TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14627/9

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 258
  • Article
    Genç Sporcularda Antrenör ve Aile Kaynaklı Özerklik Desteği Ölçeklerinin Psikometrik Özelliklerinin Değerlendirilmesi: Metodolojik Çalışma
    (2025) Karadag, Duygu; Elmas, Aydan Gozmen; Akın, Nurgül Keskın; Asci, Hülya
    Amaç: Çalışmada, “Antrenör Kaynaklı Özerklik Desteği” ile “Aile Kaynaklı Özerklik Desteği” ölçeklerinin Türkçe formlarının psikometrik özelliklerinin Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile incelenmesi amaçlan- mıştır. Gereç ve Yöntemler: “Antrenör Kaynaklı Özerklik Desteği” ile “Aile Kaynaklı Özerklik Desteği” ölçekleri 7’li Likert tipinde, 12 madde ve tek boyuttan oluşmaktadır. “Antrenör Kaynaklı Özerklik Desteği Ölçeği”nin psikometrik özellikleri 145 erkek ve 63 kız toplam 208 (Xyaş=14,51±2,83), “Aile Kaynaklı Özerklik Desteği Ölçeği”nin ise 164 erkek ve 70 kız toplam 234 (X yaş=14,87±1,92) sporcu üzerinde test edilmiştir. Ölçeklerin yapı ge- çerlikleri DFA ile sınamıştır. Ölçeklerin yakınsak geçerlikleri Birleşik Gü- venirlik [Composite Reliability (CR)] ve Ortalama Açıklanan Varyans [Average Variance Extracted (AVE)] değerleri hesaplanarak test edilmiş- tir. Cronbach alfa iç tutarlık ve CR katsayısı güvenirliğin test edilmesi için hesaplanmıştır. Bulgular: DFA sonuçları her iki ölçeğin de orijinal yapı- sını desteklemiştir (Antrenör; x2/df=3,67, Standartlaştırılmış Hata Kareleri Ortalamasının Karekökü [Standardized Root Mean Square Residual (SRMR)]=0,04, Normlu Uyum Indeksi [Normed Fit Index (NFI)]=0,90, Fazlalık Uyum İndeksi [Incremental Fit Index (IFI)]=0,91, Karşılaştırmalı Uyum İndeksi [Comparative Fit Index (CFI)]=0,91, Aile; x 2 /df=3,71, SRMR=0,03, NFI=0,91, IFI=0,95, CFI=0,95). AVE ve CR değerleri ölçek- lerin yakınsak geçerliğini destekler niteliktedir. “Antrenör Kaynaklı Özerk- lik Desteği Ölçeği”ne ait Cronbach alfa ve CR değerleri 0,93 olarak bulunmuştur. “Aile Kaynaklı Özerklik Desteği Ölçeğinden elde edilen Cron- bach alfa ve CR değerleri 0,96 olarak bulunmuştur. Sonuç: Elde edilen bul- gular ile 12-18 yaş arası sporcuların antrenör ve aileden algıladığı özerklik desteğinin değerlendirilmesi amacı ile çalışmada psikometrik özellikleri test edilen ölçeklerin güvenilir ve geçerli bir araç olduğu söylenebilir.
  • Article
    Kadın Sporcuların Twitter ve Haber Kanallarındaki Toplumsal Cinsiyet Analizi
    (2023) Yenilmez, Meltem Ince; Çetinkaya, Deniz; Sivis, Efe; Kantar, Gokmen; Ersoz, Gozde
    Medyanın kadın sporculara yer verme biçimi ile ilgili, farklı boyutlarda yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmaların büyük bir çoğunluğunda, kadın sporcuların medyada erkek sporculara oranla sayıca daha az temsil edildiği ve temsillerin toplumsal cinsiyet içeriğine sahip olduğu ortaya konulmuştur. Birçok araştırmada, erkek sporlarının medyada sunum biçimlerinin hegemonik erkekliği yansıttığı ve kadın sporlarının da bu bağlamda daha az sunulduğu ve önemsizleştirildiği ortaya konulmuştur. Bu çalışmanın amacı, kadın sporcuların yer aldığı haberlerde toplumsal cinsiyet vurgusunu ortaya çıkarmak ve bu haberlerin yazılı basında yer alma sıklığını tespit etmektir. Bu bağlamda oluşturulan hipotezler şunlardır: 1) Kadınların yer aldığı spor haberleri nicelik olarak erkeklerin yer aldığı spor haberlerinden daha azdır 2) Kadınların yer aldığı spor haberlerinin yazılı metinlerinde toplumsal cinsiyet vurgusu vardır 3) Kadınların yer aldığı spor haberlerinin görsel metinlerinde toplumsal cinsiyet vurgusu vardır. Bu çalışmada, kadınların yer aldığı spor haberlerine yer verme sıklığı ile tarzlarındaki farklılıklar göz önüne alınarak inceleme 2020 yılının Aralık ayında sosyal medya hesaplarında yer alan spor haberlerini ve kadın sporcuların yer aldığı spor haberini nitel araştırma yöntemlerinden söylem ve içerik analizi yöntemi kullanılarak gerçekleşmiştir. Çalışmanın Aralık ayında yapılmasının nedeni, bu dönemde birçok kadın voleybolcumuzun başarılara imza atarak sosyal medya hesaplarında haber sayılarının fazla olmasıdır. Çalışma sırasında haber web siteleri ve twitter hesaplarında kadın sporcuların yer aldığı haberlerin yanı sıra diğer spor haberlerinin de tanımlayıcı istatistikleri hesaplanmıştır. Kadın sporcuların yer aldığı haberlere yazılı ve görsel olarak içerik analizi uygulanacaktır. İçerik analizinin kullanımı, haberi yazan ve sunanların, bir anlamda üreticilerin anlatmak istediklerinin metin içindeki özelliklerin sayılarak ya da tanımlanarak açığa çıkarılması sürecidir ve bu yöntem, popüler kültürdeki erkeksi bakışın yaygınlığının ortaya konmasında kullanılacaktır.
