TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.14627/9
Browse
Recent Submissions
Article Simülakrın Cazibesi ve Modern Toplumun Özgünlük Revizyonu: E-Gerilla Pazarlama Uygulamaları(2025) Tosyalı, Hikmet; Şenel, Gamze SatarJean Baudrillard’ın simülakr kavramı üzerine yaptığı derinlemesine çalışmalar, modern toplumun karşı karşıya olduğu zorlukların ve tehlikelerin anlaşılmasına önemli bir bakış açısı sunmaktadır. Baudrillard, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte gerçeklik ile sanal arasındaki sınırların giderek bulanıklaştığını ve bu durumun bireyi gerçek olmayan bir “gerçeklik” algısına sürüklediğini öne sürer. CGI (Computer Generated Imagery: Bilgisayarla Üretilen Görselleştirme) teknolojisiyle üretilen görüntüler, günümüzde bu simülasyonun en belirgin örneklerinden biridir. Geleneksel gerilla pazarlama yöntemleri bir süredir e-gerilla pazarlama adı altında CGI teknolojisi kullanılarak sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşan yaratıcı kampanyaların vitrini haline gelmiştir. Bu yeni nesil gerilla pazarlama yönteminin, yaratıcılığın sınırlarını zorlayarak dikkat çekici kampanyalar ürettiği yadsınamaz bir gerçek. Ancak eğer bir deneyim tamamen yapay bir ortamda gerçekleşiyorsa, bu deneyimin özgünlüğü sorgulanabilir mi? Mevcut çalışma, Jean Baudrillard’ın simülasyon teorisini merkeze alarak, ortaya çıkan yeni gerçeklik algısını ve bu algının özgünlük üzerindeki etkilerini, e-gerilla pazarlama uygulamaları üzerinden ele almayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilen Türkiye’deki CGI reklamlar, Baudrillard’ın üç aşamalı çerçevesine göre yorumlanmıştır. Ardından, gerçek ve temsil arasındaki geleneksel bağın kopuşu ve gerçeğin yerini alan hipergerçekliğin izleyici deneyimini nasıl şekillendirdiği kullanıcı yorumlarıyla ortaya konmuştur. Elde edilen bulgular, CGI teknolojisiyle hayata geçirilen e-gerilla pazarlama uygulamalarının gerçeklik ile kurgu arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdığını ve izleyicinin gerçeklik algısını bozarak toplumsal bağlamda anlam kaybına yol açtığını göstermektedir. Bu süreçte, izleyicinin dünya anlayışı, değerleri ve beklentileri yeniden şekillenirken bireysel deneyimi, dolayısıyla özgünlük anlayışı da değişmektedir. Sonuç olarak, CGI içeriklerin ve e-gerilla pazarlama uygulamalarının yaygınlaşması, gerçeklik ve kurgunun iç içe geçtiği bir dünyada bizi özgünlük kavramını yeniden değerlendirmeye zorlamaktadır.Article Virginia Woolf’un “Street Haunting: A London Adventure” Denemesinde Şehirde Dolaşmanın Kadın Biçimi(2025) Uyurkulak, SerhatBu makale, Virginia Woolf’un 1927 tarihli “Street Haunting: A London Adventure” başlıklı denemesini ve buradaki aylak kent gezginliğinin (flânerie) kadına özgü tasvirini ele almaktadır. Makalenin başında edebiyat çalışmalarında mekânın önemi ve güncel akademik incelemelerde gözlemlenen ve “mekânsal dönüş” adı verilen değişim kaydedilmektedir. Ardından, şehirlerin modernist edebiyattaki rolüne, özellikle de bu akıma mensup metinlerdeki yer ve zamanları, anlatı özelliklerini ve temaları şekillendirmedeki etkisine değinilmektedir. Ayrıca, Henri Lefebvre ve Yi-Fu Tuan gibi “mekânsal dönüş”ün öncüleri arasında yer alan isimlerin temel fikirlerine genel bir bakış sunulmaktadır. Çalışmada Woolf’un denemesinin aylak kent gezginliği üzerine benzersiz bir yaklaşım sergilediği, yazarın şehir sokaklarında bir içe bakış ve duygusal derinlik hissiyle dolaştığı öne sürülmektedir. Woolf’un şehir manzarasına dair gözlemleri ve şehirdeki yabancılarla karşılaşmaları, günlük yaşamın olanca karmaşıklığını yansıtan zengin bir potansiyel anlatı dokusu yaratmasına olanak tanımaktadır. Bu çalışmada ayrıca Michel de Certeau’nun yürümeyi bir tür taktiksel-retorik direniş ve anlam yaratma edimi olarak ortaya koyduğu kuramı tartışılmakta ve de Certeau’nun fikirlerinin Woolf’un denemesiyle ilişkisi öne çıkarılmaktadır. Woolf’un aylak kent gezginliği, erkek “flanör” figüründen farklı olarak yalnızca şehir kalabalığının ve çevrenin mesafeli biçimde gözlemlenmesiyle ilgili değildir, aynı zamanda yazarlığa dair bir yön de barındırmaktadır zira Woolf, şehirde dolanırken yaşadığı duyguları ve deneyimleri yazdıklarına yansıtmaktadır. Bu incelemede esas olarak Woolf’un kadın aylak kent gezgini (flanöz) tasvirinin geleneksel kamusal alan anlayışlarına meydan okuduğu, kadınların deneyimlerinin kentsel çevreyi ve bu çevrenin temsillerini yeniden tanımladığı vurgulanmaktadır.Article