolla bulaşan hastalıklara ilişkin bilgi ve serviks kanserine ilişkin bilgi değişkenlerine göre gruplar arasında anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). “Genel HPV Bilgisi” (t=-6.715), “HPV Tarama Testi Bilgisi” (t=5.183), “Genel HPV Aşısı Bilgisi” (t=-5.489) alt boyutunda, sontest puan ortalaması lehine istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Ayrıca, “Mevcut HPV Aşılama Programı Hakkında Bilgi” alt boyutunda (t=-5.212) ve ölçeğin toplam puanında (t=-8.229) anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Sonuçlar: Bu sonuçlar doğrultusunda HPV hakkında verilen eğitimin etkili olduğu ve öğrencilerin HPV hakkındaki bilgi düzeyini artırdığı söylenebilir.Article Yetişkinliğe Geçiş ve Yerleşik Yetişkinlik: Psikolojik ve Sosyal Değişimler Üzerine Nitel Bir Araştırma(2025) Özdemir, Petek AkmanBeliren yetişkinlik ve orta yetişkinlikten farklı gelişimsel özellikleri ve yaşam olaylarını içermesi nedeni ile 30 ile 45 yaşları arasındaki gelişim dönemi yerleşik yetişkinlik olarak adlandırılmıştır. Bu araştırmada yetişkinliğe ilişkin algıların, yetişkinliğe geçiş deneyimlerinin, yerleşik yetişkinlikteki psikolojik ve sosyal değişimlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya 30 ile 35 yaşları arasındaki 16 yerleşik yetişkin katılmıştır. Araştırma betimleyici fenomenolojik desende yürütülmüştür ve yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılarak veri toplanmıştır. Yapılan tematik analizde yetişkin algısı, yetişkinliğe geçişte rol oynayan etmenler, benlik, kimlik ve değişim, sosyal ilişkilerdeki değişim ve geleceğe ilişkin beklentiler olmak üzere beş ana tema oluşturulmuştur. Katılımcıların çoğunluğu kendilerini yetişkin olarak algıladıklarını ifade etmiştir. Yetişkinliğe geçişi; sorumluluk alma, özerklik ve ekonomik bağımsızlık kazanmaya dayalı olarak ele almışlardır. Araştırma yerleşik yetişkinlikte kendini anlamanın ve bilgeliğin arttığını, kimlik arayışının azaldığını ya da sonlandığı, önceliklerin, ebeveynler ve arkadaşlar ile ilişkilerin niteliğinin değiştiğini göstermiştir. Bazı katılımcıların yerleşik yetişkinlik döneminde yaşamdaki olasılıklarının azaldığını düşündükleri belirlenmiştir. Çalışma Türkiye’deki yerleşik yetişkinlerin deneyimlerinin daha iyi anlaşılmasına ve yerleşik yetişkinliğin ayırt edici özelliklerinin belirlenmesine katkıda bulunmaktadır.Other Akupunkturun İnfertilite Tedavisinde Canlı Doğum ve Gebelik Sonuçlarına Etkisi: Sistematik Derleme(2025) Satılmış, İlkay Güngör; Bursa, Ayşe GülGiriş: İnfertilite tedavisi teknolojinin gelişmesiyle önemli sonuçlar elde etmiş olsa da, başarı sonucunu arttırmak adına infertilite tedavisi ile birlikte kullanılan tamamlayıcı/alternatif tedavilere yönelim artmaktadır. Amaç: Bu sistematik derlemede infertilite tedavisinde akupunktur uygulamasının, gebelik ve canlı doğum sonuçları üzerine etkisini inceleyen araştırma sonuçlarını sistematik olarak değerlendirmek amaçlanmıştır. Yöntem: Bu sistematik derleme başlangıç yıl sınırı yapılmadan Ağustos 2023- Ekim 2023 tarihleri arasında Cochrane, Science Direct ve Pubmed veri tabanları tarandı. Yayınlanan 847 çalışmadan 15 çalışma inceleme kapsamına alındı. Bulgular: Sistematik derlemeye dahil edilen 15 çalışmadan; 6 çalışmada akupunkturun canlı doğum sonucunu olumlu etkilediği 8 çalışmada ise etkilemediği belirlenmiştir. 1 çalışmada örneklem grubundaki kadınların canlı gebelik oranı etkilenmese de 35 yaş üstü kadınlarda akupunkturun etkili olduğu sonucu elde edilmiştir. Çalışmalarda akupunkturun farklı zamanlarda, farklı bölgelere uygulanması, kontrol gruplarında hiç akupunktur uygulanmayan veya plasebo akupunktur uygulanan (sahte iğne ile gerçek akupunktur grubu ile aynı bölgeye uygulananlar veya akupunktur bölgesi olmayan yerlere uygulananlar) grupların oluşturulması gibi heterojeniteler bulunmaktadır. Sonuç: 15 çalışmanın incelendiği sistematik derlemede; akupunkturun gebelik ve canlı doğum oranlarını arttırdığını belirten ve etkilemediği sonucuna ulaşan çalışma sayıları birbirine çok yakındır. Akupunktur uygulanmasının infertilite tedavisinde yer alması, tartışmalı bir konu olarak devamlılığını korumakta ve konu ile ilgili kanıt düzeyi