TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14627/9
Browse
Recent Submissions
Article Shirley Jackson’ın “The Lottery” Öyküsünde Kötülüğün Sıradanlığı ve Araçsal Akıl(2025) Uyurkulak, SerhatBu makale, Hannah Arendt ve Max Horkheimer’ın kuramsal çerçevelerini kullanarak Shirley Jackson’ın “The Lottery” başlıklı kısa öyküsünün ayrıntılı bir yorumunu sunmaktadır. Öykünün okuyucuda yarattığı dehşeti insan doğasındaki zalimliğe ya da kör gelenekçiliğe bağlayan nispeten basitleştirici açıklamaların aksine bu çalışma, öyküdeki toplu öldürme ritüelinin bürokratik ve gayrişahsi şekilde gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkan kötülüğün sıradanlığı ve araçsal akıl kavramları üzerinden bir metin çözümlemesi sunmaktadır. Bu incelemede, “The Lottery” öyküsündeki köylülerin eylemlerinin içsel bir kötülükten değil aklın araçsallaştırılmasından ve siyasal gücün bürokratikleşmesinden kaynaklandığı savunulmaktadır. Bu durum, Arendt’in tezine uygun olarak, sıradan bireylerin eleştirel bir akıl yürütmeksiniz tamamen “düşüncesiz” bir şekilde hareket ettiklerinde vahşet dolu eylemleri hayata geçirebildiklerini göstermektedir. Ayrıca, köylülerin geleneğe bağlılığı geçmişe yönelik aşırı bir saygıdan değil onu yönetici bir otorite olarak kabul etmelerinden ileri gelmektedir. Bu durumda asıl fetişleştirilen, Horkheimer’ın araçsal akıl kavramını örnekleyen bir biçimde insanların geleneğe sadakatle uymalarını sağlayan verimlilik veya etkililik prosedürü olmaktadır. Bu açıdan Jackson’ın kısa öyküsü, özellikle II. Dünya Savaşı sonrası bağlamda, herhangi bir şekilde sınırlandırılmamış araçsal aklın modern toplumda taşıdığı tehlikeler hakkında çarpıcı bir uyarı niteliği taşımaktadır.Article Finansal Stres Düzeyi ve Algılanan Yönetici Desteğinin İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi(2025) Özkılıçcı, GökçeGünümüz dünyasında stres kaynaklarının sayısı oldukça fazladır. İnsanların en temel stres kaynaklarından biri de finansal stres düzeyidir. Özel yaşamın yanı sıra iş yaşamına olan etkileri de göz önüne alındığında finansal stres ile ilgili yapılan çalışmaların sınırlı olduğu dikkati çekmektedir. Finansal stresin iş yaşamına olan etkilerini araştırmak gerek çalışanların iş yerinde kurduğu ilişkiler bakımından gerekse işten ayrılma niyetlerine olan etkisi açısından önem teşkil etmektedir. Bu amaçla çalışmada, finansal stresin ve algılanan yönetici desteğinin işten ayrılma niyeti ile olan ilişkilerini belirlemek ve aracılık model testi gerçekleştirmek hedeflenmiştir. Türkiye’de özel sektörde aktif olarak çalışan toplam 390 katılımcıdan kolayda örnekleme yöntemiyle ve çevrim içi olarak veri toplanmıştır. Yapılan analizler sonucunda, işten ayrılma niyeti ile finansal stres arasında pozitif; algılanan yönetici desteği ile negatif yönde ilişkiler bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca, finansal stresin işten ayrılma niyeti üzerinde algılanan yönetici desteğinin kısmi aracılık rolünün bulunduğu saptanmıştır. Çalışmanın, çalışanların finansal stres düzeylerinin örgütsel davranışa olan yansımalarını ele alması bakımından katkı sunması beklenmektedir.Article Artificial Neural Networks in Drug Addiction Diagnosis(2025) Karaman, EnginThis study aims to find a simple mechanism to help researchers and families identify addicts. In this paper, the Artificial Neural Network (ANN) method has been examined to determine whether a person is an addict. In this study, the dataset obtained from students from different countries and published as open source by Atif Masih was used. This dataset contains 50343 samples with 11 features. The study involved testing and comparing multiple neural network architectures based on their average classification accuracy. When the correlation matrix is examined, it is seen that the relationships between the variables are almost negligible. This can be attributed to the fact that the variables are categorical. Each architecture was trained using 