Bir Vakıf Üniversitesindeki Hemşirelik Öğrencilerine Uygulanan Akran Bağımlılık Programının Madde Tüketimine Etkisi: Yarı Deneysel Çalışma(2025) Dikec, Gul; Savaş, Metehan Savaş Mete; Kılıç, Sude; Vargel, Çağla; Yazgan, İlknurAmaç: Bu çalışmanın amacı, bir vakıf üniversitesinde öğrenim gören ve bağımlılık yapıcı madde kullanan bir grup hemşirelik bölümü öğrencilerine uygulanan Akran Bağımlılık Programının, öğrencilerin madde tüketim oranları üzerinde etkisini belirlemektir. Yöntem: Çalışma tek grup, ön-test, son-test, yarı deneysel çalışma deseninde yapıldı. Veriler İstanbul’daki bir vakıf üniversitesinde, 2023-2024 eğitim ve öğretim yılı bahar yarıyılında araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan Bilgi Formu ile toplandı. Bir afiş hazırlanarak öğrencilere program ve araştırma duyuruldu. Çalışmaya katılmayı kabul eden öğrencilere, Akran Bağımlılık Programı uygulandı. Akran Bağımlılık Programı, bağımlılık ile ilgili bir seminer ve ardından broşür dağıtımı, daha sonra üniversite girişinde açılan akran standı ve akran danışmanlık gruplarından oluşmaktadır. Program araştırmacılar tarafından oluşturuldu. Çalışma, örneklemini madde kullandığını bildiren 27 hemşirelik öğrencisi oluşturdu. Verilerin analizinde ki-kare ve non-parametrik testlerinden Wilcoxon İşaretli Sıra testi kullanıldı. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 20,96 (1,53), %63’ü kadın, %33,3’ü üçüncü sınıf öğrencisi, %70,4’ü ekonomik durumunu orta algılamaktaydı. Akran Bağımlılık Programı öncesi ve sonrası hemşirelik öğrencilerinin madde tüketim oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: Gelecek çalışmalarda standardize edilmiş araçlar ve ölçümlerle yapılandırılmış akran programlarının ya da daha önce madde kullanan akranların liderliğindeki programların etkinliği incelenmelidir.Article Tsunami Farkındalığı: Hasköy, Beyoğlu, İstanbul Örneği(2025) Yücel, Gül; Taşkın, Hilal; Günaydın, Doğa HazalDeniz ve okyanus içinde deprem tetiklemeli oluşan tsunami, etkisi altındaki kıyı yerleşimlerinde önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Risk azaltma çalışmaları kapsamında toplumun tsunami farkındalığının arttırılması, olası afetlerin zararlarını azaltmak için önem taşımaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, afet öncesi toplumun bilgi düzeyinden yola çıkarak tsunami farkındalık çalışmalarının önemini vurgulamaktadır. Çalışmada, tsunami tehlikesi altında olan yerleşimde yaşayanların, tsunami afet bilgisi ve farkındalık düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırmada veriler, amaçlı örneklem yöntemi ile seçilen yerleşimdeki ticari işletme sahip ve çalışanlarıyla gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış görüşme yoluyla elde edilmiştir. Veriler İstanbul Beyoğlu İlçesi Hasköy semtinde Piripaşa Mahallesi sınırlarında kalan ve Haliç kıyısına paralel sahil yolu üzerindeki 50 ticari işletmeden aktif faaliyette olan 22’sinden toplanmıştır. Görüşmede tsunami farkındalığına yönelik temel bilgi düzeyinin ölçülmesi kapsamında beş soru yöneltilmiştir. Anket sorularında, tsunami tahliye yolu levhalarına ait görseller de kullanılmıştır. Sorular, görüşülen kişi demografik özellikleri, işyeri faaliyet alanı, tsunami tehlike bilgisi, bulunulan bölgenin tsunami riski, tsunami tahliye bilgisi ve tsunami etkilerinden korunma kapsamında ilgili kurum ve kuruluş bilgisine yöneliktir. Araştırma sonuçları, ankete katılan işletmelerin ağırlıklı olarak hizmet sektöründe faaliyet gösterdiğini işaret etmekte ayrıca katılımcıların tsunami tehlike bilgi düzeyi ve tsunami sırasında doğru davranış bilgisinin düşük seviyede olduğunu ortaya koymaktadır.. Katılımcıların %50’sinin bölgenin tsunami açısından risk taşımadığı görüşüne karşın, %59 oranında tsunami uyarı levhalarından haberdar olmaları diğer önemli tespitlerdedir. Tsunami bilgisi ve bölgenin tsunami risk düzeyi hakkında farkındalığın geliştirilmesi önemli ve önceliklidir.Article Söylem ve Mimari Ürün: Yapay Zekâ Destekli Karşılaştırmalı Bir Analiz Modeli(2025) Guray, Tayibe Seyman; Uyan, BetülMimarlık söyleminin somut tasarım ürünlerine dönüşümü, mimarlık kuramı ve tasarım araştırmalarının temel kaygılarından biri olmaya devam etmektedir. Tarihsel olarak, toplumsal olgular mimarlık söylemini sürekli olarak şekillendirmiş; bu söylem ise yapı formlarının ortaya çıkışını etkilemiştir. Ancak söylem ile yapıt arasındaki ilişkinin doğası belirsizliğini korumaktadır. Genellikle ön tasarım aşamasında geliştirilen