Araştırma Çıktıları | WoS | Scopus | TR-Dizin | PubMed | YÖK Tez
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.14627/3
Browse
Browsing Araştırma Çıktıları | WoS | Scopus | TR-Dizin | PubMed | YÖK Tez by Title
Now showing 1 - 20 of 660
- Results Per Page
- Sort Options
Article 1930’lu Yıllarda Türk Dış Politikasındaki Değişim: Amerikan Dışişleri Belgelerinde Türkiye’nin Alman Ekonomik ve Siyasi Baskısını Dengeleme Girişimleri(2020) Sivis, EfeBu çalışmada Türkiye’nin 1930’lu yıllardaki dış politikası, Amerikan Dışişleri belgeleri ışığında incelenmiştir. Ankara’nın dış politikası ile paralel bir seyir izleyen dış ekonomik ilişkilerinde 1930’lu yılların ikinci yarısından itibaren Almanya’ya ağırlık veren bir modelden daha dengeli bir modele doğru bir değişimin yaşandığı görülmektedir. Söz konusu değişimin Türk ekonomisi üzerindeki Alman etkisinin azaltılması yönünde gerçekleştiği, İtalya’nın 1936 yılında Etiyopya’yı işgaliyle Türkiye’nin politikalarında değişimin başladığı, Almanya’nın 1938 yılında Avusturya’yı, 1939 yılında Çekoslovakya’yı işgaliye Ankara’nın İngiliz-Fransız ittifakına yaklaştığı görülmektedir. Bu süreçte Türkiye, ABD’ye yönelik ekonomik destek taleplerinden herhangi bir sonuç alamasa da İngiltere’nin Türk ekonomisine yönelik kredi tahsis etmek suretiyle Alman etkisinin kırılmasına destek verdiği görülmektedir. Nitekim Türkiye-İngiltere arasında savunma konusunda iş birliğini öngören Türkİngiliz Deklarasyonu 12 Mayıs 1939 tarihinde yayımlanmış ve Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcından önce 19 Ekim 1939 tarihinde İngiltere’nin başı çektiği Türk İngiliz-Fransız Üçlü İttifakı’na dâhil olmuştur. Çalışmada Almanya’nın Türkiye’nin politika değişikliklerine ilişkin hamleleri ve Türkiye’nin yer aldığı Üçlü İttifak Antlaşması’nın ekonomik boyutu mevcut literatüre ve Amerikan arşiv belgelerine dayanarak ele alınmıştır.Article 2000’lı Yıllarda Türkiye Ekonomisi: İmalat Sanayinde Verimlilik Değişimleri(2021) Özşahin, Gülşah; Das, Zuhal OzbayBu çalışmanın amacı, 2000’li yıllarda Türkiye'nin imalat ve hizmet sektörlerinin verimlilik performanslarını tartışmaktır. 2000'li yıllarda Türkiye imalatının yapısal değişiminin yönü konusunda fikir edinmek için bir ayrıştırma analizi uygulanmıştır. Sonuçlar, 2003–2007 döneminde tüm imalat kategorilerinde, emek verimliliğinin düştüğünü, buna karşın 2010–2015 döneminde tüm imalat kategorilerinde emek verimliliğinin arttığını göstermektedir. 2016-2018 döneminde tüm gruplarda emek verimliliği daha da artmıştır, ancak, orta-düşük-teknoloji kategorisinde artış hızı daha yavaş, yüksek-teknoloji endüstrileri durağan bir görünüm sergilemiştir. Hizmet sektöründe emek verimliliği, dönemler itibarıyla imalatta görülenden biraz farklı bir yapı sergilemektedir. Özellikle yüksek teknolojili hizmet grubunda neredeyse tüm dönemlerde nispeten düşük verimli sektörlere doğru bir statik kayma gözlenmiştir. Daha az bilgi yoğun hizmetlerde, emek verimliliği ilk dönemde azalmış, ancak 2010-2015 döneminde belirgin biçimde artmıştır. Sonuçlar, özellikle 2010 sonrası dönemde sanayi politikalarının rolünü tartışmanın anlamlı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, 2016 sonrasında siyasi ve ekonomik ortamdaki değişiklikler imalat sektöründeki verimlilik değişimlerinin anlaşılmasında ipuçları vermektedir.Article Abd'nin Avrupa Enerji Pazarına Yönelik İzlediği Dış Politika: Kaya Gazı Devrimi ve Avrupa Pazarında Rus Hâkimiyetine Karşı Lng Hamlesi(2019) Sıvış, EfeBu makale, Avrupa gaz pazarının kapasitesini ve Rusya'nın ana gaz tedarikçisiolduğunu göz önünde bulundurmak suretiyle, Avrupa gaz pazarının halen gelişmesürecinde olan Kuzey Amerika gazı için henüz yararlanılmamış bir kaynak olduğunuortaya koymaktadır. Çalışma, ABD ve Rusya’nın enerji sektörü özelinde ilişkilerinejeopolitik çerçevede geniş ve kapsamlı genel bir bakış sunmakta, diğer yandan hemABD hem de Rusya’nın enerji politikası için Avrupa enerji piyasasının öneminivurgulamaktadır. Makalede, güvenlikleştirme teorisi ve enerji güvenliği kavramlarıçerçevesinde ABD’nin dış politikasının analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Çalışmadayöntem olarak ABD’nin bölgeye ilişkin enerji politikaları bölgeselcilik kavramıçerçevesinde analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucu, ABD’nin Avrupa doğal gazpiyasalarındaki çıkarının, yalnızca Avrupa’nın Rus doğal gazına olan bağımlılığınıazaltma konusunda ‘yardım etmenin’ ötesinde olduğunu, ABD’nin nihai dış politikahedefinin Avrupa’nın önde gelen bir doğal gaz tedarikçisi olarak tebarüz etmekolduğunu öngörmektedir.Article Citation - WoS: 2Accentuated Eccentric Load Training: Traditional Set