  • Article
    James Joyce’un Ulysses Romanında Biçim: Parçalanma ve Kapanış
    (2022) Uyurkulak, Serhat
    James Joyce’un modernist edebiyatın başyapıtlarından biri kabul edilen Ulysses başlıklı romanı 1918-1920 yılları arasında tefrika edilmiş ve 1922 yılında kitap olarak yayımlanmıştır. Hem tefrika edildiği dönemde hem de yayımlanmasından bu yana Ulysses hakkında yoğun tartışmalar yapılmış, roman farklı yorumlama çerçevelerinden ele alınmaya çalışılmıştır. Bu yorumlama ve çözümleme çabalarında Ulysses’in olağanüstü bir çeşitlilik gösteren biçimsel özelliği her zaman önemli bir yer işgal etmiştir. Bu makalede James Joyce’un romanına yönelik belli başlı biçimsel çözümleme yaklaşımları üzerinde durulmakta, bu yaklaşımlarda Ulysses’e dair ne tür yorumlama pratikleri gerçekleştirildiği ve metnin tümüyle ilgili ne gibi anlam arayışlarına girişildiği ele alınmaktadır. Makalede yapılan tartışmada, Ulysses’in biçiminin müzikal okuması da dâhil olmak üzere, Homeros’un Odysseia destanını ve bu metnin içeriğini Joyce’un eserine birebir eşleyerek uygulamayı tercih eden yaklaşımların sorunlu yanları vurgulanmaktadır. Bunun yanında, Ulysses’in biçimsel çözümlemelerinde modernist edebiyatın ortaya çıktığı dönemin egemen toplumsal ve öznel deneyimi olan parçalanma ve bütünlük kaybı olgularının mutlaka merkezde yer alması gerektiği öne sürülmektedir.
  • Article
    Elektrikli Araçların Performanslarının Crıtıc-eatwıos ile Değerlendirilmesi
    (2022) Büyükselçuk, Elif Çaloğlu; Tozan, Hakan
    Küresel ısınma neticesinde tüm uluslar birtakım önlemler almak üzere harekete geçmişlerdir. Bu önlemler çerçevesinde ülkeler elektrikli araçların üretimi ve satışı üzerine yoğunlaşmışlardır. Ülkemizde de son yıllarda bu araçların kullanımı giderek yaygın hale gelmektedir. Bu çalışma, piyasada mevcut araçların performanslarını değerlendirerek alıcılara karar verme süreçlerinde destek olmayı amaçlamaktadır. Literatürde elektrikli sportif çok amaçlı araçların (Electric Sports Utility Vehicles, e-SUV) verimliliğini bütünleşik Kriterler Arası Korelasyon Yoluyla Kriterlerin Önemi (CRiteria Importance Through Intercriteria Correlation-CRITIC) ve Girdi-Çıktıların Tatminine Dayalı Etkinlik Analizi Tekniği (Efficiency Analysis Technique with Input Output Satisficing-EATWIOS) yöntemlerini kullanarak değerlendiren bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu çalışma bu boşluğu doldurarak, e-SUV’ların verimliliklerini değerlendirmektedir. CRITIC yönteminden elde edilen ağırlıklar EATWIOS yönteminde kullanılarak e-SUV’ların verimlilikleri değerlendirilmiştir. Belirlenen yedi tane girdi ve dört tane çıktı faktörüne göre Türkiye’de satılan beş farklı markaya ait e-SUV’lar performans açısından değerlendirilmiştir. e-SUV satın alma sürecinde enerji tüketiminin, fiyatın ve araç ağırlığının önemli faktörler olduğu sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak İngilizler tarafından üretilen e-SUV’un en iyisi olduğu sonucuna ulaşılmış ancak verimliliğin çok yüksek olmadığı, verimliliğin arttırılması için çalışmalar yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
  • Article
    Türkiye’de Ücret Eşitsizliği ve İşgücü Piyasası Kutuplaşması
    (2021) Das, Zuhal Ozbay
    Bu çalışma, 2004-2017 yılları arasında Türkiye işgücü piyasasında ücret eşitsizliğinin ve “kutuplaşmanın (polarizasyonun)” gelişimini incelemektedir. Önce OLS (Stacked First Difference) metodu\rkullanılmış, sonrasında ise teknoloji kullanımı ile mesleklerin ücret kategorileri ve artışı arasındaki\retkileşimi anlamak için SYS-GMM tekniği uygulanmıştır. Sonuçlar, Türkiye'de ücret kutuplaşmasına\ryönelik net bir bulguya rastlanılmadığını göstermektedir. Çalışma ayrıca, Türkiye'de teknolojinin\ruyarlanması ile meslek gruplarına göre ücret artışı arasındaki etkileşimi göstermek için yıllık endüstriyel robot tedarikini kullanarak alternatif bir yol önermektedir.\r
  • Article
    Döviz Kuru Oynaklığı ve Ekonomik Büyüme İlişkisine Yeniden Bakış
    (2021) Alkan, Buket; Ağaslan, Erkan
    Bu çalışmada literatürde döviz kurundaki belirsizliğin ölçüsü olarak kabul edilen oynaklığın ekonomik\rbüyüme üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ayrımıyla 28 ülke için 2002\r– 2019 dönemi verileri ile hem zaman serisi analizi hem de panel veri analizi uygulanmıştır. Ülkelerin\roynaklık serileri için GARCH modellemesinden faydalanılmış ve panel veri analizi çalışmalarında\rsıklıkla ortaya çıkan yatay kesit bağlanım sorununu dikkate alan panel düzeltilmiş standart hatalar\r(PCSE) tahmincisi ile analiz gerçekleştirilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular gelişmekte olan\rülkelerde döviz kuru oynaklığının ekonomik büyüme üzerindeki negatif etkisinin gelişmiş ülkelere\rkıyasla çok yüksek olduğunu göstermiştir. Çalışmada eklenen kontrol değişkenlerinden elde edilen\rbulgularla desteklenen bir husus; kurun volatilitesinin kurun seviyesinden daha fazla oranda ekonomik\rbüyüme üzerinde negatif etki yaptığıdır. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde beşerî sermayenin ekonomik\rbüyümeye katkısı negatif iken gelişmiş ülkelerde bu etkinin pozitif olduğu tespit edilmiştir. Bulgulara\rparalel olarak, gelişmekte olan ülkelerde yoğun enerji ve hammadde ithalatına bağlı üretim\rstratejilerinin gözden geçirilerek dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik politikalara önem verilmesi\rgerekliliği değerlendirilmektedir.
