TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14627/9

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 272
  • Article
    A Comparative Assessment on the Novel Long-Term Real-Time Single Object Tracking Techniques Using YOLO-NAS and YOLO11
    (2025) Parlak, Cevahir
    This study sheds light on the daunting task of single-object tracking using state-of-the-art BoT-SORT, DeepSORT, SORT, and ByteTrack tracking algorithms with YOLO-NAS and YOLO11 object detectors. Object tracking is a step further of object detection and tries to detect the movement of objects in video files and it has enormous range of real-world application fields. Object tracking also assigns unique identifiers to each tracked object and tries to maintain the identity throughout the entire sequence. Current models can achieve great success in object tracking, however there are still too many obstacles and challenges lying ahead to resolve. YOLO-NAS and YOLO11 are the latest and most used object detection models. YOLO can be combined with different tracking methods such as ByteTrack, BoT-SORT, SORT, and DeepSORT for object tracking. The advantage of YOLO is its extremely fast implementation compared to the other methods. When accompanied by specialized tracking algorithms, YOLO achieves the best scores in object tracking. This study focuses on the implementation of YOLO-NAS and YOLO11 in tracking and results demonstrate that YOLO11 is more accurate and stable with BoT-SORT, however, it is faster using ByteTrack method.
  • Article
    Dogville Filminin Deşifre Edici Yönünün Heterotopya Kavramı Üzerinden İncelenmesi Dogville Filmine Heterotopik Bir Bakış Açısı
    (2025) Ural, Ayse Gulcin
    Mekânın fiziksel ve geometrik tanımlarının ötesinde Kavramsal boyutunu sorgulamayı ve mekân felsefesi açısından değerlendirmeye almayı amaçlayan bu araştırma Foucault’un heterotopya kavramı bağlamında sinema ve mekân ilişkisini incelemektedir. Heterotopyalar; olağandışı bir ikilik yaratarak öznenin mekânda ayna etkisi yaşamasına ve tekil bir mekânsal algı yerine ikili bir mekânsal algı yaşamasına sebep eolmaktadır. İdealize edilmiş mekânın kullanıcı algısı üzerindeki homojen etkisi, heterotopyalar ile kırılmakta ve heterojen bir kullanıcı algısı oluşmaktadır. Michel Foucault ‘Öteki Mekânlara Dair’ isimli çalışmasında heterotopyaları altı ilke ile örneklendirmektedir. Bu çalışmada da sinema anlatılarının fiziksel deneyime çok yakın bir tecrübe yarattığı ön bilgisi ile örneklem filmi heterotopyaların altı ilkesinden biri ile açıklamak amaçlanmıştır. Mekânsal heterotopyaların bir film mekânında aranması ve yansımalarının değerlendirilmesi yönü ile farklı bir bakış açısı gelişebileceği düşünülmektedir. Örneklem film olarak, farklı bir mekânsal deneyim yaratması ve kullanıcı bilincine yönelik mekânsal bir yıkım gerçekleştirmesi sebepleriyle Dogville filmi seçilmiştir. Mimarlık ve sinema disiplinlerinin ortak noktalarının sağlayabileceği imkanlar dahilinde; sinematografik mekânsal alışverişi heterotopyalar bağlamında değerlendirebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden genel tarama modeli kullanılmıştır. Bu yöntemle; heterotopya kavramı, sinema ve mekân ortaklıkları incelenmiştir. Edinilen bulgular hermenötik yöntem ile değerlendirilerek sonuç bölümüne ulaşılmıştır. Mekân kavramının tekil olarak ele alınmasından öte diğer disiplinlerle olan alışverişinin pekiştirilmesi ve kavramsal yönünün farklı bir bakış açısı ile sorgulanması açısından çalışma gerekli görülmüştür.
  • Article
    Çocukluk Dönemine Hizmet Veren Öğretmenlerin İlk Yardım Öz Yeterliklerinin Değerlendirilmesi
    (2024) Sancı, Yagmur; Kablan, Duygu; Caner, Melisa; Citil, Dilek
    Amaç: Bu çalışmada çocukluk dönemine hizmet veren öğretmenlerin ilk yardım öz yeterlik düzeyleri ve bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipteki araştırma verileri 139 öğretmenden Tanıtıcı Bilgi Formu ve İlk Yardım Öz Yeterlik Ölçeği aracılığı ile toplandı. Bulgular: Öğretmenlerin ölçek toplam puan ortalaması 128.338 ± 43.870 olarak belirlendi. Erkeklerin temel ilk yardım özyeterliği puanları (x=50.947), kadınların temel ilk yardım özyeterliği puanlarından (x=44.564) yüksek bulundu (t=2.488; p=0.014<0.05; d=0.474; η2=0.043). Öğretmenlerin ilk yardım eğitimi almış olması, ilk yardım öz yeterlik düzeyini arttırmaktaydı (ß=0.265). Öğretmenlerin ilk yardımcı kimliğine sahip olması, ilk yardım öz yeterlik düzeyini arttırmaktaydı (ß=0.214). Öğretmenlerin ilk yardım bilgisi konusunda kendini yeterli görmesi, ilk yardım öz yeterlik düzeyini arttırmaktaydı (ß=0.165). Sonuç: Öğretmen yetiştirme programlarında teorik ve uygulamalı ilk yardım eğitimlerinin birlikte verilmesi, eğitimin uygulama basamağında kadın öğretmenlerin cesaretlendirilmesi, eğitimlerin sağlık bakanlığı tarafından onaylı güvenilir eğitmenler tarafından verilmesi, çocuklara hizmet verecek öğretmen adaylarına, sağlık bakanlığı onaylı ilk yardımcı kimliği alabileceği eğitim imkanlarının sağlanabilmesi, bu eğitimler sırasında ilk yardım bilgisine ek olarak, ilk yardım öz yeterlik düzeylerinin de geçerliği yapılmış ölçüm araçlarıyla değerlendirilmesi önerilmektedir.