Versus Cluster Set(Iermakov S S, 2022) Pınar, Salih; Pinar, Salih; Kaya, Selman; Antrenörlük Eğitimi BölümüBackground and Study Aim Material and MethodsThis study aims to comparatively analyse the effects of cluster set (CS) and traditional set (TS) applications on strength and power outputs in accentuated eccentric load (AEL) training. Thirty-two amateur male football players with at least 2 years of strength training history participated in the study (Xage: 18,78 +/- 0,83 years, Xheight:166,73 +/- 8,61 cm., Xbody weight: 69,59 +/- 6,03 kg.). Participants were randomly divided into two groups: CS (n=16) and TS (n=16). In both groups, the same "AEL Training" was applied and different set models were used. Augmented eccentric load (AEL) training was performed with 3 sets of 8 repetitions, 50% concentric and 80% eccentric of 1 Repetition Maximum (1-RM) and with a fast lifting tempo. The sets were completed with 20 seconds of rest after every two repetitions in the AEL-CS group and without any rest between repetitions in the AEL-TS group, and the training sessions were performed twice a week for 4 weeks. Countermovement jump (CMJ), 50cm drop jump-reactive strenght index (DJ-RSI) test, 1-RM strenght test, 10-20-30m sprint test and Illinois Agility Test (IAT) were performed on the athletes before and after the training.ResultsWhen analysing the data obtained in this study, Skewness and Kurtosis values and Kolmogorov-Smirnov values were examined to determine homogeneity. In order to compare the pre-test and post-test averages between groups, ANOVA was used for Repeated Measures, and Sample T Test was used to compare the pre-test and post-test averages within groups. The statistical significance level was determined as p<0.05. When the groups were compared, the difference in the improvement rate averages was tested. At the end of the four-week study, drop jump-reactive strength index (DJ-RSI), countermovement jump (CMJ), Illinois Agility Test (IAT) 10-20-30m sprint values and 1-RM values were improved percentage-wise in both AEL-CS and AEL-TS groups. Between the groups, a significant difference was observed between DJ-RSI, CMJ, and 10-20-m Sprint Test results (p<0.05). When we compare the results within groups, it can be concluded that the AEL-CS group showed more improvement in terms of strength, change of direction (COD) skills and Sprint compared to the AEL-TS group.ConclusionsIn conclusion, it can be advised to use cluster set in accentuated eccentric load training in order to improve strength, Sprint and COD skills.Article Citation - WoS: 6Citation - Scopus: 7Acute Changes in Electrophysiological Brain Dynamics in Elite Karate Players(Springer international Publishing Ag, 2020) Balcıoğlu, Taylan Hayri; Balcioglu, Taylan Hayri; Ozcan Cakir, Canan Elif; Goksel Duru, Dilek; Antrenörlük Eğitimi BölümüRegular physical exercise has enhanced effects on the human anatomy and functionality. Recently, an effect of a single set of exercise is shown to have positive effects on mood and on cognitive functioning. The aim of this study is to investigate the effect of a single bout of moderate exercise on the brain electrophysiological dynamics in resting-state condition and under the mental workload situation from elite-level athletes. For this purpose, electroencephalogram (EEG) is measured before and after the exercise sessions from 17 elite karate players who are members of the national karate team of Turkey. Blood lactate measurements are implemented to monitor the volunteers before EEG measurements. EEG data are analyzed using three metrics: conventional band power of each electrode, coherence metrics between electrodes for each band and source coherence values corresponding to each frequency band. Each metric is statistically analyzed between pre- and post-values, and results revealed that in all frequency bands, right parietal electrode had increased connection values which are thought to be related to ongoing sympathetic nervous system response observed during the recovery period. Another finding is the enhanced connectivity of frontal sources under the resting state as well as during the increased mental workload periods.Article Acute Serious Hepatitis of Unknown Cause in Children(Galenos Publishing House, 2022) Kılbaş, E.P.K.; Altındiş, M.On April 5, 2022, an increase in cases of acute hepatitis of unknown etiology was reported in previously healthy children under the age of 10 in the United Kingdom. Since there is no link between these patients, called acute non-HepA-E hepatitis, and viral hepatitis agents (hepatitis A, B, C, D, and E), the possible etiology, and pathogenesis