yüksek randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.Article Parkinson Hastalarında Algılanan ve Gerçek-Zamanlı Çiftgörev Performansının Farklı Motor-Kognitif Çift-Görev Eşleşmeleri Altında İncelenmesi(2025) Huseyınsınoglu, Burcu Ersoz; Bilgic, Basar; Hanağası, Haşmet Ayhan; Şanlı, Ali FurkanAmaç: Parkinson hastalarında çift görev koşulları altında ortaya çıkan zorluklar, bireylerin öznel algılarına dayalı ölçekler ile ya da performans testleri aracılığıyla değerlendirilebilmektedir. Ancak bu iki değerlendirme yöntemi arasındaki ilişki henüz yeterince açıklığa kavuşmamıştır. Bu çalışmanın amacı, Parkinson hastalarında algılanan çift görev performansı ile gerçek zamanlı performans testleri arasındaki ilişkiyi incelemek ve farklı çift görev türlerine bağlı olarak gözlemlenen performans farklılıklarını değerlendirmekti. Yöntem: Çalışmaya, İdiyopatik Parkinson hastalığı tanısı almış, Hoehn-Yahr evre 1 ila 3 arasında olan, MiniMental Durum Değerlendirme puanı en az 21 olan ve demans öyküsü bulunmayan toplam 117 birey dahil edilmiştir. Gerçek zamanlı çift görev performansı, Zamanlı Kalk Yürü Testi'ne entegre edilen motor ve bilişsel ikincil görevler ile Altı Nokta Adım Testi kullanılarak değerlendirilmiştir. Algılanan performans düzeyi ise İkili Görev Anketi ile ölçülmüştür. İstatistiksel analizlerde Spearman korelasyon katsayısı ve Friedman testi kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 62,44 ± 10,06 yıl, hastalık süresi ortalaması ise 6,34 ± 4,69 yıldır. Algılanan performans ile Zamanlı Kalk Yürü Testi’nin bilişsel görevli versiyonu arasında (r=0,214; p=0,02) ve motor görevli versiyonu arasında (r=0,277; p=0,002) istatistiksel olarak anlamlı fakat zayıf düzeyde ilişkiler saptanmıştır. Altı Nokta Adım Testi ile algılanan performans arasında anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir (r=0,165; p=0,075). Ayrıca, Zamanlı Kalk Yürü Testi’ne entegre edilen motor görevli koşulda gözlemlenen çift görev yükü, bilişsel görevli koşula kıyasla anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur (Z=-4,4; p<0,001). Sonuç: Algılanan ve gerçek-zamanlı çift-görev performansı arasındaki zayıf ilişki değerlendirmede bu iki alanın ayrı ayrı gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, yürüme görevine eşlik eden ikincil görevin türü bireylerin çift görev performansı üzerinde farklı sonuçlara neden olabilir. Parkinson hastalarında bu etkilerin ayrıntılı olarak incelenmesi daha etkin rehabilitasyon planı için yol gösterici olacaktır.Article Beslenme ve Diyetetik Ulusal Çekirdek Eğitim Programı 2025: Neler Değişti? Yenilikçi Bakış Açısının Programlara Yansıması Nasıl Olacak(2025) Koksal, Eda; Kızıltan, Gül; Garipağaoğlu, Muazzez; Goktas, Zeynep; Karabudak, Efsun; Yıldız, Emine Akal; Isgin-Atici, KubraÜlkemizde Beslenme ve Diyetetik lisans eğitimi veren programların temel yeterliliklerini belirlemek ve eğitimde standardizasyonu sağlamak amacıyla 2016 yılında Beslenme ve Diyetetik Ulusal Çekirdek Eğitim Programı (BDB-UÇEP) hazırlanmıştır. Bu program, Beslenme ve Diyetetik bölümü müfredatlarının yapılandırılması ve asgari kazanımların sağlanması açısından önemli bir yol haritası olmuştur. COVID-19 pandemisiyle birlikte hız kazanan dijitalleşme süreci, çekirdek eğitim programlarının çağın gerekliliklerine uygun biçimde güncellenmesini zorunlu kılmış, bu kapsamda program tasarımcıları, öğretim elemanları, öğrenciler, mezunlar ve sektör temsilcileri ile geniş katılımlı bir çalışma yürütülerek BDB- UÇEP 2025 hazırlanmıştır. Güncellenen BDB-UÇEP’teki en önemli farklılıklardan birisi, öğrenme kazanımlarının yalnızca temel alan becerileriyle sınırlı kalmayıp “öğrenme becerileri”, “okuryazarlık becerileri”, “yaşam ve kariyer becerileri” gibi yenilikçi yetkinlikleri de kapsayacak şekilde genişletilmesidir. Öğrenme alanları açısından da programın %70’i Sağlık Bilimleri ile Beslenme ve Diyetetik alanına ayrılırken; %30’u bilgi çağı yetkinlikleri, entelektüel, sanatsal ve sportif beceriler, öznel iyi oluş, toplumsal sorumluluk gibi alanlara odaklanacak şekilde yapılandırılmıştır. Ayrıca, eğitim modelinde probleme dayalı öğrenme yaklaşımına yer verilmiş ve aktif öğrenme