  • Article
    Allegory of Risk Society in John Cheever’s “The Swimmer”
    (2025) Uyurkulak, Serhat
    Bu makale, Ulrich Beck’in “risk toplumu” kavramının, özellikle belirsizlik, felaket ve risk gibi temaları ele alan edebi metinleri yorumlamak için yeni bir çerçeve sunduğunu öne sürmektedir. Beck’in teorisi, geleneksel toplumlardan modern ve sanayi sonrası toplumlara geçişi, risk, tehlike ve felaket algıları temelinde ele alır. Bu çalışma, endüstriyel toplumdan geç modern topluma geçişin izlerini kaydeden bir eser olarak John Cheever’ın 1964 tarihli çığır açıcı kısa öyküsü “The Swimmer”ı incelemektedir. Beck’in çalışmaları sosyolojide önemli etkiler bırakmış ancak sınırlı sayıdaki iklim değişikliği, çevresel yıkım ve nükleer felaket anlatısı dışında edebiyat incelemelerinde yeterince kullanılmamıştır. Cheever’ın anlatısı, bu makalede, ana karakteri Neddy Merrill’in gerçeküstü ve okurda yön kaybı deneyimi oluşturan yolculuğu üzerinden 1960’larda Amerika Birleşik Devletleri’nde risk toplumunun yükselişini gösteren bir alegori olarak değerlendirilmektedir. “The Swimmer” Amerikan rüyasının ve müreffeh banliyö yaşamının varoluşsal çöküntüsünün bir eleştirisi olarak analiz edilmekte, ana karakterin banliyö havuzlarında yaptığı sıra dışı yolculuk ise endüstriyel modernitenin nispeten öngörülebilir, düzenli dünyasından sanayi sonrası toplumun karmaşık ve istikrarsız koşullarına geçişin bir simgesi olarak okunmaktadır. Bu makale, bahsi geçen kısa öyküsünde Cheever’ın bir dönemin güvensizliğe, yabancılaşmaya ve riske dair artan toplumsal bilincini başarıyla yansıttığını iddia etmektedir. Bu yönüyle mevcut çalışma, Cheever’ın öyküsü üzerine yapılan sınırlı akademik tartışmalara bir katkıda bulunmakta, edebiyat ile sosyolojik teori arasındaki kesişime dair yeni bir bakış açısı sunmaktadır.
  • Article
    Yayın İçi Video Reklamlarına Yönelik Düşünceler Açısından Y ve Z Kuşakları Arasındaki Farklılıklar
    (2024) Ozan, Ece
    Bu çalışma, Y ve Z kuşaklarının yayın içi video reklamlara yönelik tutum ve tercihlerindeki farklılıkları incelemektedir. Araştırma, 149 katılımcıyla yürütülmüş ve hem nicel hem de nitel veri toplama yöntemleri kullanılmıştır. Bulgular, bilgi vericilik boyutunda Z kuşağının, Y kuşağına kıyasla video reklamları daha bilgilendirici bulduğunu göstermektedir. Z kuşağının interaktif ve bilişim odaklı yaşam tarzı, artan çevrimiçi video tüketimi ile ilişkilendirilirken, Y kuşağının estetik ve içeriğin uyumuna verdiği önem vurgulanmıştır. Her iki kuşak için de reklamların izleme deneyimine etkisi, olumsuz bir kullanıcı deneyimi yaratma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, Z kuşağının her platform için ayrı ayrı premium üyeliklere daha az eğilimli olduğu, bunun yerine maliyet-fayda analizine daha fazla ağırlık verdiği ortaya çıkmıştır. Y kuşağı ise kesintisiz izleme deneyimi için premium üyeliklere daha sıcak bakmaktadır. Çalışma, reklamcıların ve platform sağlayıcılarının Y ve Z kuşaklarına özgü reklam stratejileri geliştirmeleri gerektiğini önermektedir. Reklamın formatı, zamanlaması ve bağlamının her iki kuşağın ilgisini çekecek şekilde ayarlanması, hafızada kalıcı bir etki yaratma açısından önemli bulunmuştur. Çalışmanın sonuçları, dijital pazarlama uygulamalarının kuşak farklılıklarını dikkate alarak, müşteri memnuniyetini artırmaya ve marka sadakatini güçlendirmeye yönelik stratejiler geliştirmesi gerektiğine işaret etmektedir.