of this emergency is being investigated. One of the alarming features of this epidemic is the high requirement for liver transplantation in a fraction of the cases. In cases other than hepatitis A, B, C, D, and E, a case definition is made by looking at a series of clinical pictures, including serum transaminase levels and age. As of August 26, 2022, 513 cases of acute hepatitis have been reported in Europe and 1,010 globally. Adenovirus was detected in 75% of cases tested in the UK, but data for other countries are still lacking. The role of other etiologic agents is still under investigation. The exact disease pathogenesis has not yet clear. Evidence of human-to-human transmission of the disease remains unclear. Epidemiological studies are critical in clarifying the uncertainties regarding the existence of links between the cases reported to date. Continuing the national and international surveillance activities of the countries in an organized manner is the most basic issue required for the elimination of the epidemic. Copyright © 2022 Tehran University of Medical Sciences.Article Citation - WoS: 0Adaptation of Caregivers' Task Scale for Multiple Sclerosis To Turkish Society: Validity and Reliability Study(Dokuz Eylul Univ inst Health Sciences, 2022) Eroğlu, Nermin; Tosun, Anil Tekeoglu; Hemşirelik BölümüObjectives: This study was planned and carried out methodologically to adapt the Caregiving Tasks in Multiple Sclerosis Scale (CTiMSS) to Turkish society. Methods: A methodological research. The study was conducted with caregivers of individuals with multiple sclerosis who presented to the neurology clinic of a university hospital between June 2019 and September 2020. The validity and reliability study of the Caregiving Tasks in Multiple Sclerosis Scale (CTiMSS) was performed with a total of 142 individuals, which is more than 5 times the number of items on the scale (24 items). Results: The validity of the CTiMSS was evaluated with language validity, construct validity (CFA), and content validity. The reliability coefficient of the internal consistency analysis (Cronbach's Alpha) was found to be extremely high (0.97). Item-total correlation of the scale was examined, and accordingly, no items were removed from the scale. The scale was administered to 30 patients at a two-week interval to analyze test-retest reliability and time-dependent invariance. Conclusion: The CTiMSS, which was adapted to Turkish society to evaluate the tasks of individuals providing care for individuals with multiple sclerosis, is a valid and reliable tool. We recommend that it should be administered to different groups and cultures to increase its evidence value. CTiMSS is an appropriate measurement tool to determine the duties of caregivers of individuals with multiple sclerosis.Article Adolesan Sporcularda Olumlu Beden İmgesi ile Mükemmeliyetçilik İlişkisinde Öz Şefkatin Aracılık Rolünün Spor Türüne Göre İncelenmesi(2024) Güngören, Fatma Eda; Aşçı, F. HülyaBu çalışmanın amacı adolesan sporcularda olumlu beden imgesi ile mükemmeliyetçilik ilişkisinde öz şefkatin aracılık rolünün spor türüne göre incelenmesidir. Çalışmaya İstanbul ilindeki kulüplerde bireysel ve takım sporlarıyla uğraşan, en az 2 yıl spor deneyimi olan 381 (x̄yaş=15,95± 1,05) kız sporcu katılmıştır. Çalışmaya katılan sporculara Kişisel Bilgi Formu, Beden Değeri Ölçeği-2; Öz Şefkat Ölçeği-Kısa Formu ve Spora Özgü Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği uygulanmıştır. Verilerin analizi Process Macro eklentisi aracılığıyla IBM SPSS kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada aracılık ilişkisini incelemek amacıyla oluşturulan modelleme ‘Koşullu Süreç Modeli’ kullanılarak incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre, mükemmeliyetçiliğin kişisel standartlar (B=-0,16; p<0,00), hatalarla aşırı ilgilenme (B=-0,33; p<0,05), algılanan ebeveyn baskısı (B=-0,13; p<0,05) ve algılanan koç baskısı (B=-0,20; p<0,05) alt boyutları ile öz şefkat arasında negatif ilişki vardır. Mükemmeliyetçiliğin kişisel standartlar (B= 0,38; p<0,05) alt boyutu olumlu beden imgesi ile pozitif ilişkiliyken, hatalarla aşırı ilgilenme (B=0,04; p>0,05), algılanan ebeveyn baskısı (B=0,14; p> 0,05), ve algılanan koç baskısı (B=0,01; p> 0,05), olumlu beden imgesi arasındaki ilişki anlamlı bulunmamıştır ve tüm bu ilişkilerde spor türü düzenleyici role sahip değildir. Ayrıca, bulgular öz şefkatin; kişisel standartlar, hatalarla aşırı ilgilenme, algılanan ebeveyn baskısı ve algılanan koç baskısı ile olumlu beden imgesi arasındaki ilişkiye aracılık ettiğini, bu aracılık etkisinde spor türünün düzenleyici rolü olmadığını