  • Article
    Türkiye’de Yürütülen Endüstri 4.0 Araştırmaları
    (2021) Karadayi-usta, Saliha
    Endüstri 4.0, dijital dönüşüm vasıtasıyla ileri teknoloji altyapı ve nitelikli insan kaynağı kullanarak geleceğin üretim sistemlerini şekillendirecek bir fırsat konumundadır. Küresel anlamda popüler hale gelen dijital dönüşüm, yüksek rekabet ortamında yer alan veya yer almayı hedefleyen ülkeler için kaçınılmaz olup yerine getirilmesi gereken bir vazife konumundadır. Beklenen bu köklü değişimlerle ilgili ülkemizde çeşitli araştırmalar yürütülmekte, farklı konularda farklı sektörlerde farklı disiplinler için mevcut durum ortaya konmakta ve yol haritası çizilmektedir. Ancak bu dönüşüm sürecini bir bütün olarak ele alan sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, ulusal veri tabanımızda 2017’den bu yana Endüstri 4.0 üzerine yapılan araştırmaları sistematik yayın taraması yoluyla incelemek ve anlamlı sonuçlar elde etmektir. Bu kapsamda araştırma soruları belirlenmiş ve bulgular irdelendiğinde, Türkiye’de endüstri mühendisliği disiplinin ele aldığı konular, firmaların Endüstri 4.0 üzerine yaptığı hazırlıklar, sektörel incelemeler, ülkeler arası yerimizi gösteren kıyaslamalı analizler, değişen eğitim gereksinimleri, finansal altyapının dönüşümü dikkat çekmektedir. Bu araştırma, Türkiye’de sektör yetkililerine farkındalık kazandırması açısından ve eylem planı oluşturmada nereden başlanması gerektiğini göstermesi bakımından fayda sağlamaktadır.
  • Article
    Sağlık Profesyonellerinin Pelvik Taban Hakkında Bilgi ve Farkındalık Düzeylerinin Değerlendirilmesi
    (2021) Güngör, Melike; Çolakoğlu, Maviye Nur; Çelenay, Şeyda Toprak; Düşgün, Elif Sena; Okumuş, Büşra
    Amaç: Sağlık profesyonellerinin pelvik taban hakkındaki bilgi ve farkındalığının incelenmesiydi. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 96 hekim, 225 fizyoterapist, 186 hemşire ve 106 ebe olmak üzere toplam 613 sağlık profesyoneli dahil edildi. Pelvik taban bilgi ve farkındalığı araştırmacılar tarafından hazırlanan bir anket ile hem yüz yüze görüşme ile hem de çevrimiçi platform üzerinden toplandı. Bulgular: Pelvik tabanı içeren yapılara doğru yanıt verenlerin yüzdesi hekimlerde (%78.1) ve fizyoterapistlerde (%77.8) en yüksekti. Pelvik taban kaslarının bütün meslek gruplarında en iyi bilinen fonksiyonları üriner kontinansı sağlamak ve pelvik organlara destek olmak iken; en az bilinen fonksiyonları lumbopelvik stabilitede önemli olduğu ve solunum sistemi ile ilişkili olduğu idi. Hastalara pelvik taban kas egzersizi öğreten sağlık profesyoneli oranı fizyoterapist (%68.9) ve ebelerde (%62.3) en yüksekti. Bütün meslek gruplarında pelvik taban kas eğitiminin en çok bilinen faydası üriner/anal kontinansın sağlanmasında önemli olduğu iken; en az bilinen faydası bel ağrısında önemli olduğu idi. Sonuç: Sağlık profesyonellerinin, pelvik tabanı oluşturan yapıları, vücuttaki yeri, pelvik taban kaslarının fonksiyonu ve pelvik taban kas egzersizleri ile ilgili bilgi ve farkındalık düzeylerin de yeterli düzeyde olmadığı görüldü. Ayrıca, fizyoterapistlerin diğer meslek gruplarına göre pelvik taban ile ilgili daha fazla bilgiye sahip olduğu bulundu. Bu alanda çalışan sağlık profesyonellerinde pelvik taban ve pelvik taban egzersizleri konusundaki eğitimlerinin artırılması gerekmektedir.