söylem, bir projenin soyut değerlerini kapsar ve çoğunlukla metinsel ve görsel araçlar aracılığıyla ifade edilir. Tasarım bilişi veya tasarım kavrayışı araştırmaları, mimari fikirlerin eskizler ve yinelemeli süreçler yoluyla nasıl geliştiğini inceleyerek el ile zihin arasındaki etkileşime vurgu yapmıştır. Ancak bu tür çalışmalar, sınırlı yineleme örnekleri ve yorumlayıcı öznelik nedeniyle erken aşama tasarım düşüncesinin tüm karmaşıklığını yakalamakta zorlanmaktadır. Bu sınırlamayı aşmak amacıyla, bu çalışma mimarlık söylemi ile ortaya çıkan yapıt arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için yapay zekanın —özellikle metinden görsele üretim modellerinin potansiyelini araştırmaktadır. Yapay zeka, tek bir söylemsel girdiden birden fazla görsel çıktı üreterek, geleneksel olarak nitel ve belirsiz olan bu süreci keşfetmek için yeni bir yöntem sunmaktadır. Mimarlık açısından önemli iki örnek çalışma Rem Koolhaas’ın Modern Sanatlar Müzesi (MoMA) için genişletme projesine yönelik Charette sunumu ve Brian Cantley’nin Syntaxonome adlı mimari tasarım çalışması farklı söylemsel ve biçimsel özellikleri nedeniyle seçilmiştir. Her iki projenin söylemi, bir metinden-görsele yapay zeka modeli aracılığıyla işlenmiş ve görsel yorumlar oluşturulmuştur. Bu çıktılar, orijinal tasarım ürünleri ile karşılaştırılmıştır. Nicel ölçütler ve karşılaştırmalı diyagramlar aracılığıyla sunulan bulgular, söylem-mimari ürün sürekliliğine dair yeni içgörüler sağlamakta ve mimarlık araştırmalarında yapay zekâ destekli yöntemlerin potansiyelini ortaya koymaktadır.Article Sporcularda Zihinsel Dayanıklılık ile Algılanan Ebeveyn Tutumları Arasındaki İlişkide Erken Dönem Uyum Bozucu Şemaların Aracı Rolü(2025) Karagozoglu, Cengız; Çelik, Elif NurBu çalışmanın amacı, algılanan ebeveyn tutumları, erken dönem uyum bozucu şemalar ve sporcuların zihinsel dayanıklılığı arasındaki ilişkiyi şema terapi modelinden analiz etmektir. Çalışmanın örneklemini en az 2 yıllık lisanslı spor deneyimi olan, 18–30 yaş aralığında, bireysel veya takım sporlarıyla uğraşan 153’ü kadın ve 172’si erkek olmak üzere toplam 325 sporcu oluşturmaktadır. Verilerin toplanması için demografik bilgi formu, “Young Şema Ölçeği - Kısa Form 3,” “Kısaltılmış Algılanan Ebeveyn Tutumları Ölçeği-Çocuk Formu” ve “Sporda Zihinsel Dayanıklılık Envanteri” nden yararlanılmıştır. Aracılık analizi sonuçları, başarısızlık (R2 = .25, p < .001) ve dayanıksızlık şemalarının (R2=.109, p < .001) algılanan ebeveyn reddi ile zihinsel dayanıklılık arasındaki ilişkiye kısmen aracılık ettiğini göstermiştir. Sobel testi incelendiğinde ise dayanıksızlık şemasının algılanan ebeveyn aşırı korumacılığı ile sporcuların zihinsel dayanıklılığı arasındaki ilişkide tam aracılık etkisi (z=-3.52, p < .001), başarısızlık şemasının ise algılanan ebeveyn duygusal yakınlığı ile zihinsel dayanıklılık arasındaki ilişkide kısmi aracılık etkisi (z=3.84, p < .001) gösterdiği görülmüştür. Bu bağlamda algılanan ebeveyn tutumlarının başarısızlık ve dayanıksızlık şemalarının aracı etkisiyle sporcuların zihinsel dayanıklılığı üzerinde etkili olduğu ifade edilebilir.Article Nörolojik, Pediatrik ve Psikiyatrik Rehabilitasyonda Çalışan Ergoterapistlerde Algılanan Stres, İş Tatmini ve Mesleki Yaşam Kalitesinin Karşılaştırılması: Kesitsel Bir Araştırma(2025) Doğu, Selma Ercan; Aydöner, SelenAmaç: Ergoterapistlerin algılanan stres düzeyleri, iş doyumu ve mesleki yaşam kalitesi çalışma alanlarına göre değişiklik gösterebi lir. Çalışmanın amacı; nörolojik, pediatrik ve psikiyatrik rehabilitasyon alanlarında çalışan ergoterapistlerin algılanan stres düzeyleri, iş do yumu ve mesleki yaşam kalitelerini karşılaştırmaktır. Gereç ve Yön temler: Çalışmaya; nörolojik, pediatrik ve psikiyatrik rehabilitasyon alanlarında çalışan 86 ergoterapist katıldı. Veriler Sosyodemografik Form, Algılanan Stres Ölçeği, Minnesota İş Doyumu Ölçeği ve Mesleki Yaşam Kalitesi Ölçeği ile elde edildi. Bulgular: Pediatrik, psikiyatrik ve nörolojik alanlarda çalışan tüm ergoterapistlerin algılanan stres, iş doyumu ve mesleki yaşam kalitesi puan ortalamaları benzerdi. Ergote rapistlerin çalışma alanlarına göre algılanan stres, iş doyumu ve mes leki yaşam kalitesi puanları açısından bir fark bulunmazken, pediatrik rehabilitasyonda çalışan ergoterapistlerin Mesleki Yaşam Kalitesi Öl çeği’nin Şefkat Memnuniyeti alt ölçeği puan ortalamaları, nörolojik ve psikiyatrik rehabilitasyonda çalışan ergoterapistlerden daha yüksekti. Sonuç: Farklı rehabilitasyon alanlarındaki ergoterapistler benzer algı lanan stres, iş doyumu ve genel mesleki yaşam kalitesi düzeyleri ser gilerken, pediatrik rehabilitasyondakiler istatistiksel olarak daha yüksek şefkat memnuniyetine sahipti. Pediatrik alanda şefkat memnuniyetinin yüksek olmasına katkıda bulunan faktörleri araştırmak ve diğer reha bilitasyon alanlarında bu yönü geliştirmeye yönelik stratejileri göz önünde bulundurmak için daha fazla araştırma yapılması önerilmektedir.Article Beden Eğitimi Ders İkliminin Değerlendirilmesi: Ölçek Uyarlama Çalışması(2025) Akın, Nurgül Keskın; Asci, HülyaAmaç: Bu çalışmada, Beden E ğitimi Öğretmeninden Algıla- nan Destekleyici ve K ısıtlayıcı Güdüsel İklim Ölçeği’nin [Teacher- Created Empowering and Disempowering Motivational Climate Questionnaire in Physical Education (EDMCQ-PE)] Türkçe versiyo- nunun psikometrik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: 193 k ız (ya ş ort.=12,24±1,11) ve 228 erkek (ya ş ort.=12,25±1,08), toplam 421 ortaokul öğrencisi (6, 7 ve 8. sınıflar; yaş ort.=12,25±1,09) çalışmaya gönüllü kat ılmıştır. Otuzdört maddeden oluşan Beden Eğitimi Öğretmeninden Algılanan Destekleyici ve Kısıt- layıcı Güdüsel İklim Ölçeği’nin yapısı beş alt ve iki üst faktörden oluşan iki düzeyli hiyerar şik model, be ş faktörlü model ve iki faktörlü model olmak üzere üç farklı model ile test edilmiştir. Veriler, Doğrulayıcı Fak- tör Analizi (DFA) ve Açımlayıcı Yapısal Eşitlik Modellemesi (AYEM) yöntemleri kullanılarak analiz edilmi ştir. Bulgular: DFA sonuçlarına göre, test edilen 3 model de yeterli uyum indekslerine ula şamamıştır. Modelden 3 maddenin ç ıkarılması ve yapılan modifikasyonlar sonra- sında 2 faktörlü model için kabul edilebilir uyum de ğerleri elde edil- miştir. İki düzeyli hiyerar şik model ve 5 faktörlü model için DFA sonuçları yeterli uyum göstermemiştir. AYEM sonucunda 2 faktörlü mo- delin ve 5 faktörlü modelin kabul edilebilir ve iyi uyum değerlerine sahip olduğu bulunmuştur. İki faktörlü model için yeterli yakınsak geçerlik ve iyi iç tutarlılık değerlerine ulaşılmıştır. Sonuç: Bu sonuçlar, EDMCQ- PE’nin 2 faktörlü yapısının, Türk öğrencilerin beden eğitimi derslerinde öğretmenden algılanan güdüsel iklimin destekleyici ve k ısıtlayıcı yön- lerini değerlendirmek için uygun bir araç olduğunu göstermektedir.Article Ebeveynler için Sportif Yetenek Geliştirme Ortamı Ölçeği’nin Türkçe Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması: Metodolojik Çalışma(2024) Karadag, Duygu; Öztürk, Gülden Malkoç; Aşçı, Fevziye HülyaAmaç: Çalışmada, Ebeveynler İçin Sportif Yetenek Geliştirme Or- tamı Ölçeğinin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirli ğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Ölçek 7’li Likert tipinde, 28 madde beş alt boyuttan (uzun vadede gelişim, bütünsel kaliteli hazırlık, destekleyici çevre, iletişim ve beklentilerin planlanması) oluşmaktadır. Araştırmanın ev- renini Marmara Bölgesi’nde altyap ı liglerinde aktif spor yapan 12-18 ya ş aralığındaki çocuklar ın ebeveynleri olu şturmuştur. Çal ışmaya 139 anne (Xyaş=41,26±4,23) ve 84 baba (Xyaş=42,65±5,08) olmak üzere 223 ebeveyn (Xyaş=42,78±4,61) gönüllü olarak katılmıştır. Ölçeğin faktör yapısı için doğ- rulayıcı faktör analizi ile yapılmıştır. Ölçeğin yakınsak ve ıraksak geçerliği için ise ortalama açıklanan varyans [average variance extracted (AVE)], bi- leşik güvenirlik [composite reliability (CR)], maksimum payla şılan var- yansın karesi [maximum shared squared variance (MSV)] ve payla şılan varyansın karesinin ortalaması [average shared square variance (ASV)] de- ğerleri hesaplanmıştır. Ölçeğin güvenirliğini sınamak için Cronbach alfa iç tutarlık ve CR katsayıları hesaplanmıştır. Bulgular: Doğrulayıcı faktör ana- lizi üç modifikasyonla birlikte ölçe ğin yapı geçerliğine ait uyum değerle- rinin kabul edilebilir oldu ğunu göstermiştir (x 2/df=1,83; karşılaştırmalı uyum indeksi=0,90; artan uyum indeksi=0,90; yakla şık ortalama karekök hatası=0,06; standartlaştırılmış hata kareleri ortalamasının karekökü=0,07). Hesaplanan MSV, ASV ve AVE değerleri ölçeğin yakınsak ve ıraksak ge- çerliğini destekler niteliktedir. Güvenirlik analiz sonuçlarına göre Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı 0,72 (bütünsel kaliteli hazırlık) ile 0,85 (uzun vadede gelişim) arasında değişmektedir. Ölçekte yer alan maddelere ait CR değer- leri ise 0,75 (bütünsel kaliteli haz ırlık) ile 0,86 (uzun vadede geli şim) ara- sındadır. Sonuç: Elde edilen bulgular, Ebeveynler İçin Sportif Yetenek Geliştirme Ortamı Ölçeğinin ebeveyn perspektifinden, sporcuların yetenek geliştirme ortamlarının kalitesinin değerlendirilmesi için geçerlik ve güve- nirlik koşullarını sağladığını ortaya koymaktadıArticle Shirley Jackson’ın “The Lottery” Öyküsünde Kötülüğün Sıradanlığı ve Araçsal Akıl(2025) Uyurkulak, Serhat; İngiliz Dili ve Edebiyatı BölümüBu makale, Hannah Arendt ve Max Horkheimer’ın kuramsal çerçevelerini kullanarak Shirley Jackson’ın “The Lottery” başlıklı kısa öyküsünün ayrıntılı bir yorumunu sunmaktadır. Öykünün okuyucuda yarattığı dehşeti insan doğasındaki zalimliğe ya da kör gelenekçiliğe bağlayan nispeten basitleştirici açıklamaların aksine bu çalışma, öyküdeki toplu öldürme ritüelinin bürokratik ve gayrişahsi şekilde gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkan kötülüğün sıradanlığı ve araçsal akıl kavramları üzerinden bir metin çözümlemesi sunmaktadır. Bu incelemede, “The Lottery” öyküsündeki köylülerin eylemlerinin içsel bir kötülükten değil aklın araçsallaştırılmasından ve siyasal gücün bürokratikleşmesinden kaynaklandığı savunulmaktadır. Bu durum, Arendt’in tezine uygun olarak, sıradan bireylerin eleştirel bir akıl yürütmeksiniz tamamen “düşüncesiz” bir şekilde hareket ettiklerinde vahşet dolu eylemleri hayata geçirebildiklerini göstermektedir. Ayrıca, köylülerin geleneğe bağlılığı geçmişe yönelik aşırı bir saygıdan değil onu yönetici bir otorite olarak kabul etmelerinden ileri gelmektedir. Bu durumda asıl fetişleştirilen, Horkheimer’ın araçsal akıl kavramını örnekleyen bir biçimde insanların geleneğe sadakatle uymalarını sağlayan verimlilik veya etkililik prosedürü olmaktadır. Bu açıdan Jackson’ın kısa öyküsü, özellikle II. Dünya Savaşı sonrası bağlamda, herhangi bir şekilde sınırlandırılmamış araçsal aklın modern toplumda taşıdığı tehlikeler hakkında çarpıcı bir uyarı niteliği taşımaktadır.Article Finansal Stres Düzeyi ve Algılanan Yönetici Desteğinin İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkilerinin İncelenmesi(2025) Özkılıçcı, Gökçe; Psikoloji BölümüGünümüz dünyasında stres kaynaklarının sayısı oldukça fazladır. İnsanların en temel stres kaynaklarından biri de finansal stres düzeyidir. Özel yaşamın yanı sıra iş yaşamına olan etkileri de göz önüne alındığında finansal stres ile ilgili yapılan çalışmaların sınırlı olduğu dikkati çekmektedir. Finansal stresin iş yaşamına olan etkilerini araştırmak gerek çalışanların iş yerinde kurduğu ilişkiler bakımından gerekse işten ayrılma niyetlerine olan etkisi açısından önem teşkil etmektedir. Bu amaçla çalışmada, finansal stresin ve algılanan yönetici desteğinin işten ayrılma niyeti ile olan ilişkilerini belirlemek ve aracılık model testi gerçekleştirmek hedeflenmiştir. Türkiye’de özel sektörde aktif olarak çalışan toplam 390 katılımcıdan kolayda örnekleme yöntemiyle ve çevrim içi olarak veri toplanmıştır. Yapılan analizler sonucunda, işten ayrılma niyeti ile finansal stres arasında pozitif; algılanan yönetici desteği ile negatif yönde ilişkiler bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca, finansal stresin işten ayrılma niyeti üzerinde algılanan yönetici desteğinin kısmi aracılık rolünün bulunduğu saptanmıştır. Çalışmanın, çalışanların finansal stres düzeylerinin örgütsel davranışa olan yansımalarını ele alması bakımından katkı sunması beklenmektedir.Article Artificial Neural Networks in Drug Addiction Diagnosis(2025) Karaman, Engin; Yönetim Bilişim Sistemleri BölümüThis study aims to find a simple mechanism to help researchers and families identify addicts. In this paper, the Artificial Neural Network (ANN) method has been examined to determine whether a person is an addict. In this study, the dataset obtained from students from different countries and published as open source by Atif Masih was used. This dataset contains 50343 samples with 11 features. The study involved testing and comparing multiple neural network architectures based on their average classification accuracy. When the correlation matrix is examined, it is seen that the relationships between the variables are almost negligible. This can be attributed to the fact that the variables are categorical. Each architecture was trained using 10 different seed numbers, and the mean accuracy was calculated accordingly. The experiment results have obtained 75.53% classification accuracy for correct diagnosis in our system. Our model could significantly expedite