10 different seed numbers, and the mean accuracy was calculated accordingly. The experiment results have obtained 75.53% classification accuracy for correct diagnosis in our system. Our model could significantly expedite the diagnosis and treatment of addiction, providing a valuable tool for families, physicians, and investigators. The paper proposes a Decision Support System (DSS) for diagnosing addiction, leveraging one of the most widely-used machine learning techniques: Artificial Neural Networks (ANN).Article Kronik Migren Tanılı Bireylerde Fiziksel Aktivite Düzeyi, Ağrı Özellikleri, Katastrofizasyonu, Santral Sensitizasyon ve Fonksiyonel Durum Parametrelerinin Araştırılması-Kesitsel Çalışma(2025) Celenay, Seyda Toprak; Düşgün, Elif Sena; Aydın, Meliha; Baran, SelinAmaç: Bu çalışmanın amacı, kronik migren tanılı bireylerde fiziksel aktivite (FA) düzeyi ile ağrı özellikleri ve katastrofizasyonu, santral sensitizasyon ve fonksiyonel durum arasındaki ilişkiyi incelemekti. Yöntem: Çalışmaya kronik migren tanısı alan 116 birey [yaş: 33,00 (19,00-55,00) yıl] dahil edildi. Fiziksel ve sosyodemografik özellikler, migren ile ilgili klinik bilgiler kaydedildi. Ağrı özellikleri kapsamında ağrı şiddeti ve ağrı süresi kaydedildi. FA düzeyi “Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi-Kısa Formu” ile, ağrı katastrofizasyonu “Ağrıyı Felaketleştirme Ölçeği” ile, santral sensitizasyon “Santral Sensitizasyon Ölçeği” ile, ve fonksiyonel durum “Migrene Bağlı Dizabilite Değerlendirme Ölçeği” ile değerlendirildi. Bulgular: Bireylerin %30,20’sinin (n=35) inaktif, %47,40’ının (n=55) minimal aktif ve 22,40’ının (n=26) aktif olduğu görüldü. FA düzeyi ile ağrı şiddeti (r=-0,245, p=0,008), ağrı süresi (r=-0,208, p=0,025) ve ağrı katastrofizasyonu (r=-0,190, p=0,041) arasında negatif yönde zayıf bir ilişki bulunurken, FA düzeyi ile santral sensitizasyon (r=-0,198, p=0,033) arasında çok zayıf bir ilişki bulundu. FA düzeyi ile fonksiyonel durum arasında ilişki olmadığı saptandı (p>0,05). Sonuç: Çalışmanın sonucunda kronik migren tanılı bireylerin FA düzeyi arttıkça ağrı şiddeti, süresi, katastrofizasyonu ve santral sensitizasyonun azaldığı görüldü. Ayrıca FA düzeyi ile fonksiyonel durum arasında ilişki olmadığı bulundu. Düzenli FA’nın faydaları göz önünde bulundurulduğunda kliniklerde bu bireylere özgü FA programlarının oluşturulması teşvik edilmelidir.Article In Vitro Efficacy of Sumac (Rhus coriaria) Extracts Against Leishmania Tropicana and Leishmania Mexicana: A Preliminary Study from Turkiye(Istanbul Univ, 2025) Mete, Ergun; Ozel, Yener; Bardakci, Hilal; Durmuskahya, Cenk; Koseler, Aylin; Kurt, OzgurObjective: Cutaneous leishmaniasis (CL) is a common clinical manifestation of leishmaniasis. Here, the in vitro anti-leishmanial efficacy of sumac extracts was tested for the first time on both Leishmania (L.) tropica and L. mexicana isolates using Rhus (R.) coriaria plant, which was collected in western Anatolia. Materials and Methods: The dried and powdered fruits of R. coriaria were macerated in acetone, ethyl alcohol, and ethyl alcohol-water mixture at room temperature for two days. The pooled extracts were evaporated under reduced pressure and lyophilized form for the study. Isolates of L. tropica and L. mexicana in Acibadem University R&D Laboratory were initially thawed and cultivated in NNN medium. Assessments were made using the haemocytometer and MTT methods at 24 and 48 h, compared with meglumine antimoniate as the control group. Results: For L. tropica, the effective concentration ranges of the extracts and the infusion were found to be 578.13-289.06 pg/mL and 289.06-144.53 pg/mL, respectively. For L. mexicana, the ranges were found to be 289.06-144.53 pg/mL and 144.53-72.27 pg/mL, respectively. It was shown that all extracts of R. coriaria were effective against both L. tropica and L. mexicana in higher doses, compared to meglumine antimoniate. Conclusion: An interesting finding was that