göstermiştir. Sonuç olarak, adolesan sporcuların mükemmeliyetçilik düzeyleri öz şefkatten etkilenerek onların, olumlu beden imgesi düzeylerini etkilemektedir ve bu etkiler sporcuların bireysel veya takım sporu ile uğraşmalarına göre değişmemektedir.Article Citation - WoS: 1Citation - Scopus: 1Adsorption Mechanisms, Kinetics and Photoactivities of Green Synthesized Hydroxyapatite Supported Zno and La-Zno Catalysts(Pergamon-elsevier Science Ltd, 2024) Tuncel Turan, Duygu; Okte, A. Neren; Temel Eczacılık Bilimleri BölümüIn this study, hydroxyapatite (HAP) is synthesized by a co-precipitation method from the waste eggshell, utilized as a support for ZnO (ZnO-HAP) and La-ZnO (La-ZnO-HAP) and employed to degrade methyl orange (MO) and methylene blue (MB) dyes under UV irradiation. Water vapor adsorption as relative humidity (84 % RH) on the HAP structure and the as-prepared catalysts are also examined. The characteristic ZnO and HAP reflections are detected in X-ray diffraction (XRD) analysis of ZnO-HAP, La-ZnO-HAP and humidified samples. ZnO and La-ZnO existence is also verified by scanning electron microscopy-energy dispersive X-ray (SEM-EDX) analysis, UV-Vis diffuse reflectance (UV-Vis DRS) spectra and X-ray photoelectron spectra (XPS). ZnO and La-ZnO loading on the HAP induce the formation of mesoporous structures with high surface areas. Dark adsorption capacities and photoactivities of the as-prepared samples are explored regarding electrostatic interactions, Lewis acid-base interactions and hydrogen bonding for both MO and MB. In particular, La-ZnO-HAP 500 degrees C and La-ZnO-HAP 500 degrees C (RH) exhibit improved adsorption abilities and photoactivities. The pseudo-second order model describes the kinetic behavior of all samples under dark conditions. Unhumidified samples follow Langmuir isotherm while Freundlich isotherm better fits humidified ones. Under irradiation, the Langmuir-Hinshelwood kinetic model describes the photoactivities of all samples. The four recycling tests confirm the stabilities of HAP 100 degrees C, HAP 500 degrees C, ZnO-HAP 500 degrees C and La-ZnO-HAP 500 degrees C. This study suggests that the ZnO or La-ZnO loaded HAP catalysts prepared in the presence and absence of humid conditions are considered promising materials for environmental remediation.Article Ağ Toplumlarında Gündelik Yaşamın “Kusursuzluğu”(2022) Güzel, EbruHer geçen yıl internetin ve ona bağlı mobil araçların yaygınlaşması, dijital sosyal ağlara erişebilirliğin zaman ve mekandan bağımsız doğası, gündelik yaşamın rutin/akışını da değiştirmektedir. İnternet teknolojilerinin gelişimi sonucunda yaşanan kültürel ve toplumsal değişim Manuel Castells’e göre, “ağ toplumu”nu yaratmıştır. Gerçek ile sanalın birbirine karıştığı ağ toplumlarında yaşama ilişkin algı da dönüşmüştür. Baudrillard’a göre bu hipergerçeklik çağında gerçeklikten söz edilemeyeceği için taklit de yerini benzeşime bırakmıştır. Bireylerin benlikleri de katılımcısı oldukları sosyal medya platformunun habitusuna göre şekillenmektedir. Arkadaşlık kurma, mesajlaşma, albüm oluşturma ya da profesyonel bir iş ağına katılım amacıyla bu çevrimiçi sosyal ağların ortak unsuru profillere yansıyan “kusursuz” imajlardır. Burada bireyler, ister öz-sergileme isterse de bilgi paylaşımı amacıyla onlardan beklenildiği gibi kusursuz bir performans sahnelenmektedir. Kusursuzluğun kültürel olarak ivme kazanması gündelik yaşam pratiklerini de değişime uğratmaktadır. Sosyal ağlar yoluyla gerçekliğin, benliğin ve kültürel değişimin araştırıldığı bu çalışmada kusursuzluk fenomenine odaklanılmıştır. Sosyal medya kullanımında dünya liderliğine aday Türkiye’de, gündelik yaşama dair araştırmaların doygunluğu da düşünülerek, yeni bir sorunsal olarak “kusursuzluk fenomeninin” çevrimiçi örüntüler üzerinden araştırılmasının iletişim antropolojisi alanındaki çalışmalara da katkı sağlanacağı öngörülmektedir. Araştırmada alanyazını taraması sonucu elde edilen bilgiler sonuç bölümünde eleştirel bir perspektifle yorumlanmıştır.Review Citation - WoS: 0Citation - Scopus: 0Age-Specific Seroprevalence of Hepatitis a Virus in Turkey Between 2000 and 2023: Systematic Review and Meta-Analysis(Mdpi, 2024) Kahraman Kılbaş, Elmas Pınar; Koroglu, Mehmet; Demiray, Tayfur; Terzi, Huseyin Agah; Kilbas, Elmas Pinar Kahraman; Tıbbi Hizmetler ve Teknikler BölümüBackground: Hepatitis A virus (HAV) is a leading cause of acute viral hepatitis and is primarily transmitted by the fecal-oral route. The clinical presentation and progression of the disease varies according to the age of the patient. Turkey is classified as a moderately endemic country, and HAV infection continues to be an