the diagnosis and treatment of addiction, providing a valuable tool for families, physicians, and investigators. The paper proposes a Decision Support System (DSS) for diagnosing addiction, leveraging one of the most widely-used machine learning techniques: Artificial Neural Networks (ANN).Article Kronik Migren Tanılı Bireylerde Fiziksel Aktivite Düzeyi, Ağrı Özellikleri, Katastrofizasyonu, Santral Sensitizasyon ve Fonksiyonel Durum Parametrelerinin Araştırılması-Kesitsel Çalışma(2025) Celenay, Seyda Toprak; Düşgün, Elif Sena; Aydın, Meliha; Baran, Selin; Terapi ve Rehabilitasyon BölümüAmaç: Bu çalışmanın amacı, kronik migren tanılı bireylerde fiziksel aktivite (FA) düzeyi ile ağrı özellikleri ve katastrofizasyonu, santral sensitizasyon ve fonksiyonel durum arasındaki ilişkiyi incelemekti. Yöntem: Çalışmaya kronik migren tanısı alan 116 birey [yaş: 33,00 (19,00-55,00) yıl] dahil edildi. Fiziksel ve sosyodemografik özellikler, migren ile ilgili klinik bilgiler kaydedildi. Ağrı özellikleri kapsamında ağrı şiddeti ve ağrı süresi kaydedildi. FA düzeyi “Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi-Kısa Formu” ile, ağrı katastrofizasyonu “Ağrıyı Felaketleştirme Ölçeği” ile, santral sensitizasyon “Santral Sensitizasyon Ölçeği” ile, ve fonksiyonel durum “Migrene Bağlı Dizabilite Değerlendirme Ölçeği” ile değerlendirildi. Bulgular: Bireylerin %30,20’sinin (n=35) inaktif, %47,40’ının (n=55) minimal aktif ve 22,40’ının (n=26) aktif olduğu görüldü. FA düzeyi ile ağrı şiddeti (r=-0,245, p=0,008), ağrı süresi (r=-0,208, p=0,025) ve ağrı katastrofizasyonu (r=-0,190, p=0,041) arasında negatif yönde zayıf bir ilişki bulunurken, FA düzeyi ile santral sensitizasyon (r=-0,198, p=0,033) arasında çok zayıf bir ilişki bulundu. FA düzeyi ile fonksiyonel durum arasında ilişki olmadığı saptandı (p>0,05). Sonuç: Çalışmanın sonucunda kronik migren tanılı bireylerin FA düzeyi arttıkça ağrı şiddeti, süresi, katastrofizasyonu ve santral sensitizasyonun azaldığı görüldü. Ayrıca FA düzeyi ile fonksiyonel durum arasında ilişki olmadığı bulundu. Düzenli FA’nın faydaları göz önünde bulundurulduğunda kliniklerde bu bireylere özgü FA programlarının oluşturulması teşvik edilmelidir.Article Measuring Shoulder Abduction Strength Using 2 Different Dynamometers: Comprehensive Intrarater and Interrater Reliability and Validity(Turkish Assoc Orthopaedics Traumatology, 2025) Atli, Ecenur; Topaloglu, Mahir; Hosbay, Zeynep; Ozdincler, Arzu Razak; Fizyoterapi Ve Rehabilitasyon BölümüObjective: The purpose of this study is to investigate the intrarater and interrater reliability of handheld dynamometer (HHD) measurements in assessing isometric muscle strength of the shoulder abductors and to compare these results with those obtained using a fixed dynamometer (FD). Methods: The study involved 25 voluntary participants, all over the age of 18, asymptomatic (with no injuries in the upper extremity), and not engaged in overhead sports. The participants were evaluated twice by 2 different testers who were experienced in orthopedic rehabilitation, at 90 degrees of shoulder abduction in the scapular plane. On the first measurement day, Tester 1 performed measurements using both HHD and FD, while on the second measurement day, both testers used only the HHD. A 3-to 7-day interval separated the 2 measurement sessions. Paired-samples t-tests were used to evaluate the systematic bias between the testers. Spearman's rank correlation coefficient, intraclass correlation coefficient, standard error of measurement, and minimal detectable change were calculated. The statistical significance level was accepted as P < .05. Results: Data from 22 participants (15 women, 7 men; mean age: 23.00 +/- 3.19 years) were analyzed, as 3 individuals did not attend the final assessment. A strong correlation (r = 0.772) was found between Tester 1's HHD measurements and FD, while a similarly strong correlation (r = 0.748) was observed for Tester 2's HHD measurements. Excellent intrarater reliability (intraclass correlation coefficient [ICC]= 0.941) was found between Tester 1's measurements, and excellent interrater reliability (ICC= 0.889) was found between testers. Conclusion: Handheld dynamometer has demonstrated excellent interrater and intrarater reliability and high validity for assessing shoulder abductor muscle strength in research and clinical use. Since the muscle strength of testers using the HHD may influence the results, the FD may