higher sumac doses were required to eliminate L. tropica of the Old World, compared to L. mexicana of the New World. In addition, the aqueous alcohol extract showed efficacy that lasted for 48 h in half doses compared to others in L. tropica. Further assessments for both the identification of the active compounds within R. coriaria and their efficacy in vivo are planned.Article 2023 Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Üniversite Öğrencilerinin Oy Verme Eğilimi: Nitel Bir İnceleme(2025) Özkılıçcı, Gökçe; Uyar, Merve Hazer YiğitBu çalışma, Mayıs 2023’te yapılan Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanma hakkına sahip olan üniversite öğrencilerinin hangi cumhurbaşkanı adayını desteklediklerini ve o adayı desteklemelerinin ardında yatan nedenleri ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda İstanbul’da üniversite eğitimine devam eden 448 katılımcıya ulaşılmıştır. Katılımcıların Cumhurbaşkanı adaylarını tercih sebepleri oy verme davranışı ve başkanlaşma alan yazını çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışmada MAXQDA programı kullanılmıştır ve çalışma nitel analiz yöntemi ile değerlendirilip değişkenler arasında çeşitli ağ haritası analizleri ile desteklenmiştir. Analizler sonucunda cumhurbaşkanı tercihlerinin gelir, yaş ve cinsiyet değişkenleri bakımından farklılaşmadığı ancak oy verme nedenlerinin birbirinden farklılaştığı tespit edilmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu için “değişim” ve “sebebi yok”; Recep Tayyip Erdoğan ve Muharrem İnce için “kişisel özellikler” ve “ideoloji”; Sinan Oğan için ise “ekonomi” ve “kararsızlık” söylemleri ön plana çıkmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular oy verme davranışı alanında çalışacak araştırmacılara ve siyaset bilimi ile ilgilenen kişilere yeni bir bakış açısı sağlamayı hedeflemektedir. Özellikle hedeflediği seçmen kitlesini yakından tanımak ve onlara uygun propaganda stratejileri geliştirmek isteyen siyasetçiler ve siyasi partiler için de bu çalışmanın katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Article İstanbul’da Bulunan Ahşap Evlerin Kullanıcı Memnuniyeti Açısından Değerlendirilmesi(2025) Kaplan, Elif ErkoçAhşap evler, geleneksel Türk mimarisinde önemli yere sahip yapılardır. Geçmiş dönemde Anadolu’da yapılan evlerin çoğunluğunun ahşap olduğu görülmektedir. Ahşap doğal, sıcak, geri dönüştürebilir, tasarım esnekliği olan ve ülkemizde kaynağı kolay bulunabilen bir malzemedir. Bir yüzyıl öncesine kadar Anadolu’da yaygın olarak kullanılan ahşap yapıların kullanımı günümüze ulaşan süreç içerisinde oldukça azalmıştır. Türkiye’nin deprem bölgesi üzerinde yer alması ve ülkemizde son yıllarda yaşanan depremler nedeniyle ahşap evlere olan ilgi artmış, ahşap evlerde yaşamak isteyen kullanıcı sayısı çoğalmıştır. Özellikle 1999 Marmara depreminden sonra oluşan bu ilgi artışı dikkat çekicidir. Ancak günümüze ulaşan süreçte bu ilginin süreklilik göstermediği düşünülmektedir. Türk yapı sektöründe ahşap yapım sistemleri betonarme sistemler kadar yaygın kullanılmamaktadır. Deprem bölgesi olan ülkemizde betonarme sistemle oluşturulan yapılar yerine ahşap ve çelik sistemler gibi depreme karşı daha güçlü dayanım gösterebilen sistemlerin kullanımının artırılmasının gerekliliği açıktır. Ahşap yapılara, ahşap malzemenin getirdiği birtakım olumsuzluklar nedeniyle kullanıcı açısından ön yargı ile yaklaşıldığı düşünülmektedir. Bu çalışma kapsamında İstanbul’da 1999 Marmara depremi sonrasında inşa edilen ahşap yapılarda ikamet eden kullanıcıların, olumlu ve olumsuz yargılarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın yazarı tarafından özgün olarak hazırlanan bir anket formu, ahşap ev kullanıcılarına yüz yüze olarak uygulanmıştır. Çalışmaya 62 ahşap ev kullanıcısı katılmıştır. Çalışma sonucunda ahşap ev kullanıcılarının ahşap evlerde yaşamaktan mutlu oldukları ve bu evlerde yaşamaya devam etmeyi düşündükleri görülmüştür. Depreme dayanım açısından güçlü olan