Fenerbahçe Üniversitesi
Permanent URI for this communityhttps://acikerisim.fbu.edu.tr/handle/123456789/1
Browse
Browsing Fenerbahçe Üniversitesi by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 147
- Results Per Page
- Sort Options
Article 1930’lu Yıllarda Türk Dış Politikasındaki Değişim: Amerikan Dışişleri Belgelerinde Türkiye’nin Alman Ekonomik ve Siyasi Baskısını Dengeleme Girişimleri(2020) Sivis, EfeBu çalışmada Türkiye’nin 1930’lu yıllardaki dış politikası, Amerikan Dışişleri belgeleri ışığında incelenmiştir. Ankara’nın dış politikası ile paralel bir seyir izleyen dış ekonomik ilişkilerinde 1930’lu yılların ikinci yarısından itibaren Almanya’ya ağırlık veren bir modelden daha dengeli bir modele doğru bir değişimin yaşandığı görülmektedir. Söz konusu değişimin Türk ekonomisi üzerindeki Alman etkisinin azaltılması yönünde gerçekleştiği, İtalya’nın 1936 yılında Etiyopya’yı işgaliyle Türkiye’nin politikalarında değişimin başladığı, Almanya’nın 1938 yılında Avusturya’yı, 1939 yılında Çekoslovakya’yı işgaliye Ankara’nın İngiliz-Fransız ittifakına yaklaştığı görülmektedir. Bu süreçte Türkiye, ABD’ye yönelik ekonomik destek taleplerinden herhangi bir sonuç alamasa da İngiltere’nin Türk ekonomisine yönelik kredi tahsis etmek suretiyle Alman etkisinin kırılmasına destek verdiği görülmektedir. Nitekim Türkiye-İngiltere arasında savunma konusunda iş birliğini öngören Türkİngiliz Deklarasyonu 12 Mayıs 1939 tarihinde yayımlanmış ve Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcından önce 19 Ekim 1939 tarihinde İngiltere’nin başı çektiği Türk İngiliz-Fransız Üçlü İttifakı’na dâhil olmuştur. Çalışmada Almanya’nın Türkiye’nin politika değişikliklerine ilişkin hamleleri ve Türkiye’nin yer aldığı Üçlü İttifak Antlaşması’nın ekonomik boyutu mevcut literatüre ve Amerikan arşiv belgelerine dayanarak ele alınmıştır.Article Abd'nin Avrupa Enerji Pazarına Yönelik İzlediği Dış Politika: Kaya Gazı Devrimi ve Avrupa Pazarında Rus Hâkimiyetine Karşı Lng Hamlesi(2019) Sıvış, EfeBu makale, Avrupa gaz pazarının kapasitesini ve Rusya'nın ana gaz tedarikçisiolduğunu göz önünde bulundurmak suretiyle, Avrupa gaz pazarının halen gelişmesürecinde olan Kuzey Amerika gazı için henüz yararlanılmamış bir kaynak olduğunuortaya koymaktadır. Çalışma, ABD ve Rusya’nın enerji sektörü özelinde ilişkilerinejeopolitik çerçevede geniş ve kapsamlı genel bir bakış sunmakta, diğer yandan hemABD hem de Rusya’nın enerji politikası için Avrupa enerji piyasasının öneminivurgulamaktadır. Makalede, güvenlikleştirme teorisi ve enerji güvenliği kavramlarıçerçevesinde ABD’nin dış politikasının analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmadayöntem olarak ABD’nin bölgeye ilişkin enerji politikaları bölgeselcilik kavramıçerçevesinde analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucu, ABD’nin Avrupa doğal gazpiyasalarındaki çıkarının, yalnızca Avrupa’nın Rus doğal gazına olan bağımlılığınıazaltma konusunda ‘yardım etmenin’ ötesinde olduğunu, ABD’nin nihai dış politikahedefinin Avrupa’nın önde gelen bir doğal gaz tedarikçisi olarak tebarüz etmekolduğunu öngörmektedir.Article Adolesan Sporcularda Olumlu Beden İmgesi ile Mükemmeliyetçilik İlişkisinde Öz Şefkatin Aracılık Rolünün Spor Türüne Göre İncelenmesi(2024) Güngören, Fatma Eda; Aşçı, F. HülyaBu çalışmanın amacı adolesan sporcularda olumlu beden imgesi ile mükemmeliyetçilik ilişkisinde öz şefkatin aracılık rolünün spor türüne göre incelenmesidir. Çalışmaya İstanbul ilindeki kulüplerde bireysel ve takım sporlarıyla uğraşan, en az 2 yıl spor deneyimi olan 381 (x̄yaş=15,95± 1,05) kız sporcu katılmıştır. Çalışmaya katılan sporculara Kişisel Bilgi Formu, Beden Değeri Ölçeği-2; Öz Şefkat Ölçeği-Kısa Formu ve Spora Özgü Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği uygulanmıştır. Verilerin analizi Process Macro eklentisi aracılığıyla IBM SPSS kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada aracılık ilişkisini incelemek amacıyla oluşturulan modelleme ‘Koşullu Süreç Modeli’ kullanılarak incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre, mükemmeliyetçiliğin kişisel standartlar (B=-0,16; p<0,00), hatalarla aşırı ilgilenme (B=-0,33; p<0,05), algılanan ebeveyn baskısı (B=-0,13; p<0,05) ve algılanan koç baskısı (B=-0,20; p<0,05) alt boyutları ile öz şefkat arasında negatif ilişki vardır. Mükemmeliyetçiliğin kişisel standartlar (B= 0,38; p<0,05) alt boyutu olumlu beden imgesi ile pozitif ilişkiliyken, hatalarla aşırı ilgilenme (B=0,04; p>0,05), algılanan