important public health problem worldwide. Methods: In this study, a systematic meta-analysis was conducted to evaluate age-specific HAV seroprevalence rates in Turkey between 2000 and 2023. A comprehensive literature review identified 57 articles that met the inclusion criteria. The studies were assessed for quality, and seroprevalence rates were evaluated across four different age groups. Statistical analyses were performed using Comprehensive Meta-Analysis (CMA) software (CMAVersion 3.0) and SPSS (SPSS Statistics 25.0). Results: HAV seroprevalence rates were found to be 73.18% in the 0 < 5 age group and 90.90% in the >35 age group. The overall seroprevalence estimated using a random effects model was 64.5% (95% CI: 58.3-70). High heterogeneity was observed among the studies, and the prevalence estimates changed when low-quality studies were excluded. Conclusions: This meta-analysis suggests that the increasing trend in HAV IgG seroprevalence in Turkey, especially among young populations, is likely due to the vaccination program initiated in 2012. Furthermore, the heterogeneity observed among regions highlights the importance of regional public health strategies. Future studies should focus on providing more detailed data to evaluate the long-term effects of vaccination and to explain regional differences in HAV seroprevalence.Article Akademik Güdülenme İle Üniversiteye Aidiyet Duygusu Arasındaki İlişki(2023) Özdemir, Petek AkmanAkademik güdülenme ve üniversiteye aidiyet, öğrencilerin eğitim yaşamını etkileyen, olumlu sosyal ve akademik sonuçları olan önemli etmenler olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmada, üniversiteye aidiyet duygusu bileşenlerinin (aidiyet, diğer öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından kabul edilme) farklı akademik güdülenme türleri (içsel güdülenme, dışsal güdülenme ve güdülenmenin olmaması) ile ilişkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 18 ile 22 yaşları arasındaki 390 üniversite öğrencisi katılmıştır. Öğrencilere Akademik Motivasyon Ölçeği ve Üniversiteye Aidiyet Ölçeği uygulanmıştır. Hiyerarşik regresyon analizleri, kız öğrencilerin akademik güdülenmelerinin erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğunu ve yaş arttıkça dışsal güdülenmenin azaldığını göstermiştir. Aidiyetin akademik içsel ve dışsal güdülenmeyi pozitif, güdülenmenin olmamasını ise negatif yönde yordadığı bulunmuştur. Öğretim üyelerinin kendilerine ilgi ve saygı gösterdiğini hisseden öğrencilerin akademik dışsal güdülenme puanlarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Güdülenmenin olmaması modeline öğrenciler tarafından kabul edilme negatif yönde katkıda bulunmuştur. Öz-Belirleme Kuramı çerçevesinde değerlendirilen araştırma sonuçları, destekleyici sosyal ve akademik ortamın üniversite eğitiminde önemli rol oynadığını göstermiştir.Other Aktivist Reklamlara Yönelik Y ve Z Kuşağının Tutumunun Satın Alma Niyetine Etkisi(2024) Ugur, Hülya; Tosun, Nurhan ZeynepTüketicilerin beklenti ve istekleri doğrultusunda markaların toplumsal konuları gündeme getirerek yeniden canlanması ve eşitlik, adalet gibi temel ve varoluşsal konuları içeren reklam mesajları, yeni bir reklam paradigmasının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Aktivist reklamcılık olarak ifade edilen bu yaklaşım markaların reklam kampanyalarında hedef kitlelerine toplumsal ve sosyal konulara yönelik mesajlar iletmelerini içermektedir. Özellikle toplumsal ve sosyal konularda daha duyarlı olan ve markalardan farklılıklar bekleyen Y ve Z kuşakları için markaların aktivist bir duruş sergilemeleri büyük önem taşımaya başlamıştır. Bu doğrultuda bu çalışma, yeni bir reklamcılık akımına ışık tutan aktivist reklamlara yönelik tutumların satın alma niyeti üzerindeki etkisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda çalışmada reklama yönelik tutum oluşumu üzerinde önemli bir etkiye sahip olan (a) reklam değeri, (b) güvenilirlik (c) bilgilendiricilik, (d) aldatıcılık, (e) eğlendiricilik ve (f) rahatsız edicilik tutum değişkenlerinin aktivist reklama yönelik tutum ve satın alma niyeti üzerindeki etkisi de irdelenmiştir. Bu bağlamda çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden biri olan anket tekniği kullanılarak 417'si Y kuşağı ve 417'si Z kuşağı olmak üzere 834 birey anket çalışmasıyla değerlendirilmiştir. Y ve Z kuşağı katılımcıları bağlamında aktivist reklamlara yönelik tutumların satın alma niyeti üzerindeki etkisi değerlendirildiğinde, regresyon analizinin bağımlı değişken (satın alma niyeti) ile bağımsız değişken (reklama yönelik tutum) arasındaki etkileşimi anlamlı bir şekilde ortaya konmuştur. Ayrıca reklama yönelik