ve zayıf zeminler üzerine kolaylıkla inşa edilebilen ahşap yapım sistemlerinin yaygınlaştırılması ve kullanım alanının artırılmasına yönelik dikkat çekilmesi, çalışmanın ülkemiz yapı sektörüne vereceği katkı olarak düşünülmektedir.Article Mekân ve Eğitim İlişkisi: Okul Öncesi Eğitimde Yaratıcılığı Destekleyen Fiziksel Ortamların Rolü(2025) Koyuncu, Bengisu; Deval, Özge; Aytekin, Emel BasarikYaratıcı potansiyelleri destekleyen okul öncesi eğitim ortamları, çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimlerine katkı sağlar. Bu çalışmada, okul öncesi eğitim mekânlarının yaratıcı potansiyeli destekleme açısından ortak özellikleri analiz edilerek yeni bir mekânsal organizasyon modeli oluşturulmuştur. Betimsel araştırma kapsamında nitel yöntemlerden 'durum çalışması' benimsenmiş, bütüncül tekli durum deseni seçilmiştir. Araştırma, İstanbul Kadıköy’de bir anaokulunda yürütülmüş, amaçlı örnekleme yöntemiyle 10 çocuk ve 3 öğretmenle çalışılmıştır. Veri toplama sürecinde “Yaratıcı Öğrenme Ortamlarının Değerlendirilmesi Ölçeği” ve açık uçlu görüşme formları kullanılmıştır. Sonuçlar, geniş ve esnek mekânların yaratıcı gelişimi desteklediğini göstermiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda, çocukların yaratıcılığını artıracak bir mekân tasarım modeli geliştirilmiş ve standartların iyileştirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.Article Mültecilere Yardım Eden Profesyoneller Arasında İkincil Travmatik Stres ve Başa Çıkma Deneyimleri: Nitel Bir Çalışma(2025) Dikec, Gul; Uygun, Ersin; Küçüknane, Ayşegülİnsani yardım çalışanları sağladıkları hizmetler gereği yoğun ve uzun süreli travmatik deneyimlere maruz ka- lır. Bu çalışmanın amacı, İstanbul’da bir sivil toplum kuruluşunda mültecilerle çalışan insani yardım çalışanla- rının ikincil travmatik stres deneyimlerini ve başa çıkma yöntemlerini incelemektir. Fenomenolojik desende yapılan bu nitel çalışma verileri, yarı yapılandırılmış bir görüşme formu kullanılarak Temmuz-Ağustos 2020 ta- rihlerinde derinlemesine görüşmeler yoluyla toplandı. Örneklem sosyal hizmet uzmanları, sağlık eğitimcileri, avukatlar, saha çalışanları, vaka yöneticileri ve koruma görevlileri olmak üzere 13 katılımcıdan oluştu. Verilerin analizi Colazzi’nin fenomenolojik yorumlama yöntemi ile yapıldı. Bulgular, beş ana tema (duygular, ruhsal du- rum değişiklikleri, işin tatmin edici yönleri, yorucu yönleri ve başa çıkma) ve 15 alt tema altında sınıflandırıldı. Mültecilere yardım sağlayan insani yardım çalışanlarının sıklıkla üzüntü, öfke ve korku yaşadıkları; hayatların- daki değişiklikleri fark ettikleri, bazen işlerinden yoruldukları bazen de memnun oldukları ve kendilerine yak- laşarak ya da uzaklaşarak başa çıktıkları bulundu. Mevcut bulgular göz önünde bulundurulduğunda, insani yardım çalışanlarına yönelik süpervizyon ve akran desteğinin sağlanması ve sürdürülmesi önerilebilir.Article A Comparative Assessment on the Novel Long-Term Real-Time Single Object Tracking Techniques Using YOLO-NAS and YOLO11(2025) Parlak, CevahirThis study sheds light on the daunting task of single-object tracking using state-of-the-art BoT-SORT, DeepSORT, SORT, and ByteTrack tracking algorithms with YOLO-NAS and YOLO11 object detectors. Object tracking is a step further of object detection and tries to detect the movement of objects in video files and it has enormous range of real-world application fields. Object tracking also assigns unique identifiers to each tracked object and tries to maintain the identity throughout the entire sequence. Current models can achieve great success in object tracking, however there are still too many obstacles and challenges lying ahead to resolve. YOLO-NAS and YOLO11 are the latest and most used object detection models. YOLO can be combined with different tracking methods such as ByteTrack, BoT-SORT, SORT, and DeepSORT for object tracking. The advantage of YOLO is its extremely fast implementation compared to the other methods. When