ebeveyn baskısı (B=0,14; p> 0,05), ve algılanan koç baskısı (B=0,01; p> 0,05), olumlu beden imgesi arasındaki ilişki anlamlı bulunmamıştır ve tüm bu ilişkilerde spor türü düzenleyici role sahip değildir. Ayrıca, bulgular öz şefkatin; kişisel standartlar, hatalarla aşırı ilgilenme, algılanan ebeveyn baskısı ve algılanan koç baskısı ile olumlu beden imgesi arasındaki ilişkiye aracılık ettiğini, bu aracılık etkisinde spor türünün düzenleyici rolü olmadığını göstermiştir. Sonuç olarak, adolesan sporcuların mükemmeliyetçilik düzeyleri öz şefkatten etkilenerek onların, olumlu beden imgesi düzeylerini etkilemektedir ve bu etkiler sporcuların bireysel veya takım sporu ile uğraşmalarına göre değişmemektedir.Article Ağ Toplumlarında Gündelik Yaşamın “Kusursuzluğu”(2022) Güzel, EbruHer geçen yıl internetin ve ona bağlı mobil araçların yaygınlaşması, dijital sosyal ağlara erişebilirliğin zaman ve mekandan bağımsız doğası, gündelik yaşamın rutin/akışını da değiştirmektedir. İnternet teknolojilerinin gelişimi sonucunda yaşanan kültürel ve toplumsal değişim Manuel Castells’e göre, “ağ toplumu”nu yaratmıştır. Gerçek ile sanalın birbirine karıştığı ağ toplumlarında yaşama ilişkin algı da dönüşmüştür. Baudrillard’a göre bu hipergerçeklik çağında gerçeklikten söz edilemeyeceği için taklit de yerini benzeşime bırakmıştır. Bireylerin benlikleri de katılımcısı oldukları sosyal medya platformunun habitusuna göre şekillenmektedir. Arkadaşlık kurma, mesajlaşma, albüm oluşturma ya da profesyonel bir iş ağına katılım amacıyla bu çevrimiçi sosyal ağların ortak unsuru profillere yansıyan “kusursuz” imajlardır. Burada bireyler, ister öz-sergileme isterse de bilgi paylaşımı amacıyla onlardan beklenildiği gibi kusursuz bir performans sahnelenmektedir. Kusursuzluğun kültürel olarak ivme kazanması gündelik yaşam pratiklerini de değişime uğratmaktadır. Sosyal ağlar yoluyla gerçekliğin, benliğin ve kültürel değişimin araştırıldığı bu çalışmada kusursuzluk fenomenine odaklanılmıştır. Sosyal medya kullanımında dünya liderliğine aday Türkiye’de, gündelik yaşama dair araştırmaların doygunluğu da düşünülerek, yeni bir sorunsal olarak “kusursuzluk fenomeninin” çevrimiçi örüntüler üzerinden araştırılmasının iletişim antropolojisi alanındaki çalışmalara da katkı sağlanacağı öngörülmektedir. Araştırmada alanyazını taraması sonucu elde edilen bilgiler sonuç bölümünde eleştirel bir perspektifle yorumlanmıştır.Article Akademik Güdülenme İle Üniversiteye Aidiyet Duygusu Arasındaki İlişki(2023) Özdemir, Petek AkmanAkademik güdülenme ve üniversiteye aidiyet, öğrencilerin eğitim yaşamını etkileyen, olumlu sosyal ve akademik sonuçları olan önemli etmenler olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmada, üniversiteye aidiyet duygusu bileşenlerinin (aidiyet, diğer öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından kabul edilme) farklı akademik güdülenme türleri (içsel güdülenme, dışsal güdülenme ve güdülenmenin olmaması) ile ilişkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 18 ile 22 yaşları arasındaki 390 üniversite öğrencisi katılmıştır. Öğrencilere Akademik Motivasyon Ölçeği ve Üniversiteye Aidiyet Ölçeği uygulanmıştır. Hiyerarşik regresyon analizleri, kız öğrencilerin akademik güdülenmelerinin erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğunu ve yaş arttıkça dışsal güdülenmenin azaldığını göstermiştir. Aidiyetin akademik içsel ve dışsal güdülenmeyi pozitif, güdülenmenin olmamasını ise negatif yönde yordadığı bulunmuştur. Öğretim üyelerinin kendilerine ilgi ve saygı gösterdiğini hisseden öğrencilerin akademik dışsal güdülenme puanlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Güdülenmenin olmaması modeline öğrenciler tarafından kabul edilme negatif yönde katkıda bulunmuştur. Öz-Belirleme Kuramı çerçevesinde değerlendirilen araştırma sonuçları, destekleyici sosyal ve akademik ortamın üniversite eğitiminde önemli rol oynadığını göstermiştir.Other Aktivist Reklamlara Yönelik Y ve Z Kuşağının Tutumunun Satın Alma Niyetine Etkisi(2024) Ugur, Hülya; Tosun, Nurhan ZeynepTüketicilerin beklenti ve istekleri doğrultusunda markaların toplumsal konuları gündeme getirerek yeniden canlanması ve eşitlik, adalet gibi temel ve varoluşsal konuları içeren reklam mesajları, yeni bir reklam paradigmasının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Aktivist reklamcılık olarak ifade edilen bu yaklaşım markaların reklam kampanyalarında hedef kitlelerine toplumsal ve sosyal konulara yönelik