be a more appropriate option when the study population is stronger than the testers. Studies involving different clinical populations and testers with varying experience levels are needed to improve the relevance of the results. Level of Evidence: Level III, Diagnostic Study.Article In Vitro Efficacy of Sumac (Rhus coriaria) Extracts Against Leishmania Tropicana and Leishmania Mexicana: A Preliminary Study from Turkiye(Istanbul Univ, 2025) Mete, Ergun; Ozel, Yener; Bardakci, Hilal; Durmuskahya, Cenk; Koseler, Aylin; Kurt, Ozgur; Eczacılık Meslek Bilimleri BölümüObjective: Cutaneous leishmaniasis (CL) is a common clinical manifestation of leishmaniasis. Here, the in vitro anti-leishmanial efficacy of sumac extracts was tested for the first time on both Leishmania (L.) tropica and L. mexicana isolates using Rhus (R.) coriaria plant, which was collected in western Anatolia. Materials and Methods: The dried and powdered fruits of R. coriaria were macerated in acetone, ethyl alcohol, and ethyl alcohol-water mixture at room temperature for two days. The pooled extracts were evaporated under reduced pressure and lyophilized form for the study. Isolates of L. tropica and L. mexicana in Acibadem University R&D Laboratory were initially thawed and cultivated in NNN medium. Assessments were made using the haemocytometer and MTT methods at 24 and 48 h, compared with meglumine antimoniate as the control group. Results: For L. tropica, the effective concentration ranges of the extracts and the infusion were found to be 578.13-289.06 pg/mL and 289.06-144.53 pg/mL, respectively. For L. mexicana, the ranges were found to be 289.06-144.53 pg/mL and 144.53-72.27 pg/mL, respectively. It was shown that all extracts of R. coriaria were effective against both L. tropica and L. mexicana in higher doses, compared to meglumine antimoniate. Conclusion: An interesting finding was that higher sumac doses were required to eliminate L. tropica of the Old World, compared to L. mexicana of the New World. In addition, the aqueous alcohol extract showed efficacy that lasted for 48 h in half doses compared to others in L. tropica. Further assessments for both the identification of the active compounds within R. coriaria and their efficacy in vivo are planned.Article 2023 Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Üniversite Öğrencilerinin Oy Verme Eğilimi: Nitel Bir İnceleme(2025) Özkılıçcı, Gökçe; Uyar, Merve Hazer Yiğit; Psikoloji Bölümü; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler BölümüBu çalışma, Mayıs 2023’te yapılan Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanma hakkına sahip olan üniversite öğrencilerinin hangi cumhurbaşkanı adayını desteklediklerini ve o adayı desteklemelerinin ardında yatan nedenleri ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda İstanbul’da üniversite eğitimine devam eden 448 katılımcıya ulaşılmıştır. Katılımcıların Cumhurbaşkanı adaylarını tercih sebepleri oy verme davranışı ve başkanlaşma alan yazını çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışmada MAXQDA programı kullanılmıştır ve çalışma nitel analiz yöntemi ile değerlendirilip değişkenler arasında çeşitli ağ haritası analizleri ile desteklenmiştir. Analizler sonucunda cumhurbaşkanı tercihlerinin gelir, yaş ve cinsiyet değişkenleri bakımından farklılaşmadığı ancak oy verme nedenlerinin birbirinden farklılaştığı tespit edilmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu için “değişim” ve “sebebi yok”; Recep Tayyip Erdoğan ve Muharrem İnce için “kişisel özellikler” ve “ideoloji”; Sinan Oğan için ise “ekonomi” ve “kararsızlık” söylemleri ön plana çıkmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular oy verme davranışı alanında çalışacak araştırmacılara ve siyaset bilimi ile ilgilenen kişilere yeni bir bakış açısı sağlamayı hedeflemektedir. Özellikle hedeflediği seçmen kitlesini yakından tanımak ve onlara uygun propaganda stratejileri geliştirmek isteyen siyasetçiler ve siyasi partiler için de bu çalışmanın katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Article Mekân ve Eğitim İlişkisi: Okul Öncesi Eğitimde Yaratıcılığı Destekleyen Fiziksel Ortamların Rolü(2025) Koyuncu, Bengisu; Deval, Özge; Aytekin, Emel Basarik; İç Mimarlık Ve Çevre Tasarımı BölümüYaratıcı potansiyelleri destekleyen okul öncesi eğitim ortamları, çocukların sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimlerine katkı sağlar. Bu çalışmada, okul öncesi eğitim mekânlarının yaratıcı