accompanied by specialized tracking algorithms, YOLO achieves the best scores in object tracking. This study focuses on the implementation of YOLO-NAS and YOLO11 in tracking and results demonstrate that YOLO11 is more accurate and stable with BoT-SORT, however, it is faster using ByteTrack method.Article Dogville Filminin Deşifre Edici Yönünün Heterotopya Kavramı Üzerinden İncelenmesi Dogville Filmine Heterotopik Bir Bakış Açısı(2025) Ural, Ayse GulcinMekânın fiziksel ve geometrik tanımlarının ötesinde Kavramsal boyutunu sorgulamayı ve mekân felsefesi açısından değerlendirmeye almayı amaçlayan bu araştırma Foucault’un heterotopya kavramı bağlamında sinema ve mekân ilişkisini incelemektedir. Heterotopyalar; olağandışı bir ikilik yaratarak öznenin mekânda ayna etkisi yaşamasına ve tekil bir mekânsal algı yerine ikili bir mekânsal algı yaşamasına sebep eolmaktadır. İdealize edilmiş mekânın kullanıcı algısı üzerindeki homojen etkisi, heterotopyalar ile kırılmakta ve heterojen bir kullanıcı algısı oluşmaktadır. Michel Foucault ‘Öteki Mekânlara Dair’ isimli çalışmasında heterotopyaları altı ilke ile örneklendirmektedir. Bu çalışmada da sinema anlatılarının fiziksel deneyime çok yakın bir tecrübe yarattığı ön bilgisi ile örneklem filmi heterotopyaların altı ilkesinden biri ile açıklamak amaçlanmıştır. Mekânsal heterotopyaların bir film mekânında aranması ve yansımalarının değerlendirilmesi yönü ile farklı bir bakış açısı gelişebileceği düşünülmektedir. Örneklem film olarak, farklı bir mekânsal deneyim yaratması ve kullanıcı bilincine yönelik mekânsal bir yıkım gerçekleştirmesi sebepleriyle Dogville filmi seçilmiştir. Mimarlık ve sinema disiplinlerinin ortak noktalarının sağlayabileceği imkanlar dahilinde; sinematografik mekânsal alışverişi heterotopyalar bağlamında değerlendirebilmek için nitel araştırma yöntemlerinden genel tarama modeli kullanılmıştır. Bu yöntemle; heterotopya kavramı, sinema ve mekân ortaklıkları incelenmiştir. Edinilen bulgular hermenötik yöntem ile değerlendirilerek sonuç bölümüne ulaşılmıştır. Mekân kavramının tekil olarak ele alınmasından öte diğer disiplinlerle olan alışverişinin pekiştirilmesi ve kavramsal yönünün farklı bir bakış açısı ile sorgulanması açısından çalışma gerekli görülmüştür.Article Yayın İçi Video Reklamlarına Yönelik Düşünceler Açısından Y ve Z Kuşakları Arasındaki Farklılıklar(2024) Ozan, EceBu çalışma, Y ve Z kuşaklarının yayın içi video reklamlara yönelik tutum ve tercihlerindeki farklılıkları incelemektedir. Araştırma, 149 katılımcıyla yürütülmüş ve hem nicel hem de nitel veri toplama yöntemleri kullanılmıştır. Bulgular, bilgi vericilik boyutunda Z kuşağının, Y kuşağına kıyasla video reklamları daha bilgilendirici bulduğunu göstermektedir. Z kuşağının interaktif ve bilişim odaklı yaşam tarzı, artan çevrimiçi video tüketimi ile ilişkilendirilirken, Y kuşağının estetik ve içeriğin uyumuna verdiği önem vurgulanmıştır. Her iki kuşak için de reklamların izleme deneyimine etkisi, olumsuz bir kullanıcı deneyimi yaratma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, Z kuşağının her platform için ayrı ayrı premium üyeliklere daha az eğilimli olduğu, bunun yerine maliyet-fayda analizine daha fazla ağırlık verdiği ortaya çıkmıştır. Y kuşağı ise kesintisiz izleme deneyimi için premium üyeliklere daha sıcak bakmaktadır. Çalışma, reklamcıların ve platform sağlayıcılarının Y ve Z kuşaklarına özgü reklam stratejileri geliştirmeleri gerektiğini önermektedir. Reklamın formatı, zamanlaması ve bağlamının her iki kuşağın ilgisini çekecek şekilde ayarlanması, hafızada kalıcı bir etki yaratma açısından önemli bulunmuştur. Çalışmanın sonuçları, dijital pazarlama uygulamalarının kuşak farklılıklarını dikkate alarak, müşteri memnuniyetini artırmaya ve marka sadakatini güçlendirmeye yönelik stratejiler geliştirmesi gerektiğine işaret etmektedir.Article Çocukluk Dönemine Hizmet Veren Öğretmenlerin İlk Yardım Öz Yeterliklerinin