mesajlar iletmelerini içermektedir. Özellikle toplumsal ve sosyal konularda daha duyarlı olan ve markalardan farklılıklar bekleyen Y ve Z kuşakları için markaların aktivist bir duruş sergilemeleri büyük önem taşımaya başlamıştır. Bu doğrultuda bu çalışma, yeni bir reklamcılık akımına ışık tutan aktivist reklamlara yönelik tutumların satın alma niyeti üzerindeki etkisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda çalışmada reklama yönelik tutum oluşumu üzerinde önemli bir etkiye sahip olan (a) reklam değeri, (b) güvenilirlik (c) bilgilendiricilik, (d) aldatıcılık, (e) eğlendiricilik ve (f) rahatsız edicilik tutum değişkenlerinin aktivist reklama yönelik tutum ve satın alma niyeti üzerindeki etkisi de irdelenmiştir. Bu bağlamda çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden biri olan anket tekniği kullanılarak 417'si Y kuşağı ve 417'si Z kuşağı olmak üzere 834 birey anket çalışmasıyla değerlendirilmiştir. Y ve Z kuşağı katılımcıları bağlamında aktivist reklamlara yönelik tutumların satın alma niyeti üzerindeki etkisi değerlendirildiğinde, regresyon analizinin bağımlı değişken (satın alma niyeti) ile bağımsız değişken (reklama yönelik tutum) arasındaki etkileşimi anlamlı bir şekilde ortaya konmuştur. Ayrıca reklama yönelik tutum oluşumunda önemli rol oynayan tutum değişkenleri boyutlarının aktivist reklama yönelik tutum ve satın alma niyeti üzerindeki etkisi değerlendirildiğinde, bağımlı değişkenler (tutum, satın alma niyeti) ile bağımsız değişkenler (reklam değeri, bilgilendiricilik, aldatıcılık, eğlendirici ve rahatsız edici, güvenilirlik) arasındaki etkileşimi açıklayan regresyon analizinin de anlamlı sonuçlar verdiği görülmektedir.Article Alevilerin Yüzyıllık İktisadi Tarihi(2023) Boz, Çiğdemİktisat tarihi insanlığın hayatta kalma çabalarının bir hikayesi ise bu hikâye ülkeden ülkeye hatta aynı ülke içindeki topluluklara göre değişiklik gösterecektir. Türkiye’nin en kalabalık azınlık grubunu oluşturan Alevilerin Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar olan hayatta kalma hikayesine odaklanan bu çalışmada Alevi topluluklarının bu yüzyıllık süreçte geçirdiği sosyoekonomik dönüşümler ele alınmaktadır. Bu dönüşümleri tespit etmek ve arkasında yatan faktörleri anlamak için günümüzde artık farklı disiplinlerden gelen araştırmacıların katkılarıyla oluşmuş geniş bir Alevilik literatürü bulunmakla birlikte konuya iktisadi açıdan yaklaşan çalışmaların eksikliği göze çarpmaktadır. Oysa Alevilik ve Aleviler iktisadi bakış açısından ele alınması gereken pek çok veriyle doludur. Literatürdeki bu boşluğu doldurmak adına ilk adımlardan biri olmayı amaçlayan bu çalışmada, literatürdeki mevcut bulguların iktisadi olarak yorumlanmasının yanında sözlü tarih yöntemine de başvurulmuştur. Geleneksel kurumları ve toplumsal örgütlenmesi en az beş yüz yıl öncesine kadar götürülebilecek olan Alevilik Cumhuriyet reformları ile belli bir dönüşüme uğramış olsa da Aleviler açısından esas kırılma 1960’larda başlayan kente göçle birlikte başlar. İktisadi birikimleri ve becerileri bakımından diğer göç edenlerden negatif yönde ayrışan Aleviler, dil ve dini inanç açısından da dezavantajlı konuma sahiptirler. Bu eşitsizliklerini kamusal eğitim ve sağlık hizmetleriyle telafi ederek yükselmeye çalışan Aleviler 1980’lerden sonra bu olanakları da kaybetmişler ve siyasi iktidarlar nazarında marjinal konumlarını korumaya devam etmişlerdir. Özellikle kamuda belli mevkilere gelmeleri halen imkânsız olan Aleviler açısından Cumhuriyet’in hedeflediği eşit yurttaşlık idealine ilk yüzyılın sonunda ulaşılabilmiş değildir.Article Altı-12 Aylık Bebeklerin Anne Sütü ile Beslenme Durumlarının ve Tamamlayıcı Beslenme Uygulamalarının Değerlendirilmesi(2023) Ilktac, Havvanur Yoldas; Güldemir, Hilal Hizli; Garipağaoğlu, MuazzezGiriş: Yaşamın ilk yılı büyümenin en hızlı gerçekleştiği dönemdir. Anne sütü ile beslenme süresi ve tamamlayıcı beslenme uygulamaları, annelerin özelliklerine, ülkelere ve bölgelere göre farklılık gösterebilmektedir. Popülasyona özgü stratejiler geliştirmek için toplumun taranması ve değerlendirilmesi önemlidir. Amaç: Bu araştırma, 6-12 aylık bebeklerin anne sütü ile beslenme durumlarının ve tamamlayıcı beslenme uygulamalarının değerlendirilmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanan bu araştırma, araştırmayı katılmayı kabul eden 536 anne-bebek çifti ile gerçekleştirildi. Verilerin toplanmasında anne ve bebeğe ait bilgilerin yer aldığı Kişisel Bilgi Formu kullanıldı. Bulgular: Tek başına anne sütü ile beslenme süresi 4,26 ± 1,97 ay olduğu saptandı. Tamamlayıcı beslenmeye ise 22,62 ± 2,79 haftada başlandığı bulundu. Lise ve lisans-lisansüstü mezunu annelerin ilkokul mezunu annelere kıyasla istatistiksel olarak daha uzun süre tek başına anne sütü verdikleri belirlendi (p < 0,05). Annelerin %86,5’inin bebeklerine ilk tamamlayıcı besin olarak yoğurt verdikleri, ilk bir yaş içerisinde bebeklerin %42,9’unun tuz, %20 ,8’inin şeker ve %14,7’sinin ise bal tükettikleri saptandı. Sonuç: Tamamlayıcı beslenmeye 6 aydan önce başlandığı, annelerin eğitim düzeyi arttıkça sadece anne sütü verme süresinin arttığı belirlendi. Annelerin bebek beslenmesindeki eksikliklerinin önlenmesinde, anne sütü ve tamamlayıcı beslenme konusundaki eğitimlerin arttırılmasının önemli olduğu düşünüldü. Annelere verilen eğitimlerin, annenin eğitim düzeyi göz önüne alınarak bireysel, uygulamalı ve annelerin soru ve sorunlarına çözüm getirecek nitelikte yapılması önerilmektedir.Article Altı-12 Aylık Bebeklerin Beslenme ve Büyüme-gelişme Durumlarının Değerlendirilmesi(2020) Güldemir, Hilal Hizli; Garipağaoğlu, Muazzez; Altınbaş, ZeynepAmaç: Çalışma 6-12 aylık bebeklerin beslenme ve büyüme durumunudeğerlendirmek amacıyla yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışmaya İstanbul ili, Çekmeköy ilçesinde Haziran-Eylül2014 tarihleri arasında izlenen 300 anne-bebek çifti alınmıştır. Demografikveriler bir anket formu ile alınmış, bebeklerin bir günlük besin tüketimlerikaydedilmiş, ağırlık ve boy uzunlukları hemşireler tarafından ölçülmüştür.Bebeklerin ağırlık ve boy uzunlukları ise ülkemiz için geliştirilmiş büyümeeğrileri ve Z skoru ile, günlük enerji ve besin ögeleri alımları TÜBER’e göredeğerlendirilmiştir.Bulgular: Bebeklerin yüzde 45,3’ü kız ve yaş ortalaması 10,1±1,9 ay idi.Bebeklerin doğum ağırlık ve boyları ise sırasıyla 3,2±0,4 kg ve 49,8±2,4 cmiken, vücut ağırlığı, boy uzunluğu ve BKİ’leri sırasıyla: 9,3±1,5 kg, 72,4±5,9cm, 0,73±2,24 olarak saptanmıştır. Doğum ağırlığı, boy uzunluğu ve BKİ Zskoru -1, +1 SD olan bebeklerin oranları sırasıyla: %69,0, %47,4 ve %52,9iken, mevcut durumda %59,1, %44,9, %42,4 olarak bulunmuştur. Bebeklerindoğumdan sonraki süreçte vücut ağırlığı ve BKİ’lerindeki artışın istatistikselolarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p>0,05). Tüm grupta bebeklerin%76,3’ünün anne sütüne devam ettiği belirlenmiştir. Annelerin ilk tamamlayıcı besin olarak yoğurdu (%33,1) tercih ettikleri, bunu muhallebi (%15,7)ve meyve püresinin (%13,4) izlediği gözlenmiştir. Yoğurt, sebze-meyve,yumurta, et ve tavuğun başlama zamanının sırasıyla: 24,7±4,6, 24,9±5,3,26,6±6,1, 29,6±8,3 hafta olduğu saptanmıştır. Bebeklerin günlük beslenmeleriyle enerjiyi 971±274 kcal, proteini 27,8±12,0 g, demir dışındaki tümenerji ve besin ögelerini yeterli hatta fazla aldıkları görülmüştür.Tartışma: 6-12 ay dönemindeki bebeklerin enerji dahil, pek çok besin ögesini fazla tükettikleri, doğumla karşılaştırıldığında BKİ’lerinin yüksek olduğugözlenmiştir.Sonuç: Annelerin tamamlayıcı beslenme ve büyüme gelişme konusundabilinçlendirilmesinin yararlı olacağı düşünülmüştür.Master Thesis Amatör Spor Kulüplerinin Gelir Modelleri Yönetiminin İncelenmesi(2024) Açıkyol, Soner; Öğüt, Esin Esra ErturanBu çalışmanın amacı, amatör spor kulüplerinin gelir modelleri yönetiminin incelenmesidir. Araştırmanın temel sorusu 'amatör spor kulüplerinin gelir modelleri yönetimi nasıldır?' olup araştırma açımlayıcı betimsel türdedir. Araştırmanın evrenini Türkiye'deki spor kulüpleri, örneklemini ise Kocaeli'nde bulunan 21 amatör spor kulübü oluşturmaktadır. Araştırmaya yalnızca amatör spor kulüpleri dahil edilmiş olup profesyonel futbol kulüpleri dışlanma kapsamında tutulmuştur. Araştırmada örneklem belirleme yönetimi olarak amaçlı örneklem yöntemlerine başvurulmuştur. Örneklem yöntemlerinden kartopu örneklem yöntemi temel alınmış, buna ek olarak kolayda örneklem yöntemi tercih edilmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği seçilmiştir. Görüşmelerde toplam 11 soruya ilaveten çeşitli sonda soruları sorularak görüşülen kişinin konuyu derinlemesine açıkladığından emin olunmuştur. Ardından kayıtlar aynı gün deşifre edilerek dijital görüşme metinleri oluşturulmuştur. Verilerin analizinde 'içerik analizi' tekniği kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde spor kulüplerinin üye geliri elde etme kapasiteleriyle sponsor ve bağış gibi gelirlerinin yetersiz olduğu, giderlerinin özel ve kamu