  • Article
    Sosyal Görünüş Kaygısının İşyeri Yalnızlığına Etkisi: Konya Gençlik Vespor İl Müdürlüğü Örneği
    (2021) Kocak, Emine; Ersoz, Gozde; Kiratli, Esin
    İşyeri sağlığı psikolojisi son zamanlarda psikologlar, yönetim bilimcileri ve sosyologlar tarafından sıklıklaaraştırılan konulardan biri haline gelmiştir. İşyerinde bireyin sosyal çevreden kaynaklanan yalnız kalma hali vesosyal etkileşimin kaçınılmaz bir bileşeni olan sosyal görünüş kaygısı işyerindeki psikolojik sağlığı etkileyenfaktörlerden bazılarıdır. Bu çalışmanın amacı, spor teşkilatında çalışan personelin sosyal görünüş kaygılarının işyeri yalnızlığına etkisini belirlemek ve bazı demografik özelliklerin (yaş ve çalışma süresi) söz konusu psikolojikfaktörler ile ilişkisini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda araştırmanın örneklemini Konya Gençlik ve Sporİl Müdürlüğü’nde antrenör, memur ve uzman olarak görev yapan toplam 192 çalışan (nerkek= 127; Xyaş= 37.73±7.74 ve nkadın= 65; Xyaş=36.39±8.17) oluşturmaktadır. Çalışmada \"İşyerinde Yalnızlık Ölçeği\" ve \"SosyalGörünüş Kaygısı Ölçeği\" kişisel bilgi formu ile birlikte örneklem grubuna uygulanmıştır. Verilerin analizindebetimsel istatistik yöntemleri, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi ve Basit Regresyon Analizikullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre Gençlik ve Spor çalışanlarının sosyal görünüş kaygısı düzeylerininİşyerinde Yalnızlık Ölçeği’ nin duygusal yoksunluk ve sosyal arkadaşlık alt boyutlarını pozitif yönde yordadığıgörülmüştür. Ayrıca sosyal görünüş kaygısı ile çalışma süresi arasında pozitif ilişki gözlenmiştir. Bu araştırmadanelde edilen veriler ışığında, gençlik ve spor çalışanlarında sosyal görünüş kaygısı arttıkça işyerinde yalnızlıkdurumunu ortaya koyan iş yerindeki bireylerle ilişkilerin niteliğinin ve niceliğinin olumsuz yönde etkilendiği;çalışma süresi daha fazla olan bireylerin sosyal görünüş algısı yönünde olumsuz duygulara sahip olduğu sonucunavarılmıştır.
  • Article
    Mekanik Boyun Ağrılı Bireylerde Alt Ekstremite Posterior Plan Kaslarına Foam Roller İle Uygulanan Miyofasyal Gevşetme Tekniğinin Akut Etkisi
    (2021) Alkan, Mirsad; Besen, Kardelen; Coşkunsu, Dilber Karagözoğlu; Güler, Dilara
    Amaç: Myers tarafından tanımlanan fasyal\rzincirlerden biri olan Süperfisyal arka zincir\r(SAZ) ayak parmaklarından başlayıp supraorbital\rçıkıntıya kadar uzanan fasyal bir\rbanttır. SAZ öne eğilme (fleksiyon) hareketini\rlimitleyen ya da işlev bozukluğunda aşırı\rarkaya eğilme hareketine (ekstansiyon) sebep\rolan, primer olarak sagital planda postürü ve\rhareketi sağlayan başlıca zincirdir. Sağ ve\rsol tarafta olmak üzere iki SAZ vardır ve iki\rtaraf arasında etkileşim olduğundan dolayı\rdengesizliklerin gözlemlenip düzeltilmesi\rgerekir. Bu çalışmada aktif komponentler\rarası etkileşimi değerlendirmek için; Mekanik\rBoyun Ağrılı bireylerde Hamstring ve\rGastroknemius kaslarına uygulayarak Foam\rRoller (FR) Self Miyofasyal Gevşetme (SMG)\rtekniğinin servikal bölge Eklem Hareket\rAçıklığı’na (EHA), ağrıya ve kas kuvvetine\rolan akut etkisi araştırılmıştır.
  • Article
    Fitness Tesis Standartları: Güvenli Egzersiz ve Yaralanma Önleme
    (2021) Ersoz, Yasin; Ersoz, Gozde
    Fitness tesisleri insanlara farklı şekillerde birçok hizmet sunmaktadır. Bu hizmetler, genel olarak sağlıklıolmakve zinde kalmak için oluşturulmuş hizmetleri kapsar.Fitness merkezlerinin yönetiminde üyelerin herhangi bir sağlık riski yaşamaması ve güvenlibir ortamda hizmet alması içinfitness tesislerinin uyması gereken bazıstandartlar ve yönergeler bulunmaktadır. Büyük ve küçük fitness tesislerinin ortak noktalarından bazıları, fitness endüstrisindeki güvenli hizmet sunulması ileilgili bilgi ve uygulama eksikliğidir. Bu çalışmanın amacı,fitness merkezlerinde yaralanma veya ölüm vakalarını azaltmak için güvenli egzersizprosedürlerini incelemek, endüstri standartlarını ve yönergelerini ortaya koymaktır.1966'dan 2021'in başına kadar yayınlanan makaleler için Fitness Tesisi, Güvenli Egzersiz ve Yaralanma Önleme anahtar kelimeleri üzerinden elektronik dergi veritabanı EBSCO, Elsevier ve PubMed'i kullanarak sistematik bir elektronik tarama gerçekleştirdik.Sonuç olarakbir fitness tesisindeyaralanma ve ölüm risklerinin önlenmesi, güvenli egzersiz ortamı sağlaması için Oryantasyon ve Sağlık Taraması, Profesyonel Eğitmenler, Ekipman, Tesislerdeki Uyarı Levhaları ve İşaretlerigibi başlılar altındanbazı standartlara sahip olması gerektiği ve yakın süreçte Covid-19 pandemisi içinde ek standartların gerekliliği ortaya çıkmıştır.