Değerlendirilmesi(2024) Sancı, Yagmur; Kablan, Duygu; Caner, Melisa; Citil, DilekAmaç: Bu çalışmada çocukluk dönemine hizmet veren öğretmenlerin ilk yardım öz yeterlik düzeyleri ve bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipteki araştırma verileri 139 öğretmenden Tanıtıcı Bilgi Formu ve İlk Yardım Öz Yeterlik Ölçeği aracılığı ile toplandı. Bulgular: Öğretmenlerin ölçek toplam puan ortalaması 128.338 ± 43.870 olarak belirlendi. Erkeklerin temel ilk yardım özyeterliği puanları (x=50.947), kadınların temel ilk yardım özyeterliği puanlarından (x=44.564) yüksek bulundu (t=2.488; p=0.014<0.05; d=0.474; η2=0.043). Öğretmenlerin ilk yardım eğitimi almış olması, ilk yardım öz yeterlik düzeyini arttırmaktaydı (ß=0.265). Öğretmenlerin ilk yardımcı kimliğine sahip olması, ilk yardım öz yeterlik düzeyini arttırmaktaydı (ß=0.214). Öğretmenlerin ilk yardım bilgisi konusunda kendini yeterli görmesi, ilk yardım öz yeterlik düzeyini arttırmaktaydı (ß=0.165). Sonuç: Öğretmen yetiştirme programlarında teorik ve uygulamalı ilk yardım eğitimlerinin birlikte verilmesi, eğitimin uygulama basamağında kadın öğretmenlerin cesaretlendirilmesi, eğitimlerin sağlık bakanlığı tarafından onaylı güvenilir eğitmenler tarafından verilmesi, çocuklara hizmet verecek öğretmen adaylarına, sağlık bakanlığı onaylı ilk yardımcı kimliği alabileceği eğitim imkanlarının sağlanabilmesi, bu eğitimler sırasında ilk yardım bilgisine ek olarak, ilk yardım öz yeterlik düzeylerinin de geçerliği yapılmış ölçüm araçlarıyla değerlendirilmesi önerilmektedir.Article Allegory of Risk Society in John Cheever’s “The Swimmer”(2025) Uyurkulak, SerhatBu makale, Ulrich Beck’in “risk toplumu” kavramının, özellikle belirsizlik, felaket ve risk gibi temaları ele alan edebi metinleri yorumlamak için yeni bir çerçeve sunduğunu öne sürmektedir. Beck’in teorisi, geleneksel toplumlardan modern ve sanayi sonrası toplumlara geçişi, risk, tehlike ve felaket algıları temelinde ele alır. Bu çalışma, endüstriyel toplumdan geç modern topluma geçişin izlerini kaydeden bir eser olarak John Cheever’ın 1964 tarihli çığır açıcı kısa öyküsü “The Swimmer”ı incelemektedir. Beck’in çalışmaları sosyolojide önemli etkiler bırakmış ancak sınırlı sayıdaki iklim değişikliği, çevresel yıkım ve nükleer felaket anlatısı dışında edebiyat incelemelerinde yeterince kullanılmamıştır. Cheever’ın anlatısı, bu makalede, ana karakteri Neddy Merrill’in gerçeküstü ve okurda yön kaybı deneyimi oluşturan yolculuğu üzerinden 1960’larda Amerika Birleşik Devletleri’nde risk toplumunun yükselişini gösteren bir alegori olarak değerlendirilmektedir. “The Swimmer” Amerikan rüyasının ve müreffeh banliyö yaşamının varoluşsal çöküntüsünün bir eleştirisi olarak analiz edilmekte, ana karakterin banliyö havuzlarında yaptığı sıra dışı yolculuk ise endüstriyel modernitenin nispeten öngörülebilir, düzenli dünyasından sanayi sonrası toplumun karmaşık ve istikrarsız koşullarına geçişin bir simgesi olarak okunmaktadır. Bu makale, bahsi geçen kısa öyküsünde Cheever’ın bir dönemin güvensizliğe, yabancılaşmaya ve riske dair artan toplumsal bilincini başarıyla yansıttığını iddia etmektedir. Bu yönüyle mevcut çalışma, Cheever’ın öyküsü üzerine yapılan sınırlı akademik tartışmalara bir katkıda bulunmakta, edebiyat ile sosyolojik teori arasındaki kesişime dair yeni bir bakış açısı sunmaktadır.Article Aqueous Parsley (Petroselinum crispum) Extract Ameliorated Methotrexate-Induced Brain and Small Intestine Damage in Rats(Ankara Univ, 2025) Saçan, Ozlem; Şener, Göksel; Yanardag, Refıye; Tunali-Akbay, Tugba; Sivas, Guzin Goksun; Karaoğlu, Sümeyye Yılmaz; Dursun, ErcanMethotrexate (MTX) is a widely used antiarthritic and chemotherapeutic agent known to cause damage to various tissues. This study investigated the potential protective effects of parsley extract against MTX-induced brain and intestinal tissue damage. Sprague-Dawley rats were divided into control, control + parsley, MTX, and MTX + parsley. MTX (20 mg/kg, i.p.) was administered to