1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Uyurkulak, Serhat"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 4 of 4
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Ezra Pound ve A. H. Tanpınar: Modernist Dünya Edebiyatında İki Otantiklik Biçimi
    (2023) Uyurkulak, Serhat
    Bu çalışma, yerleşik edebiyat tarihi anlatılarında Batıya özgü bir akım olarak değerlendirilen modernist edebiyatın küresel bir nitelik taşıdığı ve tüm dünyada bu edebiyatın kapsamına giren eserler üretildiği iddiasına dayanmaktadır. Bu iddianın temelinde bizzat modernlik olarak adlandırılan durumun dünyasal bir nitelik taşıması yatmaktadır. Modernlik, sömürgecilik ve emperyalizm yanında dünyanın çeşitli bölgelerinde görülen modernleşme ve Batılılaşma projeleriyle birlikte tüm dünyayı kapsayan bir olgu hâline gelmiştir. Bu makale, modernist edebiyatı kendinden önceki akımlardan ayıran biçimsel ve teknik yeniliklerin, modernlik durumunun ortaya çıkardığı yeni öznel ve toplumsal deneyimleri temsil etme ve bunlara karşılık verme çabasından kaynaklandığını öne sürmektedir. Bu bağlamda Ezra Pound’un “In a Station of the Metro” adlı şiiriyle Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur (A Mind at Peace) başlıklı romanı incelenmekte, bu eserlerin taşıdıkları biçimsel ve teknik özellikler ortak bir modernlik deneyimi üzerinden tartışılmaktadır. Farklı coğrafyalarda değişik biçim ve içeriklerle yaşanan bu ortak deneyim parçalanma, bütünlük hissinin kaybı, yabancılaşma ve bunların doğurduğu otantiklik arzusu olarak tespit edilmiştir. Pound’un şiirindeki imge anlayışıyla Tanpınar’ın romanındaki rüya estetiği yönteminin, ortak parçalanma deneyimine ve otantiklik arayışına bağlı geliştirilen iki edebi buluş olduğu gösterilmiştir. Ayrıca çalışmada Pound’un ve Tanpınar’ın tahayyül ettiği iki ayrı otantiklik biçiminin özgün nitelikleri ele alınmıştır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    James Joyce’un Ulysses Romanında Biçim: Parçalanma ve Kapanış
    (2022) Uyurkulak, Serhat
    James Joyce’un modernist edebiyatın başyapıtlarından biri kabul edilen Ulysses başlıklı romanı 1918-1920 yılları arasında tefrika edilmiş ve 1922 yılında kitap olarak yayımlanmıştır. Hem tefrika edildiği dönemde hem de yayımlanmasından bu yana Ulysses hakkında yoğun tartışmalar yapılmış, roman farklı yorumlama çerçevelerinden ele alınmaya çalışılmıştır. Bu yorumlama ve çözümleme çabalarında Ulysses’in olağanüstü bir çeşitlilik gösteren biçimsel özelliği her zaman önemli bir yer işgal etmiştir. Bu makalede James Joyce’un romanına yönelik belli başlı biçimsel çözümleme yaklaşımları üzerinde durulmakta, bu yaklaşımlarda Ulysses’e dair ne tür yorumlama pratikleri gerçekleştirildiği ve metnin tümüyle ilgili ne gibi anlam arayışlarına girişildiği ele alınmaktadır. Makalede yapılan tartışmada, Ulysses’in biçiminin müzikal okuması da dâhil olmak üzere, Homeros’un Odysseia destanını ve bu metnin içeriğini Joyce’un eserine birebir eşleyerek uygulamayı tercih eden yaklaşımların sorunlu yanları vurgulanmaktadır. Bunun yanında, Ulysses’in biçimsel çözümlemelerinde modernist edebiyatın ortaya çıktığı dönemin egemen toplumsal ve öznel deneyimi olan parçalanma ve bütünlük kaybı olgularının mutlaka merkezde yer alması gerektiği öne sürülmektedir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Michael Hardt Ve Antonio Negri’nin Siyasal Ontolojisi
    (2023) Uyurkulak, Serhat
    Siyaset kuramcıları Michael Hardt ve Antonio Negri’nin birlikte kaleme aldıkları İmparatorluk ve Çokluk başlığını taşıyan eserler insan ve toplum bilimleri alanlarında hatırı sayılır bir etki yaratmıştır. Yazarlar bu çalışmalarında modernlikten postmodernliğe, sanayi üretiminden sanayi sonrası maddi olmayan üretime, modern egemenlik anlayışından İmparatorluk adını verdikleri küresel rejime geçişin temel özelliklerini ele almaktadır. Bunun yanında, modernlikte etkin olan siyasal faillerin postmodern durumda “çokluk” adını verdikleri yeni bir siyasal öznellik bağlamında tekrar değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu makale Hardt ve Negri’nin siyaset kuramının sadece ampirik bir yaklaşımla kavranamayacağını, aynı zamanda siyaset ontolojisinin bakış açısıyla okunması gerektiğini öne sürmektedir. Bu iddianın temelinde Hardt ve Negri’nin modernliğe ait hâkim siyaset kuramlarından ve eleştiri yöntemlerinden ayrılarak Gilles Deleuze ve Félix Guattari’nin kullandığı Spinozacı ontolojiyi kendi çözümlemelerinin merkezine almaları yatmaktadır. Buna göre bu makalede Hardt ve Negri’nin ortaya attıkları İmparatorluk, çokluk, arzu ve maddi olmayan emek gibi kavramların başta Deleuze ve Guattari felsefesi olmak üzere hangi kaynaklardan beslendiği tartışılmakta, yazarların eserlerinin çerçevesini oluşturan siyasal ontoloji incelenmektedir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Citation - WoS: 0
    Citation - Scopus: 0
    Utopian Imagination in Modernist Poetry: Passage From Transcendence To Language
    (Rector Ciu Cyprus int Univ, 2023) Uyurkulak, Serhat; İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü
    '' Modernist literature '' is a capacious term that designates both an epoch and a variety of political attitudes espoused or rejected by the authors grouped under this title. On the one hand, the widely used concepts of high and late modernism refer to the period approximately between 1900 and the 1960s, divided by World War II. On the other, they concern the politics of literary modernism discussed on the basis of how writers and poets relate to their own social-historical conditions and to the utopian vision of a radically different kind of individual and collective existence that aims to transcend the given modes of subjectivity and sociality. In this article, I have traced specifically the changing politics of modernist literature with respect to that utopian desire for transcendence which some theorists call the modernist absolute. Differing from much of the scholarship on the politics of modernist literature that privileges the novel genre, in the present study, I have focused on the poetry of W. B. Yeats and Wallace Stevens. Through textual and theoretical analyses of '' In the Seven Woods '' and '' A Collar-bone of a Hare '' by Yeats and '' Of Mere Being '' by Stevens, I have demonstrated how the high modernist imagining of transcendence turns with late modernism into a theme or a motif that reveals the linguistic character of such visions and the ideological function of their utopianism. In my discussion, I have tried to show that Yeats, who is part of high modernist literature in terms of periodization, belongs to this category due to his political imagining that prioritizes transcendence. Furthermore, unlike Yeats, Stevens stands close, especially in his last poems, to the late modernist mindset that anticipates the politics of postmodern literature and the poststructuralist awareness of the role of language in constructing meaning and value.