  • Article
    The Importance of Physical Trainig in E-Sports
    (2022) Akyüz, Beyza
    In this study, it is aimed to reveal the importance of physical training in e-sports. Today, with the development of technology, people have become sedentary and even carried the sports in their lives to the virtual world. E-sports is a good example of this subject. It is necessary to find an answer to the question of how this situation can be made healthier, taking into account the harm that may occur in terms of health, although it is a sport performed in the virtual environment and on the computer. At this point, the subject that should be emphasized is movement education and physical education. Physical and mental training is curicial important for e-sports players to continue their careers without losing their health. In this case, besides the technical training of the athletes, it is necessary to give importance to their mental and physical training and to add educational programs on awareness of health and performance. Articles about the requirements of e-sports, physiological and mental reflections of e-sports, negative and positive effects of e-sports on players’ health, physical training, movement education and e-sports have been researched and compiled, and the importance of physical training in terms of e-sports has revealed. E-sports is a virtual competition between people and electronic games. In recent years, as the rapid development of technology and the place of digitalization in human life have increased, electronic games have taken their place in the world of sports and the number of both players and spectators has grown exponentially. This situation has created anxiety in terms of the health of the society, which is becoming more and more inactive with each passing day. In this case, the focus is to answer the question of how it can be made healthier for both the e-sports player and the society. At this point, we meet the concepts of movement training and physical training emerge. The inclusion of physical training in e-sports training and its regular implementation has critical importance.
  • Article
    Türkiye’de Tasarım Yarışmalarının İç Mimarlık Alanındaki Yerine ve Durumuna Dair Bir Değerlendirme
    (2021) Eriş, Evin; Ağan, Meltem
    Bu çalışmanın amacı, geçmişten günümüze düzenlenmiş tasarım yarışmalarının iç mimarlık mesleğindeki yerini sorgulayarak yarışma kültürü ve disiplin arasındaki bağlantıyı incelemektir. Çalışmanın iç mimarlık alanına odaklanmasının nedeni, geçmişte ve halihazırda süregelen mimarlık-iç mimarlık ikiliğinin varlığında iç mimarlığın günümüzde değişen rolüne dikkat çekmek ve ‘demokratik’ bir söz söyleme, üretim alanı olan yarışmaların bu alandaki durumuna bakmaktır. Diğer bir deyişle çalışma, içinde bulunduğumuz koşullarda mesleki sınırların ve rollerin muğlaklaştığı, dolayısıyla genel algının da bu değişim ile yeniden üretildiği düzende tekrar düşünülmesi gerektiği mekanizmalara dikkat çeker. İki aşamalı olarak kurgulanan çalışmanın ilk bölümünde yarışmaların tarihsel süreçte gelişimi ve eğitimdeki yeri hakkında literatür çalışmasına yer verilmesi, ikinci bölümde ise Türkiye’de iç mimarlık alanının katılım koşulunu sağladığı yarışmaların dökümünün yapılarak niceliksel verilerinin ortaya konması ve bu yarışmaların amaçlarına göre sınıflandırması niteliksel yöntemler ile yapılarak mekan, mobilya, konsept, ürün, poster olmak üzere beş kategoride incelenmesi hedeflenmiştir. Çalışmada yer alan yarışma verileri, tasarım yarışmalarının ilan edildiği “Arkitera, Mimarist, Issue, Mimarizm, Yarismo, Tasarım Yarismalari” web sitelerinden elde edilerek hem niceliksel hem de niteliksel araştırma yöntemleri kullanılarak tasnif edilmiş, analiz ve değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Gerçekleştirilen incelemeler neticesinde; (i) İç mimarlık alanı özelinde Türkiye iç mekan tasarımı yarışmalar tarihine bakıldığında, her ne kadar Cumhuriyet sonrası dönemde yarışma yoluyla üretim yapılmaya başlansa da, yarışma mekanizmasının alanda geleneksel hale gel(e)mediği ve sayıların milenyal döneme kadar oldukça az olduğu iddia edilebilir. (ii) İç mimarlık, mimarlık, endüstriyel tasarım ve ilgili tasarım disiplinleri çerçevesinden değerlendirildiğinde ise yarışmaların çoğunlukla mekan, sırası ile ürün, mobilya, konsept ve poster temalı yarışmaların takip ettiği gözlemlenmiştir. (iii)Yarışmaların çoğunlukla firmalar tarafından açıldığı, üniversiteler tarafından ve/veya üniversite işbirliğiyle açılan yarışmaların azınlıkta kaldığı görülmüştür. (iv) İç mimarlık bölümleri katılımına açık yarışmaların katılımcı profili incelendiğinde, öğrenci katılımının profesyonel katılımcılara kıyasla fazla olduğu görülmüştür. Tasarım eğitiminde etkin rol oynayan yarışmaların iç mimarlık disiplini özelinde yerleşmediği, tasarım disiplinlerinde yarışmaların yaygınlaşmanın ve çeşitlenmesinin gerekliliği, ağırlıklı olarak ticari kurumlar tarafından açıldığı tespit edilen yarışmaların üniversite-firma iş birliklerinin arttırılarak eğitimdeki teşvik edici rolünün arttırılmasına ihtiyaç olduğu görülmüştür. Çalışma bir durum değerlendirmesi niteliğinde olup, elde edilen bulguların 2021 yılı ve sonrası açılacak yarışma kurgularına, eğitim ve yarışma literatürüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Article
    Biyolojik ve Biyolojik Olmayan Ağlar Üzerine
    (2021) Demıral, Dılek Gonçer; Uğurlu, Erginbay; Gürsakal, Necmi
    Genel bir sınıflandırmayla, dünyada iki tür ağ vardır: Biyolojik ve biyolojik olmayan ağlar. Biyolojik ağlarınyapısı değiştirilememektedir. Ancak sosyal ağlar, teknolojik ağlar ve ulaşım ağları gibi biyolojik olmayan ağlarınmimarileri tasarlanabilir ve bu ağlar insanlar tarafından değiştirilebilir. Ağlar; rassal ağlar, küçük dünya ağları veölçekten bağımsız ağlar olarak sınıflandırılabilir. Ancak küçük dünya ağları ve ölçekten bağımsız ağlar ile ilgilisorunlarımız vardır. Bazı yazarların sorduğu gibi, “Küçük dünya ağları ne kadar küçüktür ve diğer modeller ilekarşılaştırıldığında nasıldır?”. Ölçekten bağımsız ağların yaygın mı yoksa nadir mi olduğu konusu halentartışılmaktadır. Bu çalışmadaki temel amaç biyolojik ve biyolojik olmayan ağların temel tanımlayıcı özellikleresahip olup olmadığının araştırılmasıdır. Özellikle biyolojik ağların özelliklerini detaylı bir şekilde belirleyebilirsek,daha sağlam ve etkili biyolojik olmayan ağları tasarlama şansımız olabilir. Ancak bu araştırma sonuçları, biyolojikağların özelliklerine ilişkin tartışmaların henüz tamamlanmadığını göstermektedir.