  • Article
    Evaluation of Production Line Modelling in Qualified Cardboard Production with Reliability Analysis
    (2025) Guleryuz, Aykut; Unozkan, Huseyın; Yılmaz, Mehmet
    Amaç: Üretim hatlarının uzun vadeli üretim beklentisini hesaplamak için yeni bir model geliştirmek ve bu modelin üretim planlama ve kontrolünde nasıl kullanılabileceğini göstermektir. Yöntem: Üretim hattında mekanik birimlerin değerlendirilmesi ve performans ölçümü üzerine odaklanarak iyileştirme çabalarını ölçmek için gerçek veri setlerinden yararlanarak geçiş olasılıklarının hesaplanması ve uzun vadeli üretim kapasitesinin belirlenmesini içermektedir. Bu hesaplamalar, Markov Zinciri ve güvenilirlik analizi gibi yöntemler kullanılarak yapılmaktadır. Bulgular: Altı üretim hattına sahip bir işletme için uzun vadeli bir üretim beklentisini yüksek doğruluk oranı ile kestirebilmektedir. Özgünlük: Çalışmada önerilen modelin ve metodun, düzenli verinin tutulduğu herhangi bir üretim hattı problemini etkili bir şekilde çözebileceği düşünülmektedir.
  • Article
    Psychological Health of University Students as Future Skilled Workforce: Predictive Role of Cyberbullying and Cybervictimization
    (2024) Mamacı, Merve
    Üniversite öğrencilerinin, gelecekteki nitelikli iş gücünü temsil eden bireyler olarak psikolojik sağlık düzeyleri mezuniyet sonrası profesyonel hayatta başarılı olmaları ve hem kendileri hem de toplum için üretken bireyler olabilmeleri açısından son derece önemlidir. Bu nedenle, mevcut üniversite öğrencilerinin ve gelecekteki nitelikli iş gücünü oluşturacak bireylerin psikolojik sağlık düzeylerini yordayan faktörler incelenmesi gereken bir konudur. Bu araştırmada, özel üniversitelerde öğrenim gören üniversite öğrencilerinin siber zorbalık ve siber mağduriyet düzeyleri ile depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma İstanbul’da gerçekleştirilmiş ve araştırmaya 323 vakıf üniversitesi öğrencisi katılmıştır. Araştırmanın verileri Demografik Bilgi Formu, Siber Mağduriyet –Zorbalık Ölçeği ve DASS-21 Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma sonuçları, üniversite öğrencilerinin siber zorbalık ve siber mağduriyet düzeylerinin, depresyon, anksiyete ve stres düzeylerini yordadığını göstermiştir. Bulgular, literatür doğrultusunda değerlendirilmiş ve tartışılmıştır.
  • Article
    Sakarya İlinde İçme ve Kullanma Sularından İzole Edilen Escherichia Coli Suşlarının Antibiyotik Direnç Durumlarının Belirlenmesi
    (2024) Naşide,; Kılbaş, Elmas Pınar Kahraman; Çıftcı, Ihsan Hakkı
    Su sistemlerinde patojen kontaminasyonu giderek artmakta ve bu durum, özellikle çocuklar arasında gastrointestinal enfeksiyonların artmasına yol açmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Sakarya il sınırlarında içme ve kullanma sularındaki Escherichia coli kontaminasyon riskini belirlemek ve izole edilen suşların antibiyotik direnç durumlarını incelemektir. Sakarya ilçelerinden 2023-2024 yılları arasında toplanan 450 su numunesinden E. coli izolasyonu, membran filtreleme yöntemi ve kromojenik koliform agar (CCA) kullanılarak yapıldı. Bakterilerin antibiyotik dirençleri disk difüzyon yöntemi ile değerlendirildi. Çalışmada 450 su numunesinin %15,6'sında E. coli tespit edildi. Geyve ilçesinden alınan su numunelerinin %72'sinde E. coli bulunmuş olup, bu oran diğer ilçelere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (p<0.05). İzole edilen suşların %25,71'inin bir veya daha fazla antibiyotiğe dirençli olduğu belirledi. E. coli suşları genel olarak karbapenemler ve 3. kuşak sefalosporinlere duyarlıdır, ancak bazı bakteri izolatlarında penisilin ve sefalosporinlere karşı direnç tespit edildi. Tarım ve hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde içme ve kullanma sularında yüksek E. coli kontaminasyonu ve antibiyotik direnci tespit edilmiştir. Bu durum, yanlış ve aşırı antibiyotik kullanımının bir sonucu olarak görülmektedir. İçme sularındaki bu kontaminasyon, halk sağlığı açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. İçme ve kullanma sularındaki E. coli varlığı, suyun dezenfeksiyonunda eksiklikler olduğunu ve fekal kontaminasyon riskini işaret etmektedir. Su arıtma tesislerinin ve dezenfeksiyon yöntemlerinin iyileştirilmesi, antibiyotik direncinin önlenmesi ve halkın bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın sonuçları, suyun güvenli ve hijyenik bir şekilde temin edilmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır.