kulüplerinde farklılık gösterdiği görülmüştür. Kulüplerin 7405 sayılı Kanun sonrası hukuki statüleri bakımından farklı biçimlendiği ancak işleyiş bakımından aynı olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak amatör spor kulüplerinin gelir ve gider kaynakları yönetimine bakıldığında görüşmeciler tarafından yetersiz bulunduğu anlaşılmış, 7405 sayılı yasadan önceki işleyiş ile yasadan sonraki işleyiş arasında kulüpleri çok etkileyen bir durum olmadığı görülmüştür. Özellikle yasaya uygun olduğu halde gelir elde etmek üzere üyelik aidatı gibi önemli bir kalemin etkili biçimde kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Araştırma bulgularından gelir elde etme güçlükleri yaşayan kulüplerin finansal kapasitelerinin kulüp temeline dayanan bir spor sistemi için yeterli olmadığı sonucuna varılabilir. Araştırmanın bulgularından ortaya çıkan sonuç ve alanyazın dikkate alınarak bazı öneriler ortaya konulmuştur. Araştırmanın sonuçlarına bağlı kalarak ortaya konulan bu önerilerin amatör spor kulüplerinin yasa sonrası gelir modelleri yönetimine ışık tutması beklenmektedir.Article Antakya’nın Geleneksel Evlerinin Avlu Özellikleri Üzerine Bir İnceleme(2019) Bozkurt, Selvinaz GülçinYapıların orta kısmında yer alan, üstü açık ya da kapalı olabilen geniş bahçe açıklıklarına avlu denilmektedir. Türk mimarisinde avlular dışarıya kapalı, gökyüzüne açık mekanlar olup sosyal ve kültürel hayatın en önemli parçalarından biridir. Araştırmamıza konu olan ve çoğu 18. ve 19. yy’a ait olan Antakya’nın avlulu evleri de Antakya’nın sosyokültürel hayatını yansıtan en önemli mekanlar olma özelliğindedir. Ancak bu özellikteki evlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında, bazı zorluklarla karşılaşılmaktadır. Son yıllara kadar özgün niteliklerini büyük ölçüde koruyan bu evler, nüfus artışı ve çarpık kentleşmenin etkisiyle ya terk edilmiş ya da büyük oranda yapısal değişikliklere maruz kalmışlardır. Yeni gelişmelerin geçmişi yok ederek, sağlıksız ve kimliksiz bir şekilde gelişiyor olması alan için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Antakya’nın kültürel birikiminin çağdaş yöntemlerle doğru araştırılması ve tespit edilmesi, çözülmesi gereken sorunların başında gelmektedir. Bu nedenle bu çalışma kapsamında, Antakya’nın geleneksel evleri ve avlu yapıları incelenmiş, avlunun bölge halkı için iklim ve sosyokültürel açıdan en akılcı çözümler sunan mekanlar olduğu kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak bu çalışmada avlulu evlerin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, güncel kullanımda değerlendirilmesi ve günümüzde bu niteliklere sahip avlulu evlerin oluşturulmasının gerekliliği vurgulanmıştır.Article Antrenörün Kişilerarası Davranışlarının Değerlendirilmesi: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması(2022) Sarı, İhsan; Asci, HülyaBu araştırmanın amacı Bhavsar ve arkadaşları (2019) tarafından geliştirilen Üç Boyutlu Kişiler Arası Antrenör Davranışları Ölçeği’nin Türkçe versiyonunun geçerliği ve güvenirliğinin test edilmesidir. Bu ölçek, sporcu algısına göre antrenörün temel psikolojik ihtiyaçları destekleyici, engelleyici ve bu ihtiyaçlara ilgisiz davranışlarını ölçmektedir. Araştırmaya, 225 erkek ve 125 kadın olmak üzere toplam 350 (X̄yaş=18.74±4.35) sporcu katılmıştır. Katılımcılara kişisel bilgi formu, Üç Boyutlu Kişiler Arası Antrenör Davranışları Ölçeği ve Antrenör Davranışları Değerlendirme Ölçeği’nin olumlu ve olumsuz antrenör davranışları alt boyutları uygulanmıştır. Veriler AMOS 20 programında doğrulayıcı faktör analizi ile incelenmiştir. Yakınsak ve ıraksak geçerlik için değişkenler arasındaki Pearson korelasyon katsayıları ve ortalama açıklanan varyans (AVE) değerleri hesaplanmıştır. Güvenirliğin değerlendirilmesi için Cronbach alfa iç tutarlılık ve bileşik güvenirlik (CR) değerleri kullanılmıştır. Analizler sonucunda, faktör yükleri çok düşük olan 9 ve 10. maddelerin silinmesi ile model uyum indeksleri kabul edilebilir düzeye ulaşmıştır (χ2/sd= 453.372/165=2.75; RMSEA=.07, NFI=.90; NNFI= .92, CFI=.93, SRMR=.046). Ölçeğin “ihtiyaç engelleyici davranış” ve “ihtiyaca ilgisiz davranış” boyutları olumlu antrenör davranışları ile negatif yönde (p<.05, ıraksak geçerlik); olumsuz antrenör davranışları ile pozitif yönde ilişkilidir (p<.05, yakınsak geçerlik). “İhtiyaç destekleyici davranış” boyutu ise olumlu antrenör davranışları ile pozitif olarak (p<.05, yakınsak geçerlik); olumsuz antrenör davranışları ile negatif olarak ilişkilidir (p<.05, ıraksak geçerlik). AVE değerleri .51 ile .56 arasındadır. Cronbach alfa ve CR değerleri ise .86 ile .91 arasındadır. Sonuç olarak, Üç Boyutlu Kişiler Arası Antrenör Davranışları Ölçeği’nin Türkçe versiyonu sporcuların algısına göre antrenörlerin kişiler arası davranışlarını değerlendirmek amacı ile kullanılabilir.Article Avrupa Birliği ve Türkiye’de Sivil Toplumun Son On Yılı: Sivil Alanın Daralması Tartışmalarına Karşılaştırmalı Bir Bakış(2024) Köseoğlu, Nihan Akıncılar; Duygulu, ŞirinAdalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik hedefi doğrultusunda 2002 yılında ilk kez iktidara geldiğinde reform, demokratikleşme ve Avrupalılaşma sürecine odaklanmıştır. Türkiye'de sivil toplumun daha da gelişmesi, Kopenhag Siyasi Kriterlerinin yerine getirilmesinde çok önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Bu reform süreci 2005 yılında yavaşlamış ve Türkiye 2011 yılında ‘Avrupalılaşmama’ olarak adlandırılan yeni bir döneme girmiştir. AKP’nin AB üyelik vizyonundan kademeli olarak uzaklaşması ve genel demokratik gerileme, sivil alanın daralmasının arkasındaki ana nedenler olarak kabul edilmektedir. Ancak sivil toplumun mevcut sorunlarını açıklamada yapısal ve bağlamsal yerel faktörlere odaklanan savlar, resmin bir bölümüne ışık tutmaktadır. Sivil toplumun AB içinde karşı karşıya kaldığı sorunların, özellikle de demokratik gerilemenin bir sonucu olarak sivil alanın dünya genelinde daralmasının da altı çizilmelidir. Böyle bir bakış açısı, yalnızca karşılaştırmalı analiz için bir temel sağlamakla kalmaz, aynı zamanda AB'nin Türkiye’deki sivil toplumun üzerindeki etkisini sınırlayan daha geniş dinamiklerinin daha iyi anlaşılmasına da yardımcı olur.Article Avrupa’da Dijital Etik, İnsan Hakları Bağlamında Yapay Zekâ ve Algoritmik Ayrımcılık(2024) Köseoğlu, Nihan Akıncılar; Çetin, BelginMakale, Yapay Zekâ (YZ) kaynaklı insan hakları ihlallerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. YZ kullanımının etik çerçeve içinde gerçekleşmediği durumlarda insan hakları ihlallerinin ortaya çıktığını/çıkacağını iddia eden bu makale, önce YZ etiği ve dijital etik kavramlarının üzerinde durmaktadır. Makalenin kapsamı gereği, YZ etiğini meydana getiren Avrupa’da YZ ve insan hakları konulu yasal düzenlemeler temel alınmakta; ayrıca hakime/avukata ve bireylere yardımcı olan YZ uygulamalarından kısaca bahsedilerek, Avrupa’daki robot hakim uygulamalarına odaklanılmaktadır. Dolayısıyla makalenin sınırlılığı kapsamında, dijital etik ve YZ etiğinden bahsedildikten sonra, insan hakları bağlamında yapay zekâ kullanımı, başta Avrupa Birliği (AB) olmak üzere, OECD ve Avrupa Konseyi’nin hazırladığı yasal düzenlemeler, yapay zekâdan kaynaklanan insan hakları ihlalleri, yapay zekâ uygulamalarının ayrımcılık yasağı üzerindeki etkileri ve yeni bir ayrımcılık türü olarak algoritmik ayrımcılık konularına değinilmektedir. Türkiye’deki akademik çalışmalara bakıldığında, algoritmik ayrımcılık konulu henüz yeterli çalışma bulunmadığından, makalenin sunacağı akademik katkı yenilikçi olacaktır. Bu konuda -özellikle son birkaç yılda azımsanmayacak sayıda- Türkçe yayınlanmış diğer çalışmalar incelendiğinde, sanal mahkemeler, hakime/avukata ya da bireylere yardımcı olan yapay zekâ ve robot hakim yapay zekâ uygulamalarının tüm dünya genelindeki örneklerinin ele alındığı görülmektedir. Bu çalışmanın özgün değeri, YZ kaynaklı insan hakları ihlallerini önlemek için Avrupa’da YZ etiğinin oluşturulma sürecine odaklanmasındadır. Sonuç olarak, Avrupa’da YZ etik kurallarının oluşturulması, yaygınlaştırılması ve uygulanması süreci tamamlanmadıkça YZ kaynaklı insan hakları ihlallerinin devam edeceği kanısına varılmaktadır.Article Aylak Adam Romanı: Varoluşçu Bir Bakış(2023) Özkılıçcı, Gökçe“Varoluş özden önce gelir” sözüyle özetlenebilecek varoluşçuluk 19. yüzyılın sonlarında edebiyat, tiyatro ve psikoloji başta olmak üzere pek çok alana etki etmiştir. Bu çalışmanın amacı, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam romanını varoluşçu felsefenin ve psikolojinin temel kavramlarını göz önünde bulundurarak incelemektir. Bu kapsamda öncelikle eserin yazarı olan Yusuf Atılgan hakkında kısa bir bilgilendirme yapılacaktır. İzleyen bölümlerde adı geçen eserde yaşanan olaylar ve ana karakter (C.) varoluşçu felsefenin önde gelen isimlerinin üzerine düşündükleri bazı kavramlar çerçevesinde yorumlanacaktır. Bu çalışma, soyut bir kavram olan varoluşçuluğun ve onun ortaya attığı meselelerin Türkçe kaleme alınmış