  • Article
    Omuzda Anterior ve Posterior Kapsül Propriyoseptif Nöromusküler Fasilitasyon Germe Egzersizlerinin Top Fırlatma Hızına Akut Etkisi
    (2021) Tekın, Demet
    Amaç: Bu çalışmada, propriyoseptif nöromusküler fasilitasyon (PNF) tut-gevşe yöntemiyle omuzda anterior ve posterior kapsül germe egzersizlerinin top fırlatma hızı, omuz eklem hareket açıklığı (EHA) ve kas kuvveti üzerine olan akut etkisi araştırıldı. Yöntem: Yaş ortalaması 22,39±1,49 yıl olan 28 sağlıklı erkek gönüllü olarak çalışmaya dahil edildi. Ön-son test yönteminin uygulandığı çalışmada bireyler randomize olarak anterior (na=15) ve posterior tut-gevşe PNF germe grubu (np=13) olarak iki gruba ayrıldı. Demografik bilgileri alındıktan sonra, standart gonyometre ile omuz EHA’sı, el dinamometresi ile omuz kas kuvveti ve Sports Radar Gun 3500 cihazı ile top fırlatma hızı ölçüldü. Tut-gevşe PNF anterior ve posterior kapsül germe egzersizleri [3 tekrarlı, 3 saniye (sn) tut-izometrik, 3 sn gevşe] yapıldıktan sonra tüm testler tekrar edildi.Bulgular: Anterior kapsül germe grubunda grup içi analizlerde top fırlatma hızında ve omuz fleksiyon, abduksiyon ve dış rotasyon EHA’sında artış, omuz dış rotasyon kas kuvvetinde ise anlamlı bir azalma görüldü (p<0,05). Posterior kapsül germe grubunda ise, omuz fleksiyon, abduksiyon ve iç rotasyon EHA’sında anlamlı bir artış görüldü (p<0,05). İki grup arasında hiçbir parametrede anlamlı fark olmadığı bulundu (p>0,05).Sonuç: Bu çalışmada, PNF tut-gevşe yöntemi ile yapılan anterior kapsül germe egzersizlerinin fırlatma hızını olumlu yönde etkilediği bulundu. Fırlatma hızının önemli olduğu spor branşlarında antrenman ya da maç öncesi PNF yöntemi ile yapılan omuz anterior kapsül germesi performansı olumlu yönde etkileyebilir.
  • Article
    Yüksek-Etkili Spor Atletlerinin Pelvik Taban Bilgisi, Farkındalığı ve Alt Üriner Sistem Semptomları: Kesitsel Bir Pilot Çalışma
    (2021) Celenay, Seyda Toprak; Düşgün, Elif Sena; Degirmendereli, Ahmet Rasit
    Amaç: Pelvik taban ve alt üriner sistem semptomları (AÜSS) atletler için önemli konulardır. Bu çalışma, yüksek-etkili spor atletlerinin pelvik taban ile ilgili bilgi ve farkındalık düzeylerini ve AÜSS’lerini değerlendirmeyi ve cinsiyetler arasında pelvik taban bilgi ve farkındalık düzeylerini karşılaştırmayı amaçladı. Gereç ve Yöntemler: Toplam 88 atlet dâhil edildi. Pelvik taban bilgisi ve farkındalığı sorgulandı. AÜSS, Bristol Kadın Alt Üriner Sistem Semptom Anketi ve Uluslararası İnkontinans Konsültasyon Sorgulama Anketi-Erkek Alt Üriner Sistem Semptomları ile değerlendirildi. Pearson ki kare ve Fisher's exact testleri kullanıldı. Bulgular: Elli atlet (%56,8) futbolda, 21’i (%23,9) basketbolda ve 17’si (%19,3) voleybolda yer almaktaydı. Atletlerin çoğu pelvik taban kaslarını (PTK) duymamıştı (%73,9), PTK fonksiyonunu (%84,1) ve pelvik taban disfonksiyonu tedavisini (%86,4) bilmiyordu. Atletlerin çoğu pelvik taban kas egzersizlerini (PTKE) duymadığını (%84,1) ve hiç PTKE yapmadığını (%90,9) bildirdi. Kadın atletlerde pelvik taban bilgi düzeyi erkek atletlere göre daha yüksekti (p<0,05). Ayrıca kadın atletlerde en sık görülen AÜSS, depolama semptomlarına göre noktüri (%75,9) ve aciliyet hissi (%75,9), işeme semptomlarına göre duraksama (%62,1) iken; erkek sporcularda bu semptomlar depolama semptomlarına göre gündüz işeme sıklığı (%39,0) ve noktüri (%20,4), işeme semptomlarına göre tam boşaltamama (%11,9) idi. Sonuç: Atletler sınırlı pelvik taban bilgisi ve farkındalığına sahipti. Kadın atletler, erkek atletlerden daha fazla AÜSS’ye sahipti.