  • Article
    Investigating Nurses and Nurse Managers Experiences During the COVID-19 Pandemic: A Phenomenological Study
    (2024) Bacaksız, Feride Eşkin; Seren, Arzu Kader Harmancı; Güngör, Serkan; Bilgin, Osman; Baykal, Ülkü; Alan, Handan
    Giriş: Türkiye, ‹1.000 kişiye düşen hemşire sayısı› açısından OECD ülkeleri arasında sonuncuya yakın sırada yer almaktadır. Hemşireler ve hemşire yöneticiler zaten pandemi öncesi normal dönemlerde zor şartlar altında özveriyle hizmet veriyorlardı ve bu pandemi döneminde daha da zorlaştı. Bu nedenle hemşirelerin ve hemşire yöneticilerin pandemi sürecindeki deneyimlerinin araştırılması gelecekteki olası pandemilere karşı hemşirelik bakımında iyileştirme yapılması açısından önemlidir. Amaç: Bu çalışma, hemşirelerin ve hemşire yöneticilerin COVID-19 pandemisi sırasındaki deneyimlerini araştırmayı amaçlamıştır. Yöntem: Araştırmada fenomenolojik nitel yaklaşım kullanılmıştır. Örneklemi, COVID-19 pandemisi sırasında çalışan 14 yönetici hemşire ve 14 hemşire oluşturmuştur. Veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak sesli ve görüntülü görüşme yapılarak çevrimiçi olarak toplanmıştır. Bulgular, nitel araştırmaları raporlamak için birleştirilmiş kriterlere dayalı olarak rapor edilmiştir. Bulgular: Verilerin analizinin ardından, Türkiye’deki hemşire yönetici ve hemşirelerin COVID-19 zorluklarına ve deneyimlerine yönelik tutumları üç temaya ayrılmıştır: “İletişim ve İş birliği”, “Eğitim/Gelişim” ve “Çalışma Koşulları/Çevre”. Sonuç: Araştırma, hemşire yöneticilerin iletişimi kolaylaştırmak, hemşirelerin eğitim ve gelişim ihtiyaçlarını karşılamak ve personel hemşirelerin çalışma koşullarını iyileştirmek için büyük çaba sarf ettiği sonucuna varmıştır. Araştırma ayrıca, hemşire yöneticilerin hassas ve samimi yaklaşımlarının hemşirelerin dayanıklılığını artırdığını buldu. Hemşire yöneticilerin yönetim becerileri ve hemşirelerin pandemi sürecindeki deneyimleri, gelecekte ortaya çıkabilecek pandemi ve benzeri afetler in etkili bir şekilde yönetilmesi için değerli bilgiler ve kanıtlar sunmaktadır.
  • Correction
    Determining the Type 2 Diabetes Risks and Healthy Lifestyle Behaviors of First Year University Students (Vol 6, Pg 420, 2022)
    (Dokuz Eylul Univ inst Health Sciences, 2023) Eroglu, Nermin; Temiz, Gamze
  • Article
    Being Pregnant in the Covid-19 Pandemic: Has the Pandemıc Increased Physical and Mental Symptoms
    (2024) Ozturk, Senay; Sağlam, Rabia
    Aim: This descriptive-cross-sectional study aims to determine whether the Covid-19 pandemic affected pregnant women's physical and mental symptoms. Methods: The study was conducted between December 2020 and December 2021 with 352 pregnant women. The data of the study were collected using the Personal Information Form, Pregnancy Symptom Inventory-PSI, Brief Symptom Inventory-BSI, and Visual Analog Scale-VAS. Results: The participants’ PSI and BSI mean scores were 28.69± 14.46, 0.68 ± 0.47 respectively. It was found that the highest scores were obtained from the anxiety (0.72 ± 0.63) and depression (0.95 ± 0.71) sub-dimensions of the BSI. It was found that women who received support from their husbands and had good relationships with their husbands had statistically significantly lower mental and physical symptoms (p˂0.05). Conclusions: Although it was found that pregnant women experienced mild mental and physical symptoms during the pandemic, anxiety, and depression symptoms were high among mental symptoms. Especially those who received support from their husbands and had good relationships with their husbands had lower mental and physical symptoms. According to our conclusion that spouse support is especially important, spouse support should be taken into consideration when identifying risky groups and making appropriate interventions.