the MTX and MTX + parsley groups. The control + parsley, and MTX + parsley groups were administered 2 g/kg parsley extract by oral gavage for five consecutive days. After the fifth day, brain and small intestinal tissues were taken. Total protein, nitric oxide, lipid peroxidation, glutathione levels, tissue factor, superoxide dismutase, and glutathione S-transferase activities were determined in these tissues. The protein profiles of the tissues were evaluated using SDS polyacrylamide gel electrophoresis. Parsley administration caused a decrease in lipid peroxidation levels in both tissues of the MTX group. On the other hand, glutathione level, glutathione-S-transferase, and superoxide dismutase activities were found to be increased. On the other hand, parsley decreased the nitric oxide level which was increased in the intestinal tissues of the MTX group. There was no significant change in brain nitric oxide level and tissue factor activity between groups. MTX and parsley administration altered protein expression, leading to the appearance or disappearance of specific bands in intestinal and brain tissues. In conclusion, parsley alleviated MTX-induced damage in brain and intestinal tissues by reducing lipid peroxidation and modulating antioxidant defenses.Article Evaluation of Production Line Modelling in Qualified Cardboard Production with Reliability Analysis(2025) Guleryuz, Aykut; Unozkan, Huseyın; Yılmaz, MehmetAmaç: Üretim hatlarının uzun vadeli üretim beklentisini hesaplamak için yeni bir model geliştirmek ve bu modelin üretim planlama ve kontrolünde nasıl kullanılabileceğini göstermektir. Yöntem: Üretim hattında mekanik birimlerin değerlendirilmesi ve performans ölçümü üzerine odaklanarak iyileştirme çabalarını ölçmek için gerçek veri setlerinden yararlanarak geçiş olasılıklarının hesaplanması ve uzun vadeli üretim kapasitesinin belirlenmesini içermektedir. Bu hesaplamalar, Markov Zinciri ve güvenilirlik analizi gibi yöntemler kullanılarak yapılmaktadır. Bulgular: Altı üretim hattına sahip bir işletme için uzun vadeli bir üretim beklentisini yüksek doğruluk oranı ile kestirebilmektedir. Özgünlük: Çalışmada önerilen modelin ve metodun, düzenli verinin tutulduğu herhangi bir üretim hattı problemini etkili bir şekilde çözebileceği düşünülmektedir.Article Psychological Health of University Students as Future Skilled Workforce: Predictive Role of Cyberbullying and Cybervictimization(2024) Mamacı, MerveÜniversite öğrencilerinin, gelecekteki nitelikli iş gücünü temsil eden bireyler olarak psikolojik sağlık düzeyleri mezuniyet sonrası profesyonel hayatta başarılı olmaları ve hem kendileri hem de toplum için üretken bireyler olabilmeleri açısından son derece önemlidir. Bu nedenle, mevcut üniversite öğrencilerinin ve gelecekteki nitelikli iş gücünü oluşturacak bireylerin psikolojik sağlık düzeylerini yordayan faktörler incelenmesi gereken bir konudur. Bu araştırmada, özel üniversitelerde öğrenim gören üniversite öğrencilerinin siber zorbalık ve siber mağduriyet düzeyleri ile depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma İstanbul’da gerçekleştirilmiş ve araştırmaya 323 vakıf üniversitesi öğrencisi katılmıştır. Araştırmanın verileri Demografik Bilgi Formu, Siber Mağduriyet –Zorbalık Ölçeği ve DASS-21 Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma sonuçları, üniversite öğrencilerinin siber zorbalık ve siber mağduriyet düzeylerinin, depresyon, anksiyete ve stres düzeylerini yordadığını göstermiştir. Bulgular, literatür doğrultusunda değerlendirilmiş ve tartışılmıştır.Article Sakarya İlinde İçme ve Kullanma Sularından İzole Edilen Escherichia Coli Suşlarının Antibiyotik Direnç Durumlarının Belirlenmesi(2024) Naşide,; Kılbaş, Elmas Pınar Kahraman; Çıftcı, Ihsan HakkıSu sistemlerinde patojen kontaminasyonu giderek artmakta ve bu durum, özellikle çocuklar arasında gastrointestinal enfeksiyonların artmasına yol açmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Sakarya