tutum oluşumunda önemli rol oynayan tutum değişkenleri boyutlarının aktivist reklama yönelik tutum ve satın alma niyeti üzerindeki etkisi değerlendirildiğinde, bağımlı değişkenler (tutum, satın alma niyeti) ile bağımsız değişkenler (reklam değeri, bilgilendiricilik, aldatıcılık, eğlendirici ve rahatsız edici, güvenilirlik) arasındaki etkileşimi açıklayan regresyon analizinin de anlamlı sonuçlar verdiği görülmektedir.Article Alevilerin Yüzyıllık İktisadi Tarihi(2023) Boz, Çiğdemİktisat tarihi insanlığın hayatta kalma çabalarının bir hikayesi ise bu hikâye ülkeden ülkeye hatta aynı ülke içindeki topluluklara göre değişiklik gösterecektir. Türkiye’nin en kalabalık azınlık grubunu oluşturan Alevilerin Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar olan hayatta kalma hikayesine odaklanan bu çalışmada Alevi topluluklarının bu yüzyıllık süreçte geçirdiği sosyoekonomik dönüşümler ele alınmaktadır. Bu dönüşümleri tespit etmek ve arkasında yatan faktörleri anlamak için günümüzde artık farklı disiplinlerden gelen araştırmacıların katkılarıyla oluşmuş geniş bir Alevilik literatürü bulunmakla birlikte konuya iktisadi açıdan yaklaşan çalışmaların eksikliği göze çarpmaktadır. Oysa Alevilik ve Aleviler iktisadi bakış açısından ele alınması gereken pek çok veriyle doludur. Literatürdeki bu boşluğu doldurmak adına ilk adımlardan biri olmayı amaçlayan bu çalışmada, literatürdeki mevcut bulguların iktisadi olarak yorumlanmasının yanında sözlü tarih yöntemine de başvurulmuştur. Geleneksel kurumları ve toplumsal örgütlenmesi en az beş yüz yıl öncesine kadar götürülebilecek olan Alevilik Cumhuriyet reformları ile belli bir dönüşüme uğramış olsa da Aleviler açısından esas kırılma 1960’larda başlayan kente göçle birlikte başlar. İktisadi birikimleri ve becerileri bakımından diğer göç edenlerden negatif yönde ayrışan Aleviler, dil ve dini inanç açısından da dezavantajlı konuma sahiptirler. Bu eşitsizliklerini kamusal eğitim ve sağlık hizmetleriyle telafi ederek yükselmeye çalışan Aleviler 1980’lerden sonra bu olanakları da kaybetmişler ve siyasi iktidarlar nazarında marjinal konumlarını korumaya devam etmişlerdir. Özellikle kamuda belli mevkilere gelmeleri halen imkânsız olan Aleviler açısından Cumhuriyet’in hedeflediği eşit yurttaşlık idealine ilk yüzyılın sonunda ulaşılabilmiş değildir.Article Altı-12 Aylık Bebeklerin Anne Sütü ile Beslenme Durumlarının ve Tamamlayıcı Beslenme Uygulamalarının Değerlendirilmesi(2023) Ilktac, Havvanur Yoldas; Güldemir, Hilal Hizli; Garipağaoğlu, MuazzezGiriş: Yaşamın ilk yılı büyümenin en hızlı gerçekleştiği dönemdir. Anne sütü ile beslenme süresi ve tamamlayıcı beslenme uygulamaları, annelerin özelliklerine, ülkelere ve bölgelere göre farklılık gösterebilmektedir. Popülasyona özgü stratejiler geliştirmek için toplumun taranması ve değerlendirilmesi önemlidir. Amaç: Bu araştırma, 6-12 aylık bebeklerin anne sütü ile beslenme durumlarının ve tamamlayıcı beslenme uygulamalarının değerlendirilmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanan bu araştırma, araştırmayı katılmayı kabul eden 536 anne-bebek çifti ile gerçekleştirildi. Verilerin toplanmasında anne ve bebeğe ait bilgilerin yer aldığı Kişisel Bilgi Formu kullanıldı. Bulgular: Tek başına anne sütü ile beslenme süresi 4,26 ± 1,97 ay olduğu saptandı. Tamamlayıcı beslenmeye ise 22,62 ± 2,79 haftada başlandığı bulundu. Lise ve lisans-lisansüstü mezunu annelerin ilkokul mezunu annelere kıyasla istatistiksel olarak daha uzun süre tek başına anne sütü verdikleri belirlendi (p < 0,05). Annelerin %86,5’inin bebeklerine ilk tamamlayıcı besin olarak yoğurt verdikleri, ilk bir yaş içerisinde bebeklerin %42,9’unun tuz, %20 ,8’inin şeker ve %14,7’sinin ise bal tükettikleri saptandı. Sonuç: Tamamlayıcı beslenmeye 6 aydan önce başlandığı, annelerin eğitim düzeyi arttıkça sadece anne sütü verme süresinin arttığı belirlendi. Annelerin bebek beslenmesindeki eksikliklerinin önlenmesinde, anne sütü ve tamamlayıcı beslenme konusundaki eğitimlerin arttırılmasının önemli olduğu düşünüldü. Annelere verilen eğitimlerin, annenin eğitim düzeyi göz önüne alınarak bireysel, uygulamalı ve annelerin soru ve sorunlarına çözüm getirecek nitelikte yapılması önerilmektedir.Article Altı-12 Aylık Bebeklerin Beslenme ve Büyüme-gelişme Durumlarının Değerlendirilmesi(2020) Güldemir, Hilal Hizli; Garipağaoğlu, Muazzez; Altınbaş, ZeynepAmaç: Çalışma 6-12 aylık bebeklerin beslenme ve büyüme durumunudeğerlendirmek amacıyla yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışmaya İstanbul ili, Çekmeköy ilçesinde Haziran-Eylül2014 tarihleri arasında izlenen 300 anne-bebek çifti alınmıştır. Demografikveriler bir anket formu ile