  • Article
    Hemşirelik Bakımında Teknolojinin Yeri ve İnovasyon
    (2020) Çetin, Belgin; Eroglu, Nermın
    Günümüzde teknolojinin sağlık sektöründe yarattığı dönüştürücü etkiler dikkat çekmektedir. Eğitim ve hemşirelik bakımı gibi dinamik sağlık sistemlerinde teknolojinin önemi giderek artmaktadır. Hemşirelerin, teknolojinin giderek artan hızıyla bütünleşmesi ve ilgili programlara duyulan ihtiyacın önemi vurgulanmaktadır. Kanıta dayalı bakımda yenilikçi yaklaşımlar ancak yeni teknolojilerin entegrasyonu ile gerçekleşebilmektedir. Hemşirelik bakımında bilişim ve yenilikçi teknolojiler teması üzerine son üç senede yayımlanmış akademik çalışmalar incelenmiş ve önemli kamu veya sivil organizasyonların konuya katkıları belirtilmiştir. Bu derleme, sağlık sektörünün önemli elemanları olan hemşirelerin en temel görevleri olan bakımda; yenilikçi teknolojilerin yarattığı yenilikler ve hemşireliğin değerleri ile örtüşen bakım hizmetlerini inovasyon kavramı üzerinden tanımlamaya çalışır.
  • Article
    Yalan Haber, “Post-Truth” Kavramı ve Medya Üçlemesi: Geçmişten Günümüze Gündem Belirleyen Örnekler
    (2020) Sarıoğlu, Elif Başak
    Bu makale, “post truth” kavramının 2016 yılı sonrası çok daha ön planaçıkmasına karşın; geçmişte de medyadaki örnekleri ile hayatımızdaolduğunun altını çizmektedir. Bununla birlikte, özellikle son yıllardayaşamımıza entegrasyonundaki artışa vurgu yapılmaktadır. Ağırlıklı olaraksiyaset ve siyasi propaganda ile ilişkili olarak ilerlese de ekonomik çıkarveya farklı sebeplerle de post truth yaklaşımların sergilenebildiğine şahitolunmaktadır. Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizikullanılması suretiyle gelenekselden dijitale uzanan habercilik yolculuğundageçmişten ve günümüzden “ön plana çıkan”, “gündem yaratan” yalan haberörneklerinin incelenerek post truth kavramının hayatımızdaki yeriaraştırılmıştır. Bu doğrultuda, internetin her geçen gün artan hızı, erişimalanının genişliği gerek kullanıcı gerek içerik üretici olarak dijital alandakikullanıcı sayısındaki artış gibi etkenlerin yeni medya üzerinden post truthkavramı beslediği anlaşılmıştır. Post truth olarak nitelendirilen içindebulunduğumuz çağda toplumun gerçeklik kavramı ile bağını koparmasındaetken olan faktörlerin irdelenmesi, çalışma için alt yapı oluşturmaktadır.ÖzetAntik Yunan’da Platon, bilginin yanılmaz olduğu, yanlışa düşmediğini öteyandan, inancın yanılabilir olduğu ve yanlışlar yapabilmesi bakımındanbirbirinden ayrıldığını savunmuştur. Yani bilginin karşısında kimseduramaz ama inançlar ikna ile yönlendirilebilmektedir (Cross, Woozley,1999: 53-54). Orta çağ da gerçeği arayış insanları farklı inançlarasürüklemiştir. Mucizelere, mitlere inanılan bir döneme girilmiş ve birtakıminançlar uğruna insanların birbirine işkence yapması ve bunun bir topluluktarafından izlenmesi dahil olmak üzere insanlık dışı olayların yaşanmasınormal olarak karşılanan süreçler olarak algılanmıştır. Modern Çağ’da iseiçsel kanaatler gerçeklik haline gelmiştir. Medyanın gerçekliği inşa sürecibaşlamıştır. Bilgi toplumu olarak adlandırılan günümüzde ise bilgiye ulaşımhem kolaylaşmış hem de ucuzlamıştır. Ama burada bilginin kalitesi, bilginindoğruluğu gibi kavramlar da ön plana çıkmıştır. Enformasyondönüşümünün bu kadar arttığı bilgi çağı olarak adlandırılan bir dönemdeaynı zamanda post truth kavramının da bu denli yükselmesi de derin birçelişki olarak görülmektedir. Bilgi ve iletişim çağında yaşamamıza karşıniletişim konusunda geçmişte olmadığı kadar çalışma yapılması, iletişimselsıkıntı ve engellerin araştırılması dikkat çekicidir. Bir yandan teknolojininitici gücü ile çeşitlenen iletişim kanallarının avantajları yaşanırken diğertaraftan “birbirini gittikçe daha az anlayabilen” toplumlar oluşmuştur.Günümüzde, bireyler hoşlarına gitmeyen fikirleri savunanlardan kendilerinisoyutlayacak daha çok alan bulmaktadırlar. Diğer yandan, tam tersi de söz konusu olmaktadır. Kişiler için kendi inanç ve düşüncelerinipekiştirebilecekleri, onay alabilecekleri, kendileri gibi düşünenlerden oluşangrupların içerisinde kendilerini konumlandırmaları da kolaylaşmıştır.Carnegie Mellon Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmanınsonuçlarına göre insanlar kendi gerçekliklerini seçmeye meyillidavranmaktadırlar. Araştırma sonuçlarının da desteklediği üzere, bilgiyeulaşma yolunda objektiflikten uzak olduğumuz ortaya çıkmıştır. Din, eğitimve çevre gibi pek çok faktörün etkisiyle şekillenen inançlarımızdoğrultusunda bilgiyi edinmede seçici davranmaktayız. İnançlarımıza tersdüşen görüşlerin çoğunu yalan kabul etmekteyiz. (Golman, Hagmann,Loewenstein, 