yöntemleri ön plana çıkarılmıştır. Bu değişikliklerle, mezunların çağın gereksinimlerine uyum sağlamalarının desteklenmesi amaçlanmıştır. Bu derleme makalede, BDB-UÇEP 2016 ile 2025 arasındaki temel farklılıklar karşılaştırılmış; öğrenme kazanımları, öğretim yöntemleri, ölçme ve değerlendirme süreçleri ile mesleki uygulama dersleri açısından yapılan değişiklikler ele alınmış ve gelecekte oluşturulacak BDB-UÇEP’ler için öneriler sunulmuştur.Article Diyetisyenlikte Mesleki Yetkinlik İzlem Sisteminin Oluşturulması: Türkiye’de Mevcut Durum ve Gelişim Olanakları(2025) Aktaç, Şule; Garipagaoglu, MuazzezGünümüzde sağlık hizmetlerinde kalite, etkililik ve hasta güvenliği gibi kavramların giderek daha fazla önem kazanması, sağlık mesleklerinde mesleki yeterlilik ve yetkinlik düzeylerinin izlenmesini zorunlu hale getirmiştir. Küreselleşmenin, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişimin ve sağlık hizmetlerinde değişen ihtiyaçların etkisiyle, sağlık profesyonellerinden yalnızca mesleki bilgi sahibi olmaları değil, aynı zamanda bu bilgiyi etkili bir biçimde kullanabilmeleri, etik ilkelere uygun hareket edebilmeleri, kendilerini sürekli geliştirebilmeleri ve dijitalleşmeye uyum sağlayabilmeleri beklenmektedir. Bu bağlamda, diyetisyenlik mesleği de disipliner yapısını güçlendiren, bilim temelli uygulamaları önceleyen ve mesleki standartlarını geliştiren bir profesyonelleşme süreci içerisindedir. Tedavi ve rehabilite edici diyetetik hizmetlerden, koruyucu toplum beslenmesi, beslenme bilimi ve toplu beslenme sistemlerine uzanan geniş bir çalışma alanına sahip diyetisyenler için, sahip olunması gereken bilgi, beceri ve tutumların sistemli bir şekilde tanımlanması ve izlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, diyetisyenlikte mesleki yetkinlik izlem sisteminin oluşturulmasının gerekliliği ele alınmakta, Türkiye’deki güncel durum değerlendirilmekte ve uygulanabilir bir sistemin temel yapı taşları tartışılmaktadır.Article 5–18 Yaş Türk Erkek Çocuklarında Beden Kitle İndeksi Referans Değerlerinin Modellenmesi(2024) Özer, Mustafa Kamil; Özcan, Gülsüm Hatipoğlu; Özcan, SancarBu çalışmanın amacı, 5–18 yaş arasındaki Türk erkek çocuklarının Beden Kitle İndeksi (BKİ) için büyüme eğrilerinin modellenmesidir. Ayrıca; 5–18 yaş grubu çocuk- lar için bu çalışmayla oluşturduğumuz büyüme eğrilerinin, ülkemizde yaygın olarak kullanılan ve referans kabul edilen Neyzi ve arkadaşları tarafından oluşturulan büyüme eğrilerinin yanı sıra Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) referans büyüme eğrileriyle de karşılaştırılması amaçlanmıştır. Araştırma grubunu; İstanbul ilinin 26 ilçesinde spor okulları bünyesinde spor eğitimlerine katılan ve yaşları 5–18 arasında değişen toplam 5870 gönüllü erkek çocuk oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama sürecinde katılımcılardan elde edilen boy ve ağırlık ölçümlerine ait veriler, Microsoft Excel programında yaş gruplarına göre sınıflandırılarak, BKİ puanları hesaplanmıştır. Bu çalışmada büyüme (persentil) eğrilerinin ve tablolarının oluşturulmasında; 1988 yılında Cole tarafından geliştirilmiş olan ve DSÖ, ile Neyzi ve arkadaşlarının kullandığı “LMS Yöntemi” kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; BKİ ortanca değerlerinin, yaşla beraber doğrusal bir artış gösterdiği ve bu çalışmada elde edilen persentil değerleri (p5< için %3,9, p5>–p95< için %90,4, p95> için %5,7) ile DSÖ (p5< için %5,5, p5>–p95< için %78,5, p95> için %16) ve Neyzi’nin (p5< için %3,5, p5>–p95< için %88,2, p95> için %8,3) persentil değerleri arasında fark olduğu bulunmuştur.Article Simülakrın Cazibesi ve Modern Toplumun Özgünlük Revizyonu: E-Gerilla Pazarlama Uygulamaları(2025) Tosyalı, Hikmet; Şenel, Gamze SatarJean Baudrillard’ın simülakr kavramı üzerine yaptığı derinlemesine çalışmalar, modern toplumun karşı karşıya olduğu zorlukların ve tehlikelerin anlaşılmasına önemli bir bakış açısı sunmaktadır. Baudrillard, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte gerçeklik ile sanal arasındaki sınırların giderek bulanıklaştığını ve bu durumun bireyi gerçek olmayan bir “gerçeklik” algısına sürüklediğini öne sürer. CGI (Computer Generated Imagery: Bilgisayarla Üretilen Görselleştirme) teknolojisiyle üretilen görüntüler, günümüzde bu simülasyonun en belirgin örneklerinden biridir. Geleneksel gerilla pazarlama yöntemleri bir süredir e-gerilla pazarlama adı altında CGI teknolojisi kullanılarak sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşan yaratıcı kampanyaların vitrini haline gelmiştir. Bu yeni nesil gerilla pazarlama yönteminin, yaratıcılığın sınırlarını zorlayarak dikkat çekici kampanyalar ürettiği yadsınamaz bir gerçek. Ancak eğer bir deneyim tamamen yapay bir ortamda gerçekleşiyorsa, bu deneyimin özgünlüğü sorgulanabilir mi? Mevcut çalışma, Jean Baudrillard’ın simülasyon teorisini merkeze alarak, ortaya çıkan yeni gerçeklik algısını ve bu algının özgünlük üzerindeki etkilerini, e-gerilla pazarlama uygulamaları üzerinden ele almayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilen Türkiye’deki CGI reklamlar, Baudrillard’ın üç aşamalı çerçevesine göre yorumlanmıştır. Ardından, gerçek ve temsil arasındaki geleneksel bağın kopuşu ve gerçeğin yerini alan hipergerçekliğin izleyici deneyimini nasıl şekillendirdiği kullanıcı yorumlarıyla ortaya konmuştur. Elde edilen bulgular, CGI teknolojisiyle hayata geçirilen e-gerilla pazarlama uygulamalarının gerçeklik ile kurgu arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdığını ve izleyicinin gerçeklik algısını bozarak toplumsal bağlamda anlam kaybına yol açtığını göstermektedir. Bu süreçte, izleyicinin dünya anlayışı, değerleri ve beklentileri yeniden şekillenirken bireysel deneyimi, dolayısıyla özgünlük anlayışı da değişmektedir. Sonuç olarak, CGI içeriklerin ve e-gerilla pazarlama uygulamalarının yaygınlaşması, gerçeklik ve kurgunun iç içe geçtiği bir dünyada bizi özgünlük kavramını yeniden değerlendirmeye zorlamaktadır.Article Virginia Woolf’un “Street Haunting: A London Adventure” Denemesinde Şehirde Dolaşmanın Kadın Biçimi(2025) Uyurkulak, SerhatBu makale, Virginia Woolf’un 1927 tarihli “Street Haunting: A London Adventure” başlıklı denemesini ve buradaki aylak kent gezginliğinin (flânerie) kadına özgü tasvirini ele almaktadır. Makalenin başında edebiyat çalışmalarında mekânın önemi ve güncel akademik incelemelerde gözlemlenen ve “mekânsal dönüş” adı verilen değişim kaydedilmektedir. Ardından, şehirlerin modernist edebiyattaki rolüne, özellikle de bu akıma mensup metinlerdeki yer ve zamanları, anlatı özelliklerini ve temaları şekillendirmedeki etkisine değinilmektedir. Ayrıca, Henri Lefebvre ve Yi-Fu Tuan gibi “mekânsal dönüş”ün öncüleri arasında yer alan isimlerin temel fikirlerine genel bir bakış sunulmaktadır. Çalışmada Woolf’un denemesinin aylak kent gezginliği üzerine benzersiz bir yaklaşım sergilediği, yazarın şehir sokaklarında bir içe bakış ve duygusal derinlik hissiyle dolaştığı öne sürülmektedir. Woolf’un şehir manzarasına dair gözlemleri ve şehirdeki yabancılarla karşılaşmaları, günlük yaşamın olanca karmaşıklığını yansıtan zengin bir potansiyel anlatı dokusu yaratmasına olanak tanımaktadır. Bu çalışmada ayrıca Michel de Certeau’nun yürümeyi bir tür taktiksel-retorik direniş ve anlam yaratma edimi olarak ortaya koyduğu kuramı tartışılmakta ve de Certeau’nun fikirlerinin Woolf’un denemesiyle ilişkisi öne çıkarılmaktadır. Woolf’un aylak kent gezginliği, erkek “flanör” figüründen farklı olarak yalnızca şehir kalabalığının ve çevrenin mesafeli biçimde gözlemlenmesiyle ilgili değildir, aynı zamanda yazarlığa dair bir yön de barındırmaktadır zira Woolf, şehirde dolanırken yaşadığı duyguları ve deneyimleri yazdıklarına yansıtmaktadır. Bu incelemede esas olarak Woolf’un kadın aylak kent gezgini (flanöz) tasvirinin geleneksel kamusal alan anlayışlarına meydan okuduğu, kadınların deneyimlerinin kentsel çevreyi ve bu çevrenin temsillerini yeniden tanımladığı vurgulanmaktadır.Article Bir Vakıf Üniversitesindeki Hemşirelik Öğrencilerine Uygulanan Akran Bağımlılık Programının Madde Tüketimine Etkisi: Yarı Deneysel Çalışma(2025) Dikec, Gul; Savaş, Metehan Savaş Mete; Kılıç, Sude; Vargel, Çağla; Yazgan, İlknurAmaç: Bu çalışmanın amacı, bir vakıf üniversitesinde öğrenim gören ve bağımlılık yapıcı madde kullanan bir grup hemşirelik bölümü öğrencilerine uygulanan Akran