alınmış, bebeklerin bir günlük besin tüketimlerikaydedilmiş, ağırlık ve boy uzunlukları hemşireler tarafından ölçülmüştür.Bebeklerin ağırlık ve boy uzunlukları ise ülkemiz için geliştirilmiş büyümeeğrileri ve Z skoru ile, günlük enerji ve besin ögeleri alımları TÜBER’e göredeğerlendirilmiştir.Bulgular: Bebeklerin yüzde 45,3’ü kız ve yaş ortalaması 10,1±1,9 ay idi.Bebeklerin doğum ağırlık ve boyları ise sırasıyla 3,2±0,4 kg ve 49,8±2,4 cmiken, vücut ağırlığı, boy uzunluğu ve BKİ’leri sırasıyla: 9,3±1,5 kg, 72,4±5,9cm, 0,73±2,24 olarak saptanmıştır. Doğum ağırlığı, boy uzunluğu ve BKİ Zskoru -1, +1 SD olan bebeklerin oranları sırasıyla: %69,0, %47,4 ve %52,9iken, mevcut durumda %59,1, %44,9, %42,4 olarak bulunmuştur. Bebeklerindoğumdan sonraki süreçte vücut ağırlığı ve BKİ’lerindeki artışın istatistikselolarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p>0,05). Tüm grupta bebeklerin%76,3’ünün anne sütüne devam ettiği belirlenmiştir. Annelerin ilk tamamlayıcı besin olarak yoğurdu (%33,1) tercih ettikleri, bunu muhallebi (%15,7)ve meyve püresinin (%13,4) izlediği gözlenmiştir. Yoğurt, sebze-meyve,yumurta, et ve tavuğun başlama zamanının sırasıyla: 24,7±4,6, 24,9±5,3,26,6±6,1, 29,6±8,3 hafta olduğu saptanmıştır. Bebeklerin günlük beslenmeleriyle enerjiyi 971±274 kcal, proteini 27,8±12,0 g, demir dışındaki tümenerji ve besin ögelerini yeterli hatta fazla aldıkları görülmüştür.Tartışma: 6-12 ay dönemindeki bebeklerin enerji dahil, pek çok besin ögesini fazla tükettikleri, doğumla karşılaştırıldığında BKİ’lerinin yüksek olduğugözlenmiştir.Sonuç: Annelerin tamamlayıcı beslenme ve büyüme gelişme konusundabilinçlendirilmesinin yararlı olacağı düşünülmüştür.Master Thesis Amatör Spor Kulüplerinin Gelir Modelleri Yönetiminin İncelenmesi(2024) Açıkyol, Soner; Öğüt, Esin Esra ErturanBu çalışmanın amacı, amatör spor kulüplerinin gelir modelleri yönetiminin incelenmesidir. Araştırmanın temel sorusu 'amatör spor kulüplerinin gelir modelleri yönetimi nasıldır?' olup araştırma açımlayıcı betimsel türdedir. Araştırmanın evrenini Türkiye'deki spor kulüpleri, örneklemini ise Kocaeli'nde bulunan 21 amatör spor kulübü oluşturmaktadır. Araştırmaya yalnızca amatör spor kulüpleri dahil edilmiş olup profesyonel futbol kulüpleri dışlanma kapsamında tutulmuştur. Araştırmada örneklem belirleme yönetimi olarak amaçlı örneklem yöntemlerine başvurulmuştur. Örneklem yöntemlerinden kartopu örneklem yöntemi temel alınmış, buna ek olarak kolayda örneklem yöntemi tercih edilmiştir. Çalışmada veri toplama aracı olarak yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği seçilmiştir. Görüşmelerde toplam 11 soruya ilaveten çeşitli sonda soruları sorularak görüşülen kişinin konuyu derinlemesine açıkladığından emin olunmuştur. Ardından kayıtlar aynı gün deşifre edilerek dijital görüşme metinleri oluşturulmuştur. Verilerin analizinde 'içerik analizi' tekniği kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular incelendiğinde spor kulüplerinin üye geliri elde etme kapasiteleriyle sponsor ve bağış gibi gelirlerinin yetersiz olduğu, giderlerinin özel ve kamu kulüplerinde farklılık gösterdiği görülmüştür. Kulüplerin 7405 sayılı Kanun sonrası hukuki statüleri bakımından farklı biçimlendiği ancak işleyiş bakımından aynı olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak amatör spor kulüplerinin gelir ve gider kaynakları yönetimine bakıldığında görüşmeciler tarafından yetersiz bulunduğu anlaşılmış, 7405 sayılı yasadan önceki işleyiş ile yasadan sonraki işleyiş arasında kulüpleri çok etkileyen bir durum olmadığı görülmüştür. Özellikle yasaya uygun olduğu halde gelir elde etmek üzere üyelik aidatı gibi önemli bir kalemin etkili biçimde kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Araştırma bulgularından gelir elde etme güçlükleri yaşayan kulüplerin finansal kapasitelerinin kulüp temeline dayanan bir spor sistemi için yeterli olmadığı sonucuna varılabilir. Araştırmanın bulgularından ortaya çıkan sonuç ve alanyazın dikkate alınarak bazı öneriler ortaya konulmuştur. Araştırmanın sonuçlarına bağlı kalarak ortaya konulan bu önerilerin amatör spor kulüplerinin yasa sonrası gelir modelleri yönetimine ışık tutması beklenmektedir.Article Citation - WoS: 0Citation - Scopus: 0Ameliorative Effects of Myrtus Communis L. Extract Involving the Inhibition of Oxidative Stress on High Fat Diet-Induced Testis Damage in Rats(Taylor & Francis Ltd, 2024) Şener, Göksel; Koroglu, M. Kutay; Hersek, Irem; Ertas, Busra; Sen, Ali; Sener, Goksel; Ercan, Feriha; Eczacılık Meslek Bilimleri BölümüThe possible protective effects of Myrtus communis L. (MC) extract on a high fat diet (HFD)-induced testicular injury in a rat model