potansiyeli destekleme açısından ortak özellikleri analiz edilerek yeni bir mekânsal organizasyon modeli oluşturulmuştur. Betimsel araştırma kapsamında nitel yöntemlerden 'durum çalışması' benimsenmiş, bütüncül tekli durum deseni seçilmiştir. Araştırma, İstanbul Kadıköy’de bir anaokulunda yürütülmüş, amaçlı örnekleme yöntemiyle 10 çocuk ve 3 öğretmenle çalışılmıştır. Veri toplama sürecinde “Yaratıcı Öğrenme Ortamlarının Değerlendirilmesi Ölçeği” ve açık uçlu görüşme formları kullanılmıştır. Sonuçlar, geniş ve esnek mekânların yaratıcı gelişimi desteklediğini göstermiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda, çocukların yaratıcılığını artıracak bir mekân tasarım modeli geliştirilmiş ve standartların iyileştirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.Article İstanbul’da Bulunan Ahşap Evlerin Kullanıcı Memnuniyeti Açısından Değerlendirilmesi(2025) Kaplan, Elif Erkoç; İç Mimarlık Ve Çevre Tasarımı BölümüAhşap evler, geleneksel Türk mimarisinde önemli yere sahip yapılardır. Geçmiş dönemde Anadolu’da yapılan evlerin çoğunluğunun ahşap olduğu görülmektedir. Ahşap doğal, sıcak, geri dönüştürebilir, tasarım esnekliği olan ve ülkemizde kaynağı kolay bulunabilen bir malzemedir. Bir yüzyıl öncesine kadar Anadolu’da yaygın olarak kullanılan ahşap yapıların kullanımı günümüze ulaşan süreç içerisinde oldukça azalmıştır. Türkiye’nin deprem bölgesi üzerinde yer alması ve ülkemizde son yıllarda yaşanan depremler nedeniyle ahşap evlere olan ilgi artmış, ahşap evlerde yaşamak isteyen kullanıcı sayısı çoğalmıştır. Özellikle 1999 Marmara depreminden sonra oluşan bu ilgi artışı dikkat çekicidir. Ancak günümüze ulaşan süreçte bu ilginin süreklilik göstermediği düşünülmektedir. Türk yapı sektöründe ahşap yapım sistemleri betonarme sistemler kadar yaygın kullanılmamaktadır. Deprem bölgesi olan ülkemizde betonarme sistemle oluşturulan yapılar yerine ahşap ve çelik sistemler gibi depreme karşı daha güçlü dayanım gösterebilen sistemlerin kullanımının artırılmasının gerekliliği açıktır. Ahşap yapılara, ahşap malzemenin getirdiği birtakım olumsuzluklar nedeniyle kullanıcı açısından ön yargı ile yaklaşıldığı düşünülmektedir. Bu çalışma kapsamında İstanbul’da 1999 Marmara depremi sonrasında inşa edilen ahşap yapılarda ikamet eden kullanıcıların, olumlu ve olumsuz yargılarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın yazarı tarafından özgün olarak hazırlanan bir anket formu, ahşap ev kullanıcılarına yüz yüze olarak uygulanmıştır. Çalışmaya 62 ahşap ev kullanıcısı katılmıştır. Çalışma sonucunda ahşap ev kullanıcılarının ahşap evlerde yaşamaktan mutlu oldukları ve bu evlerde yaşamaya devam etmeyi düşündükleri görülmüştür. Depreme dayanım açısından güçlü olan ve zayıf zeminler üzerine kolaylıkla inşa edilebilen ahşap yapım sistemlerinin yaygınlaştırılması ve kullanım alanının artırılmasına yönelik dikkat çekilmesi, çalışmanın ülkemiz yapı sektörüne vereceği katkı olarak düşünülmektedir.Article Mültecilere Yardım Eden Profesyoneller Arasında İkincil Travmatik Stres ve Başa Çıkma Deneyimleri: Nitel Bir Çalışma(2025) Dikec, Gul; Uygun, Ersin; Küçüknane, Ayşegül; Hemşirelik Bölümüİnsani yardım çalışanları sağladıkları hizmetler gereği yoğun ve uzun süreli travmatik deneyimlere maruz ka- lır. Bu çalışmanın amacı, İstanbul’da bir sivil toplum kuruluşunda mültecilerle çalışan insani yardım çalışanla- rının ikincil travmatik stres deneyimlerini ve başa çıkma yöntemlerini incelemektir. Fenomenolojik desende yapılan bu nitel çalışma verileri, yarı yapılandırılmış bir görüşme formu kullanılarak Temmuz-Ağustos 2020 ta- rihlerinde derinlemesine görüşmeler yoluyla toplandı. Örneklem sosyal hizmet uzmanları, sağlık eğitimcileri, avukatlar, saha çalışanları, vaka yöneticileri ve koruma görevlileri olmak üzere 13 katılımcıdan oluştu. Verilerin analizi Colazzi’nin fenomenolojik yorumlama yöntemi ile yapıldı. Bulgular, beş ana tema (duygular, ruhsal du- rum değişiklikleri, işin tatmin edici yönleri, yorucu yönleri ve başa çıkma) ve 15 alt tema altında sınıflandırıldı. Mültecilere yardım sağlayan insani yardım çalışanlarının sıklıkla üzüntü, öfke ve korku yaşadıkları; hayatların- daki değişiklikleri fark ettikleri, bazen işlerinden yoruldukları bazen de memnun oldukları ve kendilerine yak- laşarak ya da uzaklaşarak başa çıktıkları bulundu. Mevcut bulgular göz önünde bulundurulduğunda, insani yardım çalışanlarına yönelik süpervizyon ve akran desteğinin sağlanması ve sürdürülmesi önerilebilir.