Aylak Adam romanında nasıl kurgulandığını ve şekillendiğini göstermenin bir aracı olmayı hedeflemektedir.Article “Barış Akarsu Merhaba” Filminin İzlerkitle Üzerindeki Etkisinin Duygu Analizi Yöntemiyle Değerlendirilmesi(2023) Arkan, NilSosyal medya, bireylere, fikirlerini ifade edebilmeleri, belirli konularda bilgi ve fikir alışverişi yapabilmeleri imkanı sağlamaktadır. Günümüzde sosyal medya forum sayfalarının, tartışma sitelerinin artmasıyla birlikte, sosyal medyanın iki yönlü bir iletişim şekli oluşunun sonucu olarak kamuoyunun belirli konulardaki duygu ve düşünceleri çeşitli yöntemlerle saptanabilmektedir. Sinema da bu konulardan biridir ve vizyondaki veya dijital video platformlarındaki filmler hakkında insanların ne düşündüğü tespit edilip değerlendirilebilmektedir. Bu çalışmada, 2022 yılında vizyona giren “Barış Akarsu Merhaba” filminin, duygu analizi yöntemi kullanılarak izleyicinin film hakkındaki duygu ve düşüncelerinin değerlendirmesi yapılacaktır. Duygu analizi yöntemi kullanılarak yapılacak olan araştırmada değerlendirme sınırlılıkları kapsamında platform olarak Ekşi Sözlük seçilmiştir. Araştırmanın Ekşi Sözlük ile sınırlandırılmasının nedeni Türkiye’de sözlük tabanlı platformlar arasından en çok bilinen ve en sık ziyaret edilen platform olmasıdır (SimilarWeb, 2022). Aynı zamanda, içeriklerin kısa ve yazı formatında olması nedeniyle bu platform tercih edilmiştir. Araştırmada, izleyicilerin film hakkında olumlu, olumsuz ve nötr görüşleri ile bu görüşlerin alt başlıkları nedenleri ile analiz edilecektir. Analiz sonucunda, kullanıcıların büyük çoğunluğunun film hakkında olumsuz değerlendirmede bulunduğu, bu olumsuz değerlendirmelerden en yüksek oranın ‘yapım’ alt başlığına ait olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda, özellikle Türkiye’de çok fazla biyografi türünde film yapıldığı ve kişilerin artık izlememeyi tercih ettikleri görülmüştür. Ayrıca, oyunculuğun çok beğenilmesine rağmen filme konu olan gerçek kişinin, filminin yapılmasının gereksiz olduğu ve bunun maddi çıkar kaygısı taşıdığı sonucuna varılmıştır.Article Basında Kadına Şiddeti Olumlayan Dil Kullanımı (Bir İnternet Haberciliği Analizi)(2019) Ozgen, Ebru; Sarıoğlu, Elif BaşakÇalışmamızda kadına yönelik şiddetin medyada nasıl yer bulduğu,yapılan haber dili üzerinden şiddetin nasılmeşrulaştırıldığı/sıradanlaştırıldığı araştırılmıştır. Basında kadınayönelik şiddet haberleri aktarılırken konunun toplumsal sorumluluğunuhissetmek ve bu yönde bir sorumluluk duygusu ile hareket etmekgerekmektedir. Araştırmamızda sansasyonel olması ve daha çok ilgigörmesi amacıyla bu tür haberleri sunarken başlıklarda kullanılan“çarpıcı” ifadelerin sonuçları tartışılmaktadır.Her ne kadar kadına yönelik şiddet küresel bir sorun olsa daülkemizde gittikçe daha yüzeye çıkan bir yara olarak ön planaçıkmaktadır. Araştırmamızda, kadına yönelik şiddet haberlerinin nitelikyönünden analizi yapılacaktır. Çalışmada öncelikle kadına şiddetinküresel boyutları ve Türkiye’deki hızlı artışı masaya yatırılacaktır.Ardından, medyanın bu konudaki gücü göz önüne alınarak, Hürriyet,Sabah ve Posta internet gazete sitelerinde 1Kasım -1 Aralık 2018tarihleri arasında yayınlanan haberler incelenmiştir. Kadına şiddethaberlerini sunarken seçilen başlıkların “ekme kuramı” bağlamındatoplumsal karşılığı konusunda “içerik analizi” yöntemi ile araştırmayapılmıştır. Kadına şiddet haberleri aktarılırken kullanılan başlıklardaseçilen kelimeler, dil ve uslub detaylı olarak irdelenmiştir. Konununoldukça hassas olması sebebiyle haberin sunumunda objektif olunmasıve sansasyonel ifadelerden kaçınılması şiddete uğrayan kişilerin ikincilbir yara almamaları açısından elzemdir. Araştırmada internet üzerindenyayın yapan üç gazetenin mercek altına alınması sonucu kadına şiddethaberlerinde kullandıkları başlıkların daha çok sansasyonel olması yönünde seçildiği ve konunun hassasiyetinin göz ardı edildiğigözlemlenmiştir.Article Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Tasarımda Biçimlenişi : Akıllı Binalar(2022) Çakır, Hülya SoydaşBilgi ve iletişim teknolojilerinin ilerleyişi kullanıcı konforunu, sağlığını ve güvenliğini ön plana alan sistemlerin yaygınlaşmasına imkan sağlamaktadır. Günümüzde sürdürülebilir bir yaşam için akıllı binalar şehirlerde önemli örnekler teşkil etmeye başlamıştır. İnternetin ve bilgisayar teknolojilerinin gelişimi mimari tasarımda ve yapı sektöründe yeni sistemlerin kullanılmasına, akıllı binaların inşa edilebilmesine olanak