were investigated using histological and biochemical methods. Wistar albino rats were divided into three groups: a standard diet control group; a HFD group; and an HFD+MC group. The HFD and HFD+MC groups were fed with a HFD for 16 weeks. MC extract (100 mg/kg) was given orally five days a week to the rats in the HFD+MC group during the last four weeks of the experiment. Leptin, triglyceride, high-density lipoproteins, cholesterol, estrogen, testosterone, LH and FSH were analyzed in blood serum. Sperm parameters were evaluated from the epididymis. Testicular morphology, proliferative, apoptotic and NADPH oxidase-2 (NOX2)-positive cells were evaluated histologically. Testicular oxidative stress parameters were analyzed biochemically. In the HFD group, lipid and hormone profiles were changed, abnormal spermatozoa, degenerated seminiferous tubules with apoptotic and NOX2-positive cells were increased in number, and sperm motility and germinal proliferative cells decreased compared to the control group. Moreover, testicular malondialdehyde, 8-hydroxy-2-deoxyguanosine and myeloperoxidase levels increased, whereas glutathione and superoxide dismutase levels decreased in the HFD group compared to the control group. All these histological and biochemical features were ameliorated by MC treatment of HFD-fed rats. In conclusion, HFD caused alterations in sperm parameters and testicular morphology by increasing oxidative damage and apoptosis. MC extract may have potential protective effects by inhibiting oxidative damage.Article Citation - WoS: 3Citation - Scopus: 4Analysis for Two-Dimensional Inverse Quasilinear Parabolic Problem by Fourier Method(Taylor & Francis Ltd, 2021) Kanca, Fatma; Baglan, Irem; Bilgisayar Mühendisliği BölümüIn this work, two-dimensional inverse quasi-linear parabolic problem with periodic boundary and integral overdetermination conditions is investigated. The formal solution is obtained by the Fourier approximation. Under some natural regularity and consistency conditions on the input data,the existence, uniqueness and continuously dependence upon the data of the solution are proved by iteration method. The inverse problem is first examined by linearization and then used implicit finite difference scheme for the numerical solution. Also predictor corrector method is considered in the numerical approach. Some results on the numerical solution with two examples are presented with figures and tables. The sensitivity of the scheme with respect to noisy overdetermination data is illustrated.Article Citation - WoS: 1Analysis of Selected Steroid Hormones in Sea of Marmara Sediment Samples by Lc-esi/Ms-ms(Istanbul Univ, Fac Pharmacy, 2023) Yurdun, Türkan; Yurdun, Turkan; Eczacılık Meslek Bilimleri BölümüBackground and Aims: Sediment is the general name given to the muddy structure located at the bottom of aquatic environments such as the sea. In our study, the amounts of steroid hormones were investigated in the sediment samples taken from the Marmara Sea. According to other studies, it has been determined that the excess of the hormone load in the sediments may be an indicator of human/animal sourced pollution, as well as the negative effects of the hormones mixed in the seas with the ecological cycle on the health of humans and animals.Methods: In our study, 31 selected human/animal, plant, natural and synthetic hormone-steroids were studied using Liquid Chromatography Electrospray Ionization Tandem Mass Spectrometry (LC-ESI/MS-MS). Methanol and QuEChERS were used as extraction methods. Sediment samples were taken from a total of 27 points selected for sampling at the Marmara Sea.Results: According to the results we found, the androgens: androsterone (24.50-1718.18 ng g-1), testosterone (86.30-1600.32 ng g-1); the estrogens: mestranol (33.73-228.32 ng g-1), equilin (53.44-1232.53 ng g-1); the progestagens; pregnenolone (37.50374.76 ng g-1), progesterone (39.96-405.60 ng g-1); levonorgestrel (325.25 and 937.93 ng g-1); the fecal sterols: cholestanone (57.57-1726.32 ng g-1), coprostanol + epicoprostanol (51.43-1370.33 ng g-1); and the plant sterol; campesterol (35.30-1859.90 ng g-1) were the compounds detected.Conclusion: Estrogens and progestogens are active components of birth control pills, and cholestanone and coprostanol + epicoprostanol are steroids that are indicative of human/animal pollution. Coprostanol + epicoprostanol and cholestanone, which are indicators of fecal pollution, were detected in all sediment samples. In our study, steroid hormones were detected for the first time in Sea of Marmara sediments and possible environmental risks were evaluated.