  • Article
    Genç Sporcularda Antrenör ve Aile Kaynaklı Özerklik Desteği Ölçeklerinin Psikometrik Özelliklerinin Değerlendirilmesi: Metodolojik Çalışma
    (2025) Karadag, Duygu; Elmas, Aydan Gozmen; Akın, Nurgül Keskın; Asci, Hülya
    Amaç: Çalışmada, “Antrenör Kaynaklı Özerklik Desteği” ile “Aile Kaynaklı Özerklik Desteği” ölçeklerinin Türkçe formlarının psikometrik özelliklerinin Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile incelenmesi amaçlan- mıştır. Gereç ve Yöntemler: “Antrenör Kaynaklı Özerklik Desteği” ile “Aile Kaynaklı Özerklik Desteği” ölçekleri 7’li Likert tipinde, 12 madde ve tek boyuttan oluşmaktadır. “Antrenör Kaynaklı Özerklik Desteği Ölçeği”nin psikometrik özellikleri 145 erkek ve 63 kız toplam 208 (Xyaş=14,51±2,83), “Aile Kaynaklı Özerklik Desteği Ölçeği”nin ise 164 erkek ve 70 kız toplam 234 (X yaş=14,87±1,92) sporcu üzerinde test edilmiştir. Ölçeklerin yapı ge- çerlikleri DFA ile sınamıştır. Ölçeklerin yakınsak geçerlikleri Birleşik Gü- venirlik [Composite Reliability (CR)] ve Ortalama Açıklanan Varyans [Average Variance Extracted (AVE)] değerleri hesaplanarak test edilmiş- tir. Cronbach alfa iç tutarlık ve CR katsayısı güvenirliğin test edilmesi için hesaplanmıştır. Bulgular: DFA sonuçları her iki ölçeğin de orijinal yapı- sını desteklemiştir (Antrenör; x2/df=3,67, Standartlaştırılmış Hata Kareleri Ortalamasının Karekökü [Standardized Root Mean Square Residual (SRMR)]=0,04, Normlu Uyum Indeksi [Normed Fit Index (NFI)]=0,90, Fazlalık Uyum İndeksi [Incremental Fit Index (IFI)]=0,91, Karşılaştırmalı Uyum İndeksi [Comparative Fit Index (CFI)]=0,91, Aile; x 2 /df=3,71, SRMR=0,03, NFI=0,91, IFI=0,95, CFI=0,95). AVE ve CR değerleri ölçek- lerin yakınsak geçerliğini destekler niteliktedir. “Antrenör Kaynaklı Özerk- lik Desteği Ölçeği”ne ait Cronbach alfa ve CR değerleri 0,93 olarak bulunmuştur. “Aile Kaynaklı Özerklik Desteği Ölçeğinden elde edilen Cron- bach alfa ve CR değerleri 0,96 olarak bulunmuştur. Sonuç: Elde edilen bul- gular ile 12-18 yaş arası sporcuların antrenör ve aileden algıladığı özerklik desteğinin değerlendirilmesi amacı ile çalışmada psikometrik özellikleri test edilen ölçeklerin güvenilir ve geçerli bir araç olduğu söylenebilir.
  • Article
    Kadın Sporcuların Twitter ve Haber Kanallarındaki Toplumsal Cinsiyet Analizi
    (2023) Yenilmez, Meltem Ince; Çetinkaya, Deniz; Sivis, Efe; Kantar, Gokmen; Ersoz, Gozde
    Medyanın kadın sporculara yer verme biçimi ile ilgili, farklı boyutlarda yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmaların büyük bir çoğunluğunda, kadın sporcuların medyada erkek sporculara oranla sayıca daha az temsil edildiği ve temsillerin toplumsal cinsiyet içeriğine sahip olduğu ortaya konulmuştur. Birçok araştırmada, erkek sporlarının medyada sunum biçimlerinin hegemonik erkekliği yansıttığı ve kadın sporlarının da bu bağlamda daha az sunulduğu ve önemsizleştirildiği ortaya konulmuştur. Bu çalışmanın amacı, kadın sporcuların yer aldığı haberlerde toplumsal cinsiyet vurgusunu ortaya çıkarmak ve bu haberlerin yazılı basında yer alma sıklığını tespit etmektir. Bu bağlamda oluşturulan hipotezler şunlardır: 1) Kadınların yer aldığı spor haberleri nicelik olarak erkeklerin yer aldığı spor haberlerinden daha azdır 2) Kadınların yer aldığı spor haberlerinin yazılı metinlerinde toplumsal cinsiyet vurgusu vardır 3) Kadınların yer aldığı spor haberlerinin görsel metinlerinde toplumsal cinsiyet vurgusu vardır. Bu çalışmada, kadınların yer aldığı spor haberlerine yer verme sıklığı ile tarzlarındaki farklılıklar göz önüne alınarak inceleme 2020 yılının Aralık ayında sosyal medya hesaplarında yer alan spor haberlerini ve kadın sporcuların yer aldığı spor haberini nitel araştırma yöntemlerinden söylem ve içerik analizi yöntemi kullanılarak gerçekleşmiştir. Çalışmanın Aralık ayında yapılmasının nedeni, bu dönemde birçok kadın voleybolcumuzun başarılara imza atarak sosyal medya hesaplarında haber sayılarının fazla olmasıdır. Çalışma sırasında haber web siteleri ve twitter hesaplarında kadın sporcuların yer aldığı haberlerin yanı sıra diğer spor haberlerinin de tanımlayıcı istatistikleri hesaplanmıştır. Kadın sporcuların yer aldığı haberlere yazılı ve görsel olarak içerik analizi uygulanacaktır. İçerik analizinin kullanımı, haberi yazan ve sunanların, bir anlamda üreticilerin anlatmak istediklerinin metin içindeki özelliklerin sayılarak ya da tanımlanarak açığa çıkarılması sürecidir ve bu yöntem, popüler kültürdeki erkeksi bakışın yaygınlığının ortaya konmasında kullanılacaktır.