Bağımlılık Programının, öğrencilerin madde tüketim oranları üzerinde etkisini belirlemektir. Yöntem: Çalışma tek grup, ön-test, son-test, yarı deneysel çalışma deseninde yapıldı. Veriler İstanbul’daki bir vakıf üniversitesinde, 2023-2024 eğitim ve öğretim yılı bahar yarıyılında araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan Bilgi Formu ile toplandı. Bir afiş hazırlanarak öğrencilere program ve araştırma duyuruldu. Çalışmaya katılmayı kabul eden öğrencilere, Akran Bağımlılık Programı uygulandı. Akran Bağımlılık Programı, bağımlılık ile ilgili bir seminer ve ardından broşür dağıtımı, daha sonra üniversite girişinde açılan akran standı ve akran danışmanlık gruplarından oluşmaktadır. Program araştırmacılar tarafından oluşturuldu. Çalışma, örneklemini madde kullandığını bildiren 27 hemşirelik öğrencisi oluşturdu. Verilerin analizinde ki-kare ve non-parametrik testlerinden Wilcoxon İşaretli Sıra testi kullanıldı. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 20,96 (1,53), %63’ü kadın, %33,3’ü üçüncü sınıf öğrencisi, %70,4’ü ekonomik durumunu orta algılamaktaydı. Akran Bağımlılık Programı öncesi ve sonrası hemşirelik öğrencilerinin madde tüketim oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: Gelecek çalışmalarda standardize edilmiş araçlar ve ölçümlerle yapılandırılmış akran programlarının ya da daha önce madde kullanan akranların liderliğindeki programların etkinliği incelenmelidir.Article Tsunami Farkındalığı: Hasköy, Beyoğlu, İstanbul Örneği(2025) Yücel, Gül; Taşkın, Hilal; Günaydın, Doğa HazalDeniz ve okyanus içinde deprem tetiklemeli oluşan tsunami, etkisi altındaki kıyı yerleşimlerinde önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Risk azaltma çalışmaları kapsamında toplumun tsunami farkındalığının arttırılması, olası afetlerin zararlarını azaltmak için önem taşımaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, afet öncesi toplumun bilgi düzeyinden yola çıkarak tsunami farkındalık çalışmalarının önemini vurgulamaktadır. Çalışmada, tsunami tehlikesi altında olan yerleşimde yaşayanların, tsunami afet bilgisi ve farkındalık düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırmada veriler, amaçlı örneklem yöntemi ile seçilen yerleşimdeki ticari işletme sahip ve çalışanlarıyla gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış görüşme yoluyla elde edilmiştir. Veriler İstanbul Beyoğlu İlçesi Hasköy semtinde Piripaşa Mahallesi sınırlarında kalan ve Haliç kıyısına paralel sahil yolu üzerindeki 50 ticari işletmeden aktif faaliyette olan 22’sinden toplanmıştır. Görüşmede tsunami farkındalığına yönelik temel bilgi düzeyinin ölçülmesi kapsamında beş soru yöneltilmiştir. Anket sorularında, tsunami tahliye yolu levhalarına ait görseller de kullanılmıştır. Sorular, görüşülen kişi demografik özellikleri, işyeri faaliyet alanı, tsunami tehlike bilgisi, bulunulan bölgenin tsunami riski, tsunami tahliye bilgisi ve tsunami etkilerinden korunma kapsamında ilgili kurum ve kuruluş bilgisine yöneliktir. Araştırma sonuçları, ankete katılan işletmelerin ağırlıklı olarak hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini işaret etmekte ayrıca katılımcıların tsunami tehlike bilgi düzeyi ve tsunami sırasında doğru davranış bilgisinin düşük seviyede olduğunu ortaya koymaktadır.. Katılımcıların %50’sinin bölgenin tsunami açısından risk taşımadığı görüşüne karşın, %59 oranında tsunami uyarı levhalarından haberdar olmaları diğer önemli tespitlerdedir. Tsunami bilgisi ve bölgenin tsunami risk düzeyi hakkında farkındalığın geliştirilmesi önemli ve önceliklidir.Article Söylem ve Mimari Ürün: Yapay Zekâ Destekli Karşılaştırmalı Bir Analiz Modeli(2025) Guray, Tayibe Seyman; Uyan, BetülMimarlık söyleminin somut tasarım ürünlerine dönüşümü, mimarlık kuramı ve tasarım araştırmalarının temel kaygılarından biri olmaya devam etmektedir. Tarihsel olarak, toplumsal olgular mimarlık söylemini sürekli olarak şekillendirmiş; bu söylem ise yapı formlarının ortaya çıkışını etkilemiştir. Ancak söylem ile yapıt arasındaki ilişkinin doğası belirsizliğini korumaktadır. Genellikle ön tasarım aşamasında geliştirilen söylem, bir projenin soyut değerlerini kapsar ve çoğunlukla metinsel