sunmuştur. Dünya genelinde kaynakların verimli kullanımına, yaşam ve kullanım maliyetlerinin azaltılmasına, sağlıklı, güvenilir ve çevre dostu yapılara duyulan artan ihtiyaçlar bu gelişmeleri hızlandırmıştır. Bu çalışmada akıllı binaların gelişimine kadar olan süreçte toplumsal ve ekonomik unsurlar özetlenmektedir. Akıllı binaların tasarımında bilgi ve iletişim teknolojilerinin önemi ve desteği teknik olarak vurgulanmaktadır. Akıllı binaların değerlendirilmesinde başlıca kriterler ana başlıklar altında aktarılmaktadır. Araştırmada 2000 yılından sonra kullanıma açılan dünyanın farklı lokasyanlarından başarılı uygulama örnekleri olarak 5 farklı bina seçilerek incelenmektedir. Bu akıllı binaların, bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanarak ortaya çıkan ortak özellikleri, tasarım kriterleri, sürdürülebilirlik uygulamaları ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik katkıları belirlenerek çalışmada değerlendirilmektedir.Article Bir Alt-alan ve Yöntem Olarak Karşılaştırmalı Siyaset(2020) Eldem, TubaBu makalenin amacı siyaset biliminin metodolojik çekirdeğini oluşturan karşılaştırmalı siyasetintematik, işlevsel ve yöntemsel boyutlarını mercek altına alarak Türkçe dilindeki karşılaştırmalı siyaset literatürünün gelişimine katkı sunmaktır. Nitekim önemli birkaç ders kitabı (Kalaycığlu ve Kağnıcıoğlu 2014; Sayarı ve Bilgin 2016; Yayla 2014) ve iki çeviri kitap (Newton ve Deth, 2014; Lane, 2014) dışında Türkçe literatür oldukça kısıtlıdır. Bu makale bu konudaki eksikliğin giderilmesine katkı sunmak için karşılaştırmalı siyaseti, siyaset biliminin merkezi bir alt-disiplini olarak tanımlayarak diğer alt-alanlar ile ilişkisinin karşılaştırılması ile başlamaktadır. İkinci bölüm karşılaştırmalı siyasetin on dokuzuncu yüzyılın sonlarında Amerika Birleşik Devletleri’nde siyaset biliminin bir alt-alanı olarak ortaya çıkmasından bu yana tematik gelişimini tarihsel bir perspektifle gözden geçirmektedir. Üçüncü bölüm, ‘neden karşılaştırmalıyız’ sorusuna eğilerek karşılaştırmalı siyasetin amaç ve işlevleri üzerinde durmakta, karşılaştırmalı siyasetin yöntem boyutuna odaklanan dördüncü bölüm, karşılaştırmalı siyasette kullanılan yöntemleri araştırılan vaka sayısına göre tek vaka (N=1), birkaç vaka (Küçük N) ve birçok vaka (Büyük N) çalışmaları olmak üzere üçe ayırarak incelemektedir.Article Bir Nefroloji Kliniğinde İstenen Psikiyatri Konsültasyonlarının Değerlendirilmesi(2022) Çalışkan, Mahinur Betül; Dikeç, Mehmet; Yılmaz, Mürvet; Ata, Elvan Emıne; Dikec, GulAmaç: Bu çalışma, bir eğitim ve araştırma hastanesinin nefroloji\rkliniğinde yatarak tedavi edilen hastalara istenen psikiyatri\rkonsültasyonlarını incelemek amacıyla yapıldı.\rYöntem: Tanımlayıcı, retrospektif desende yapılan bu çalışmanın\rörneklemini bir eğitim ve araştırma hastanesinin nefroloji kliniğinde\rOcak 2016-Eylül 2019 tarihleri arasında yatarak takip edilen ve\rpsikiyatri konsültasyonu istenen 64 hasta oluşturdu. Hastaların dosya\rkayıtları incelenerek, hastalığa ve psikiyatri konsültasyonlarına\rilişkin özellikler değerlendirildi.\rBulgular: Konsültasyon istenen 64 hastanın %60.9’unun erkek;\rhastaların yaş ortalamasının 54.65±15.63 olduğu saptandı. Hastaların\r%47.7’sinin kronik böbrek ve %46.7’sinin akut böbrek hastalığı\rtanıları ile yatarak takip edildiği, %23.4’ünde retinopati ek tanısının\rbulunduğu belirlendi. Araştırmaya dahil edilen hastaların,\r%40.6’sına ajitasyon ve %28.1’ine depresif belirtiler ön tanısı ile\rkonsültasyon istendiği belirlenirken; hastaların konsültasyon sonrası\r%38.9’una uyum bozukluğu ve %22.2’sine duygudurum bozukluğu\rtanıları konulduğu saptandı. Konsültasyon sonrası hastaların\r%39.1’ine antipsikotik ilaç reçete edildiği saptandı. Hastaların\rpsikiyatri başvuru sayısıyla kreatinin ve potasyum değerleri arasında\rnegatif ve orta dereceli anlamlı bir ilişki bulunurken, konsültasyon\ristem sayısıyla FT4 değeri arasında ise negatif ve zayıf anlamlı ilişki\rsaptandı (p<0.05).\rSonuç: Bu çalışmada taranan hastaların çok küçük bir örneklemine\rpsikiyatri konsültasyonu istendiği belirlendi. Böbrek hastalıkları olan\rbireylerde biyopsikososyal süreçlerde belirgin problemler\ryaşanmasına bağlı olarak hastaların bütüncül değerlendirilmesi ve\rtedavi ekibi ile iş birliği içinde bakımının sağlanması önemlidir.\rHastaların nefroloji kliniğine kabulünden itibaren ruhsal\rdeğerlendirmelerinin yapılmasının yanı sıra gerektiğinde ruh sağlığı\rçalışanlarından konsültasyon istenmesi oldukça önemlidir.