  • Article
    James Joyce’un Ulysses Romanında Biçim: Parçalanma ve Kapanış
    (2022) Uyurkulak, Serhat
    James Joyce’un modernist edebiyatın başyapıtlarından biri kabul edilen Ulysses başlıklı romanı 1918-1920 yılları arasında tefrika edilmiş ve 1922 yılında kitap olarak yayımlanmıştır. Hem tefrika edildiği dönemde hem de yayımlanmasından bu yana Ulysses hakkında yoğun tartışmalar yapılmış, roman farklı yorumlama çerçevelerinden ele alınmaya çalışılmıştır. Bu yorumlama ve çözümleme çabalarında Ulysses’in olağanüstü bir çeşitlilik gösteren biçimsel özelliği her zaman önemli bir yer işgal etmiştir. Bu makalede James Joyce’un romanına yönelik belli başlı biçimsel çözümleme yaklaşımları üzerinde durulmakta, bu yaklaşımlarda Ulysses’e dair ne tür yorumlama pratikleri gerçekleştirildiği ve metnin tümüyle ilgili ne gibi anlam arayışlarına girişildiği ele alınmaktadır. Makalede yapılan tartışmada, Ulysses’in biçiminin müzikal okuması da dâhil olmak üzere, Homeros’un Odysseia destanını ve bu metnin içeriğini Joyce’un eserine birebir eşleyerek uygulamayı tercih eden yaklaşımların sorunlu yanları vurgulanmaktadır. Bunun yanında, Ulysses’in biçimsel çözümlemelerinde modernist edebiyatın ortaya çıktığı dönemin egemen toplumsal ve öznel deneyimi olan parçalanma ve bütünlük kaybı olgularının mutlaka merkezde yer alması gerektiği öne sürülmektedir.
  • Article
    Elektrikli Araçların Performanslarının Crıtıc-eatwıos ile Değerlendirilmesi
    (2022) Büyükselçuk, Elif Çaloğlu; Tozan, Hakan
    Küresel ısınma neticesinde tüm uluslar birtakım önlemler almak üzere harekete geçmişlerdir. Bu önlemler çerçevesinde ülkeler elektrikli araçların üretimi ve satışı üzerine yoğunlaşmışlardır. Ülkemizde de son yıllarda bu araçların kullanımı giderek yaygın hale gelmektedir. Bu çalışma, piyasada mevcut araçların performanslarını değerlendirerek alıcılara karar verme süreçlerinde destek olmayı amaçlamaktadır. Literatürde elektrikli sportif çok amaçlı araçların (Electric Sports Utility Vehicles, e-SUV) verimliliğini bütünleşik Kriterler Arası Korelasyon Yoluyla Kriterlerin Önemi (CRiteria Importance Through Intercriteria Correlation-CRITIC) ve Girdi-Çıktıların Tatminine Dayalı Etkinlik Analizi Tekniği (Efficiency Analysis Technique with Input Output Satisficing-EATWIOS) yöntemlerini kullanarak değerlendiren bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu çalışma bu boşluğu doldurarak, e-SUV’ların verimliliklerini değerlendirmektedir. CRITIC yönteminden elde edilen ağırlıklar EATWIOS yönteminde kullanılarak e-SUV’ların verimlilikleri değerlendirilmiştir. Belirlenen yedi tane girdi ve dört tane çıktı faktörüne göre Türkiye’de satılan beş farklı markaya ait e-SUV’lar performans açısından değerlendirilmiştir. e-SUV satın alma sürecinde enerji tüketiminin, fiyatın ve araç ağırlığının önemli faktörler olduğu sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak İngilizler tarafından üretilen e-SUV’un en iyisi olduğu sonucuna ulaşılmış ancak verimliliğin çok yüksek olmadığı, verimliliğin arttırılması için çalışmalar yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
  • Article
    Türkiye’de Ücret Eşitsizliği ve İşgücü Piyasası Kutuplaşması
    (2021) Das, Zuhal Ozbay