ve görsel araçlar aracılığıyla ifade edilir. Tasarım bilişi veya tasarım kavrayışı araştırmaları, mimari fikirlerin eskizler ve yinelemeli süreçler yoluyla nasıl geliştiğini inceleyerek el ile zihin arasındaki etkileşime vurgu yapmıştır. Ancak bu tür çalışmalar, sınırlı yineleme örnekleri ve yorumlayıcı öznelik nedeniyle erken aşama tasarım düşüncesinin tüm karmaşıklığını yakalamakta zorlanmaktadır. Bu sınırlamayı aşmak amacıyla, bu çalışma mimarlık söylemi ile ortaya çıkan yapıt arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için yapay zekanın —özellikle metinden görsele üretim modellerinin potansiyelini araştırmaktadır. Yapay zeka, tek bir söylemsel girdiden birden fazla görsel çıktı üreterek, geleneksel olarak nitel ve belirsiz olan bu süreci keşfetmek için yeni bir yöntem sunmaktadır. Mimarlık açısından önemli iki örnek çalışma Rem Koolhaas’ın Modern Sanatlar Müzesi (MoMA) için genişletme projesine yönelik Charette sunumu ve Brian Cantley’nin Syntaxonome adlı mimari tasarım çalışması farklı söylemsel ve biçimsel özellikleri nedeniyle seçilmiştir. Her iki projenin söylemi, bir metinden-görsele yapay zeka modeli aracılığıyla işlenmiş ve görsel yorumlar oluşturulmuştur. Bu çıktılar, orijinal tasarım ürünleri ile karşılaştırılmıştır. Nicel ölçütler ve karşılaştırmalı diyagramlar aracılığıyla sunulan bulgular, söylem-mimari ürün sürekliliğine dair yeni içgörüler sağlamakta ve mimarlık araştırmalarında yapay zekâ destekli yöntemlerin potansiyelini ortaya koymaktadır.Article Nörolojik, Pediatrik ve Psikiyatrik Rehabilitasyonda Çalışan Ergoterapistlerde Algılanan Stres, İş Tatmini ve Mesleki Yaşam Kalitesinin Karşılaştırılması: Kesitsel Bir Araştırma(2025) Doğu, Selma Ercan; Aydöner, SelenAmaç: Ergoterapistlerin algılanan stres düzeyleri, iş doyumu ve mesleki yaşam kalitesi çalışma alanlarına göre değişiklik gösterebi lir. Çalışmanın amacı; nörolojik, pediatrik ve psikiyatrik rehabilitasyon alanlarında çalışan ergoterapistlerin algılanan stres düzeyleri, iş do yumu ve mesleki yaşam kalitelerini karşılaştırmaktır. Gereç ve Yön temler: Çalışmaya; nörolojik, pediatrik ve psikiyatrik rehabilitasyon alanlarında çalışan 86 ergoterapist katıldı. Veriler Sosyodemografik Form, Algılanan Stres Ölçeği, Minnesota İş Doyumu Ölçeği ve Mesleki Yaşam Kalitesi Ölçeği ile elde edildi. Bulgular: Pediatrik, psikiyatrik ve nörolojik alanlarda çalışan tüm ergoterapistlerin algılanan stres, iş doyumu ve mesleki yaşam kalitesi puan ortalamaları benzerdi. Ergote rapistlerin çalışma alanlarına göre algılanan stres, iş doyumu ve mes leki yaşam kalitesi puanları açısından bir fark bulunmazken, pediatrik rehabilitasyonda çalışan ergoterapistlerin Mesleki Yaşam Kalitesi Öl çeği’nin Şefkat Memnuniyeti alt ölçeği puan ortalamaları, nörolojik ve psikiyatrik rehabilitasyonda çalışan ergoterapistlerden daha yüksekti. Sonuç: Farklı rehabilitasyon alanlarındaki ergoterapistler benzer algı lanan stres, iş doyumu ve genel mesleki yaşam kalitesi düzeyleri ser gilerken, pediatrik rehabilitasyondakiler istatistiksel olarak daha yüksek şefkat memnuniyetine sahipti. Pediatrik alanda şefkat memnuniyetinin yüksek olmasına katkıda bulunan faktörleri araştırmak ve diğer reha bilitasyon alanlarında bu yönü geliştirmeye yönelik stratejileri göz önünde bulundurmak için daha fazla araştırma yapılması önerilmektedir.Article Sporcularda Zihinsel Dayanıklılık ile Algılanan Ebeveyn Tutumları Arasındaki İlişkide Erken Dönem Uyum Bozucu Şemaların Aracı Rolü(2025) Karagozoglu, Cengız; Çelik, Elif NurBu çalışmanın amacı, algılanan ebeveyn tutumları, erken dönem uyum bozucu şemalar ve sporcuların zihinsel dayanıklılığı arasındaki ilişkiyi şema terapi modelinden analiz etmektir. Çalışmanın örneklemini en az 2 yıllık lisanslı spor deneyimi olan, 18–30 yaş aralığında, bireysel veya takım sporlarıyla uğraşan 153’ü kadın ve 172’si erkek olmak üzere toplam 325 sporcu oluşturmaktadır. Verilerin toplanması için demografik bilgi formu, “Young Şema Ölçeği - Kısa Form 3,” “Kısaltılmış Algılanan Ebeveyn Tutumları Ölçeği-Çocuk Formu” ve “Sporda Zihinsel Dayanıklılık Envanteri” nden yararlanılmıştır. Aracılık analizi sonuçları, başarısızlık (R2 = .25, p < .001) ve dayanıksızlık şemalarının (R2=.109, p < .001) algılanan ebeveyn reddi ile zihinsel dayanıklılık arasındaki ilişkiye kısmen aracılık ettiğini göstermiştir. Sobel testi incelendiğinde ise dayanıksızlık şemasının algılanan ebeveyn aşırı korumacılığı ile sporcuların zihinsel dayanıklılığı arasındaki ilişkide tam aracılık etkisi (z=-3.52, p < .001), başarısızlık şemasının ise algılanan ebeveyn duygusal yakınlığı ile zihinsel dayanıklılık arasındaki ilişkide kısmi aracılık etkisi (z=3.84, p < .001) gösterdiği görülmüştür. Bu bağlamda algılanan ebeveyn tutumlarının başarısızlık ve dayanıksızlık şemalarının aracı etkisiyle sporcuların zihinsel dayanıklılığı üzerinde etkili olduğu ifade edilebilir.Article Beden Eğitimi Ders İkliminin Değerlendirilmesi: Ölçek Uyarlama Çalışması(2025) Akın, Nurgül Keskın; Asci, HülyaAmaç: Bu çalışmada, Beden E ğitimi Öğretmeninden Algıla- nan Destekleyici ve K ısıtlayıcı Güdüsel İklim Ölçeği’nin [Teacher- Created Empowering and Disempowering Motivational Climate Questionnaire in Physical Education (EDMCQ-PE)] Türkçe versiyo- nunun psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: 193 k ız (ya ş ort.=12,24±1,11) ve 228 erkek (ya ş ort.=12,25±1,08), toplam 421 ortaokul öğrencisi (6, 7 ve 8. sınıflar; yaş ort.=12,25±1,09) çalışmaya gönüllü kat ılmıştır. Otuzdört maddeden oluşan Beden Eğitimi Öğretmeninden Algılanan Destekleyici ve Kısıt- layıcı Güdüsel İklim Ölçeği’nin yapısı beş alt ve iki üst faktörden oluşan iki düzeyli hiyerar şik model, be ş faktörlü model ve iki faktörlü model olmak üzere üç farklı model ile test edilmiştir. Veriler, Doğrulayıcı Fak- tör Analizi (DFA) ve Açımlayıcı Yapısal Eşitlik Modellemesi (AYEM) yöntemleri kullanılarak analiz edilmi ştir. Bulgular: DFA sonuçlarına göre, test edilen 3 model de yeterli uyum indekslerine ula şamamıştır. Modelden 3 maddenin ç ıkarılması ve yapılan modifikasyonlar sonra- sında 2 faktörlü model için kabul edilebilir uyum de ğerleri elde edil- miştir. İki düzeyli hiyerar şik model ve 5 faktörlü model için DFA sonuçları yeterli uyum göstermemiştir. AYEM sonucunda 2 faktörlü mo- delin ve 5 faktörlü modelin kabul edilebilir ve iyi uyum değerlerine sahip olduğu bulunmuştur. İki faktörlü model için yeterli yakınsak geçerlik ve iyi iç tutarlılık değerlerine ulaşılmıştır. Sonuç: Bu sonuçlar, EDMCQ- PE’nin 2 faktörlü yapısının, Türk öğrencilerin beden eğitimi derslerinde öğretmenden algılanan güdüsel iklimin destekleyici ve k ısıtlayıcı yön- lerini değerlendirmek için uygun bir araç olduğunu göstermektedir.Article Ebeveynler için Sportif Yetenek Geliştirme Ortamı Ölçeği’nin Türkçe Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması: Metodolojik Çalışma(2024) Karadag, Duygu; Öztürk, Gülden Malkoç; Aşçı, Fevziye HülyaAmaç: Çalışmada, Ebeveynler İçin Sportif Yetenek Geliştirme Or- tamı Ölçeğinin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirli ğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Ölçek 7’li Likert tipinde, 28 madde beş alt boyuttan (uzun vadede gelişim, bütünsel kaliteli hazırlık, destekleyici çevre, iletişim ve beklentilerin planlanması) oluşmaktadır. Araştırmanın ev- renini Marmara Bölgesi’nde altyap ı liglerinde aktif spor yapan 12-18 ya ş aralığındaki çocuklar ın ebeveynleri olu şturmuştur. Çal ışmaya 139 anne (Xyaş=41,26±4,23) ve 84 baba (Xyaş=42,65±5,08) olmak üzere 223 ebeveyn (Xyaş=42,78±4,61) gönüllü olarak katılmıştır. Ölçeğin faktör yapısı için doğ- rulayıcı faktör analizi ile yapılmıştır. Ölçeğin yakınsak ve ıraksak geçerliği için ise ortalama açıklanan varyans [average variance extracted (AVE)], bi- leşik güvenirlik [composite reliability (CR)], maksimum payla şılan var- yansın karesi [maximum shared squared variance (MSV)] ve payla şılan varyansın karesinin ortalaması [average shared square variance (ASV)] de- ğerleri hesaplanmıştır. Ölçeğin güvenirliğini sınamak için Cronbach alfa iç tutarlık ve CR katsayıları hesaplanmıştır. Bulgular: Doğrulayıcı faktör ana- lizi üç modifikasyonla birlikte ölçe ğin yapı geçerliğine ait uyum değerle- rinin kabul edilebilir oldu ğunu göstermiştir (x 2/df=1,83; karşılaştırmalı uyum indeksi=0,90; artan uyum indeksi=0,90; yakla şık