2017: 96-135). İşte tam bu noktada post truth kavramı ortayaçıkmaktadır. Sözlük anlamı olarak Post Truth; “duyguların ve kişiselkanaatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede rasyonelgerçeklerden daha fazla etkili olması durumudur” (Oxford Dictionary,2017). Bir diğer deyişle, rasyonel bilginin yanında duygusal tepkilerimizinağır basması durumu olarak da değerlendirilebilir. Kavramın göreceli olarakyeni olduğunu ama uygulamanın öncesinde de varolduğunu ve bizler içintanıdık olduğunu söylemek mümkündür. Medyadan farklı dönemlerdenseçilen örneklerin de desteklediği üzere, “Post Truth” kavramı son yıllardadaha sıklıkla duyulmakta olsa da aslında geçmişte de örneklerinigördüğümüz bir olgudur.Çalışmada, son yıllarda hızla gelenekselden dijitale dönüşen habercilikalanında gündem belirleyen yalan haberlerden belirli örnekler incelenerek,post truth kavramının yeni bir olgu olup olmadığı irdelenmiştir. Araştırmada ayrıca “geleneksel ve yeni medya arasında gerçekliğin yitirilmesinoktasında farklar var mıdır?” sorusuna cevap aranmaktadır. Yeni medyakanallarının yaygınlaşması sonrası post truth kavramın yükselişi mercekaltına alınmıştır. Toplumun gerçeklikten kopması noktasına varanhaberlerin gelecekte yaygınlaşmasının önüne geçilmesi için alınabilecekönlemler tartışılmıştır. İleriki aşamalarda, gerçekliğin yitirilişinin toplumsaldönüşümdeki etkileri, toplum üzerinde hâkim olan ahlaki temelleringüçlendirilmesi konusundaki etkenler, yeni medyada sunulan bilgi kavramıve deneti sorunları konularında daha detaylı çalışmalar yapılmasıönerilmektedir. Araştırmada, post truth yaklaşımının yeni bir olguolmadığının vurgulanması amacıyla, geçmişte ve günümüzde dünyadan veTürkiye’den post truth yaklaşım ile ön plana çıkan haberler ele alınarakiçerik analizi yapılmıştır. Post truth kavramını ön plana çıkaran siyasihaberlere ek olarak farklı konulardaki haberlerin de olduğu görülmüştür.Çalışmada ayrıca gerçekliğin yitirilmesi noktasında, geleneksel ve yenimedya arasında farklılık yaratan etkenlere değinilmiştir. Post truthyaklaşımın, iletişim teknolojisindeki ve bununla bağlantılı olarak medyaalanındaki yenilikler sonrası daha hızlı bir ivme ile yaygınlaşmaya başladığıanlaşılmıştır. Post-Truth haberlerin yaratılması ve yayılması konusunda ilkakla gelen kesim gazeteciler ve medya çalışanlarıdır. Kurt Lewin’in eşikbekçileri modeline göre haberin kaynağı ile hedef kitlesi arasında yer alaneşik bekçileri hangi haberin ne şekilde aktarılacağını belirleyen kesimdir. Bukesim genellikle medya editörlerinden oluşmaktadır. Maxwell Mc Combs
  • Article
    Sosyal Medyada Prime Time: Bireylerin Paylaşımları Üzerine Bir Analiz
    (2020) Turan, Erkan; Sarıoğlu, Elif Başak
    Geleneksel medyada “prime time” için ortak bir zaman dilimi söz konusuolabilmekteyken, sosyal medyada durumun farklı olduğu düşünülmektedir.Türkiye’de sosyal medya üzerine pek çok çalışma yapılmış olmasına karşın,kullanıcıların sosyal medyada aktif olduğu günler ya da gün içerisindekitercih ettikleri zaman dilimleri konusunda yapılan çalışmaların oldukçakısıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bu araştırmada, kullanıcıların içerik yayınlarkenhangi saatleri tercih ettikleri, farklı sosyal medya hesapları için tercihlerinindeğişip değişmediği gibi konular incelenmiştir. Bu amaçla, en çok kullanılansosyal medya platformlarından Facebook, Instagram ve Twitter temelindeyoğunlaştırdığımız çalışmamızda, nicel araştırma yöntemlerinden ankettekniği kullanmıştır. Ulaşılan bilgiler ışığında ülkemizdeki sosyal medyakullanıcıları için geçerli olan prime time aralığı ile ilgili sonuçlaraulaşılmıştır. Ayrıca, araştırmamızda, sosyal medyada prime time aralığınınoluşması ile benliğin sunumu arasındaki bağlantı tartışılmıştır.
  • Article
    Enerji Politikalarında Denge Arayışı, Abd - Rusya ve Avrupa Birliği Üçgeni: Türkakım Projesinin Belirleyici Faktörleri
    (2019) Sıvış, Efe
    Akamete uğrayan Güney Akım projesi sonrasında, Rusya ve Türkiye tarafından desteklenen TürkAkım Projesi, Avrupa’nın doğal gaz tedarik hacmini güney rotası üzerinden iki katına çıkarmayı hedeflemektedir. ABD’nin, Kremlin’in politikalarının Avrupa Birliği’nin Rusya doğalgazına olan bağımlılığını artırmayı hedeflediğini savunmasına rağmen Avrupa Birliği’ne üye bazı ülkeler TürkAkım’ı kendileri açısından olumlu görmektedirler. Bu makalede TürkAkım projesinin temel belirleyicileri ortaya konulacak ve projenin ABD, Rusya ve Avrupa Birliği nezdindeki dış politika yansımaları Uluslararası İlişkiler literatüründe bulunan güvenlikleştirme teorisi çerçevesinde analiz edilecektir.