    Bu çalışma, 2004-2017 yılları arasında Türkiye işgücü piyasasında ücret eşitsizliğinin ve “kutuplaşmanın (polarizasyonun)” gelişimini incelemektedir. Önce OLS (Stacked First Difference) metodu\rkullanılmış, sonrasında ise teknoloji kullanımı ile mesleklerin ücret kategorileri ve artışı arasındaki\retkileşimi anlamak için SYS-GMM tekniği uygulanmıştır. Sonuçlar, Türkiye'de ücret kutuplaşmasına\ryönelik net bir bulguya rastlanılmadığını göstermektedir. Çalışma ayrıca, Türkiye'de teknolojinin\ruyarlanması ile meslek gruplarına göre ücret artışı arasındaki etkileşimi göstermek için yıllık endüstriyel robot tedarikini kullanarak alternatif bir yol önermektedir.\r
  • Article
    Döviz Kuru Oynaklığı ve Ekonomik Büyüme İlişkisine Yeniden Bakış
    (2021) Alkan, Buket; Ağaslan, Erkan
    Bu çalışmada literatürde döviz kurundaki belirsizliğin ölçüsü olarak kabul edilen oynaklığın ekonomik\rbüyüme üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ayrımıyla 28 ülke için 2002\r– 2019 dönemi verileri ile hem zaman serisi analizi hem de panel veri analizi uygulanmıştır. Ülkelerin\roynaklık serileri için GARCH modellemesinden faydalanılmış ve panel veri analizi çalışmalarında\rsıklıkla ortaya çıkan yatay kesit bağlanım sorununu dikkate alan panel düzeltilmiş standart hatalar\r(PCSE) tahmincisi ile analiz gerçekleştirilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular gelişmekte olan\rülkelerde döviz kuru oynaklığının ekonomik büyüme üzerindeki negatif etkisinin gelişmiş ülkelere\rkıyasla çok yüksek olduğunu göstermiştir. Çalışmada eklenen kontrol değişkenlerinden elde edilen\rbulgularla desteklenen bir husus; kurun volatilitesinin kurun seviyesinden daha fazla oranda ekonomik\rbüyüme üzerinde negatif etki yaptığıdır. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde beşerî sermayenin ekonomik\rbüyümeye katkısı negatif iken gelişmiş ülkelerde bu etkinin pozitif olduğu tespit edilmiştir. Bulgulara\rparalel olarak, gelişmekte olan ülkelerde yoğun enerji ve hammadde ithalatına bağlı üretim\rstratejilerinin gözden geçirilerek dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik politikalara önem verilmesi\rgerekliliği değerlendirilmektedir.
  • Article
    Türkiye’de Yürütülen Endüstri 4.0 Araştırmaları
    (2021) Karadayi-usta, Saliha
    Endüstri 4.0, dijital dönüşüm vasıtasıyla ileri teknoloji altyapı ve nitelikli insan kaynağı kullanarak geleceğin üretim sistemlerini şekillendirecek bir fırsat konumundadır. Küresel anlamda popüler hale gelen dijital dönüşüm, yüksek rekabet ortamında yer alan veya yer almayı hedefleyen ülkeler için kaçınılmaz olup yerine getirilmesi gereken bir vazife konumundadır. Beklenen bu köklü değişimlerle ilgili ülkemizde çeşitli araştırmalar yürütülmekte, farklı konularda farklı sektörlerde farklı disiplinler için mevcut durum ortaya konmakta ve yol haritası çizilmektedir. Ancak bu dönüşüm sürecini bir bütün olarak ele alan sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, ulusal veri tabanımızda 2017’den bu yana Endüstri 4.0 üzerine yapılan araştırmaları sistematik yayın taraması yoluyla incelemek ve anlamlı sonuçlar elde etmektir. Bu kapsamda araştırma soruları belirlenmiş ve bulgular irdelendiğinde, Türkiye’de endüstri mühendisliği disiplinin ele aldığı konular, firmaların Endüstri 4.0 üzerine yaptığı hazırlıklar, sektörel incelemeler, ülkeler arası yerimizi gösteren kıyaslamalı analizler, değişen eğitim gereksinimleri, finansal altyapının dönüşümü dikkat çekmektedir. Bu araştırma, Türkiye’de sektör yetkililerine farkındalık kazandırması açısından ve eylem planı oluşturmada nereden başlanması gerektiğini göstermesi bakımından fayda sağlamaktadır.