il sınırlarında içme ve kullanma sularındaki Escherichia coli kontaminasyon riskini belirlemek ve izole edilen suşların antibiyotik direnç durumlarını incelemektir. Sakarya ilçelerinden 2023-2024 yılları arasında toplanan 450 su numunesinden E. coli izolasyonu, membran filtreleme yöntemi ve kromojenik koliform agar (CCA) kullanılarak yapıldı. Bakterilerin antibiyotik dirençleri disk difüzyon yöntemi ile değerlendirildi. Çalışmada 450 su numunesinin %15,6'sında E. coli tespit edildi. Geyve ilçesinden alınan su numunelerinin %72'sinde E. coli bulunmuş olup, bu oran diğer ilçelere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (p<0.05). İzole edilen suşların %25,71'inin bir veya daha fazla antibiyotiğe dirençli olduğu belirledi. E. coli suşları genel olarak karbapenemler ve 3. kuşak sefalosporinlere duyarlıdır, ancak bazı bakteri izolatlarında penisilin ve sefalosporinlere karşı direnç tespit edildi. Tarım ve hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde içme ve kullanma sularında yüksek E. coli kontaminasyonu ve antibiyotik direnci tespit edilmiştir. Bu durum, yanlış ve aşırı antibiyotik kullanımının bir sonucu olarak görülmektedir. İçme sularındaki bu kontaminasyon, halk sağlığı açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. İçme ve kullanma sularındaki E. coli varlığı, suyun dezenfeksiyonunda eksiklikler olduğunu ve fekal kontaminasyon riskini işaret etmektedir. Su arıtma tesislerinin ve dezenfeksiyon yöntemlerinin iyileştirilmesi, antibiyotik direncinin önlenmesi ve halkın bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın sonuçları, suyun güvenli ve hijyenik bir şekilde temin edilmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır.Article Investigating Nurses and Nurse Managers Experiences During the COVID-19 Pandemic: A Phenomenological Study(2024) Bacaksız, Feride Eşkin; Seren, Arzu Kader Harmancı; Güngör, Serkan; Bilgin, Osman; Baykal, Ülkü; Alan, HandanGiriş: Türkiye, ‹1.000 kişiye düşen hemşire sayısı› açısından OECD ülkeleri arasında sonuncuya yakın sırada yer almaktadır. Hemşireler ve hemşire yöneticiler zaten pandemi öncesi normal dönemlerde zor şartlar altında özveriyle hizmet veriyorlardı ve bu pandemi döneminde daha da zorlaştı. Bu nedenle hemşirelerin ve hemşire yöneticilerin pandemi sürecindeki deneyimlerinin araştırılması gelecekteki olası pandemilere karşı hemşirelik bakımında iyileştirme yapılması açısından önemlidir. Amaç: Bu çalışma, hemşirelerin ve hemşire yöneticilerin COVID-19 pandemisi sırasındaki deneyimlerini araştırmayı amaçlamıştır. Yöntem: Araştırmada fenomenolojik nitel yaklaşım kullanılmıştır. Örneklemi, COVID-19 pandemisi sırasında çalışan 14 yönetici hemşire ve 14 hemşire oluşturmuştur. Veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak sesli ve görüntülü görüşme yapılarak çevrimiçi olarak toplanmıştır. Bulgular, nitel araştırmaları raporlamak için birleştirilmiş kriterlere dayalı olarak rapor edilmiştir. Bulgular: Verilerin analizinin ardından, Türkiye’deki hemşire yönetici ve hemşirelerin COVID-19 zorluklarına ve deneyimlerine yönelik tutumları üç temaya ayrılmıştır: “İletişim ve İş birliği”, “Eğitim/Gelişim” ve “Çalışma Koşulları/Çevre”. Sonuç: Araştırma, hemşire yöneticilerin iletişimi kolaylaştırmak, hemşirelerin eğitim ve gelişim ihtiyaçlarını karşılamak ve personel hemşirelerin çalışma koşullarını iyileştirmek için büyük çaba sarf ettiği sonucuna varmıştır. Araştırma ayrıca, hemşire yöneticilerin hassas ve samimi yaklaşımlarının hemşirelerin dayanıklılığını artırdığını buldu. Hemşire yöneticilerin yönetim becerileri ve hemşirelerin pandemi sürecindeki deneyimleri, gelecekte ortaya çıkabilecek pandemi ve benzeri afetler in etkili bir şekilde yönetilmesi için değerli bilgiler ve kanıtlar sunmaktadır.Correction Determining the Type 2 Diabetes Risks and Healthy Lifestyle Behaviors of First Year University Students (Vol 6, Pg 420, 2022)(Dokuz Eylul Univ inst Health Sciences, 2023) Eroglu, Nermin; Temiz, Gamze