ortalama karekök hatası=0,06; standartlaştırılmış hata kareleri ortalamasının karekökü=0,07). Hesaplanan MSV, ASV ve AVE değerleri ölçeğin yakınsak ve ıraksak ge- çerliğini destekler niteliktedir. Güvenirlik analiz sonuçlarına göre Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı 0,72 (bütünsel kaliteli hazırlık) ile 0,85 (uzun vadede gelişim) arasında değişmektedir. Ölçekte yer alan maddelere ait CR değer- leri ise 0,75 (bütünsel kaliteli haz ırlık) ile 0,86 (uzun vadede geli şim) ara- sındadır. Sonuç: Elde edilen bulgular, Ebeveynler İçin Sportif Yetenek Geliştirme Ortamı Ölçeğinin ebeveyn perspektifinden, sporcuların yetenek geliştirme ortamlarının kalitesinin değerlendirilmesi için geçerlik ve güve- nirlik koşullarını sağladığını ortaya koymaktadıArticle Post Challenge Effects of Ozg-38.61.3 Gamma Irradiated SARS-CoV Vaccine on Organ Protection in Transgenic Mouse Model(Marmara University, Institute of Health Sciences, 2025) Telci, Dilek; Akpınar, Gürler; Tuğlu, Mehmet İbrahim; Ovalı, Ercüment; Oztatlıcı, Hulya; Şahin, Fikrettin; Demir, SevdaObjective: Coronavirus disease 2019 (COVID-19) is an infectious outbreak caused by the severe acute respiratory syndrome coronavirus 2 (SARS CoV 2) and virus-related deaths are increasing day by day. For this reason, vaccine studies and their urgent use are of great importance to prevent the pandemic. In this study, multi-organ damages caused by SARS-CoV-2 virus in human- angiotensin-converting enzyme type 2 (ACE2) transgenic mice and the protective effects of OZG-38.61.3 gamma irradiated SARS-CoV-2 vaccine against viral damage were investigated. Methods: For this purpose, transgenic K18-hACE2 BALB/c mice were randomly allocated into 4 groups, negative control group (NC), positive control group (PC, SARS-CoV-2 infected), and 2 different doses of OZG-38.61.3 vaccine (Challenge 1, dose of 10 13 and Ch2, 10 14 viral particle after SARS-CoV-2 infection). After the administrations, lung, heart and kidney tissues were examined by histopathological, immunohistochemical and TUNEL analysis. Results: Our results showed that the vaccine doses decreased the apoptosis, oxidative stress and inflammation parameters caused by virus in lung, heart, and kidney tissues. It was also found that the vaccine protected the expressions of tight junction proteins in the kidneys. Conclusion: According to our findings, it is suggested that the OZG-38.61.3 can be an effective and protective vaccine that can be safely used against the SARS-CoV-2 virus.Article Shirley Jackson’ın “The Lottery” Öyküsünde Kötülüğün Sıradanlığı ve Araçsal Akıl(2025) Uyurkulak, Serhat; İngiliz Dili ve Edebiyatı BölümüBu makale, Hannah Arendt ve Max Horkheimer’ın kuramsal çerçevelerini kullanarak Shirley Jackson’ın “The Lottery” başlıklı kısa öyküsünün ayrıntılı bir yorumunu sunmaktadır. Öykünün okuyucuda yarattığı dehşeti insan doğasındaki zalimliğe ya da kör gelenekçiliğe bağlayan nispeten basitleştirici açıklamaların aksine bu çalışma, öyküdeki toplu öldürme ritüelinin bürokratik ve gayrişahsi şekilde gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkan kötülüğün sıradanlığı ve araçsal akıl kavramları üzerinden bir metin çözümlemesi sunmaktadır. Bu incelemede, “The Lottery” öyküsündeki köylülerin eylemlerinin içsel bir kötülükten değil aklın araçsallaştırılmasından ve siyasal gücün bürokratikleşmesinden kaynaklandığı savunulmaktadır. Bu durum, Arendt’in tezine uygun olarak, sıradan bireylerin eleştirel bir akıl yürütmeksiniz tamamen “düşüncesiz” bir şekilde hareket ettiklerinde vahşet dolu eylemleri hayata geçirebildiklerini göstermektedir. Ayrıca, köylülerin geleneğe bağlılığı geçmişe yönelik aşırı bir saygıdan değil onu yönetici bir otorite olarak kabul etmelerinden ileri gelmektedir. Bu durumda asıl fetişleştirilen, Horkheimer’ın araçsal akıl kavramını örnekleyen bir biçimde insanların geleneğe sadakatle uymalarını sağlayan verimlilik veya etkililik prosedürü olmaktadır. Bu açıdan Jackson’ın kısa öyküsü, özellikle II. Dünya Savaşı sonrası bağlamda, herhangi bir şekilde sınırlandırılmamış araçsal aklın modern toplumda taşıdığı tehlikeler hakkında çarpıcı bir uyarı niteliği taşımaktadır.