  • Article
    Sağlık Profesyonellerinin Pelvik Taban Hakkında Bilgi ve Farkındalık Düzeylerinin Değerlendirilmesi
    (2021) Güngör, Melike; Çolakoğlu, Maviye Nur; Çelenay, Şeyda Toprak; Düşgün, Elif Sena; Okumuş, Büşra
    Amaç: Sağlık profesyonellerinin pelvik taban hakkındaki bilgi ve farkındalığının incelenmesiydi. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 96 hekim, 225 fizyoterapist, 186 hemşire ve 106 ebe olmak üzere toplam 613 sağlık profesyoneli dahil edildi. Pelvik taban bilgi ve farkındalığı araştırmacılar tarafından hazırlanan bir anket ile hem yüz yüze görüşme ile hem de çevrimiçi platform üzerinden toplandı. Bulgular: Pelvik tabanı içeren yapılara doğru yanıt verenlerin yüzdesi hekimlerde (%78.1) ve fizyoterapistlerde (%77.8) en yüksekti. Pelvik taban kaslarının bütün meslek gruplarında en iyi bilinen fonksiyonları üriner kontinansı sağlamak ve pelvik organlara destek olmak iken; en az bilinen fonksiyonları lumbopelvik stabilitede önemli olduğu ve solunum sistemi ile ilişkili olduğu idi. Hastalara pelvik taban kas egzersizi öğreten sağlık profesyoneli oranı fizyoterapist (%68.9) ve ebelerde (%62.3) en yüksekti. Bütün meslek gruplarında pelvik taban kas eğitiminin en çok bilinen faydası üriner/anal kontinansın sağlanmasında önemli olduğu iken; en az bilinen faydası bel ağrısında önemli olduğu idi. Sonuç: Sağlık profesyonellerinin, pelvik tabanı oluşturan yapıları, vücuttaki yeri, pelvik taban kaslarının fonksiyonu ve pelvik taban kas egzersizleri ile ilgili bilgi ve farkındalık düzeylerin de yeterli düzeyde olmadığı görüldü. Ayrıca, fizyoterapistlerin diğer meslek gruplarına göre pelvik taban ile ilgili daha fazla bilgiye sahip olduğu bulundu. Bu alanda çalışan sağlık profesyonellerinde pelvik taban ve pelvik taban egzersizleri konusundaki eğitimlerinin artırılması gerekmektedir.
  • Article
    Sosyal Görünüş Kaygısının İşyeri Yalnızlığına Etkisi: Konya Gençlik Vespor İl Müdürlüğü Örneği
    (2021) Kocak, Emine; Ersoz, Gozde; Kiratli, Esin
    İşyeri sağlığı psikolojisi son zamanlarda psikologlar, yönetim bilimcileri ve sosyologlar tarafından sıklıklaaraştırılan konulardan biri haline gelmiştir. İşyerinde bireyin sosyal çevreden kaynaklanan yalnız kalma hali vesosyal etkileşimin kaçınılmaz bir bileşeni olan sosyal görünüş kaygısı işyerindeki psikolojik sağlığı etkileyenfaktörlerden bazılarıdır. Bu çalışmanın amacı, spor teşkilatında çalışan personelin sosyal görünüş kaygılarının işyeri yalnızlığına etkisini belirlemek ve bazı demografik özelliklerin (yaş ve çalışma süresi) söz konusu psikolojikfaktörler ile ilişkisini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda araştırmanın örneklemini Konya Gençlik ve Sporİl Müdürlüğü’nde antrenör, memur ve uzman olarak görev yapan toplam 192 çalışan (nerkek= 127; Xyaş= 37.73±7.74 ve nkadın= 65; Xyaş=36.39±8.17) oluşturmaktadır. Çalışmada \"İşyerinde Yalnızlık Ölçeği\" ve \"SosyalGörünüş Kaygısı Ölçeği\" kişisel bilgi formu ile birlikte örneklem grubuna uygulanmıştır. Verilerin analizindebetimsel istatistik yöntemleri, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Analizi ve Basit Regresyon Analizikullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre Gençlik ve Spor çalışanlarının sosyal görünüş kaygısı düzeylerininİşyerinde Yalnızlık Ölçeği’ nin duygusal yoksunluk ve sosyal arkadaşlık alt boyutlarını pozitif yönde yordadığıgörülmüştür. Ayrıca sosyal görünüş kaygısı ile çalışma süresi arasında pozitif ilişki gözlenmiştir. Bu araştırmadanelde edilen veriler ışığında, gençlik ve spor çalışanlarında sosyal görünüş kaygısı arttıkça işyerinde yalnızlıkdurumunu ortaya koyan iş yerindeki bireylerle ilişkilerin niteliğinin ve niceliğinin olumsuz yönde etkilendiği;çalışma süresi daha fazla olan bireylerin sosyal görünüş algısı yönünde olumsuz duygulara sahip olduğu sonucunavarılmıştır.